Çelik Sektöründe 2024 - 29. Haftanın Öne Çıkanları

Çelik Sektöründe 2024 - 29. Haftanın Öne Çıkanları 


Cleveland-Cliffs Kanadalı Çelik Üreticisi Stelco’yu Devralacak

ABD merkezli madencilik ve çelik şirketi Cleveland-Cliffs Inc., Kanada merkezli çelik üreticisi Stelco Holdings Inc.’i yaklaşık 2,5 milyar $ karşılığında devralmak üzere anlaşma imzaladığını duyurdu. Yapılan açıklamada, söz konusu devralımın şirketin çelik üretim kapasitesini artırarak yassı mamul piyasasındaki konumunu güçlendireceği ve hammadde ile enerji maliyetlerinde avantaj sağlayacağı ifade edildi. Öte yandan Stelco’nun mevcut varlıklarının Cliffs’in varlıklarını tamamlayarak ve ürün portföyünü genişleterek inşaat ile sanayi sektörlerindeki müşterilere erişimini sağlayacağı da aktarıldı. Gerekli yasal izinlerin alınmasının ardından bu yılın dördüncü çeyreğinde tamamlanması beklenen devralımın ardından Stelco, ABD’li şirketin %100 bağlı kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdürecek. Kanadalı şirket, en yeni ve düşük maliyetli entegre çelik tesisi Lake Erie ve bitirme ile kok üretiminin yapıldığı Hamilton tesisi olmak üzere Ontario’da iki üretim sahası işletiyor. Stelco, çelik servis merkezlerine başta sıcak rulo sac olmak üzere yıllık yaklaşık 2,6 milyon net ton yassı mamul tedarik ediyor. ( SteelOrbis/GMK Center/Kallanish, 16 Temmuz 2024 )

Almanya, Sektördeki Zorluklara Çözüm Bulmak İçin AB Çapında Bir Çelik Anlaşması Önerdi

Alman merkez sağ siyasi parti koalisyonu CDU/CSU, Avrupa Komisyonu'na bloğun çelik sektöründeki mevcut yapısal sorunları ve eksiklikleri gidermek için önlemler almasını önermiş ve önerilerini AB Çelik Anlaşması belgesinde sunmuş bulunuyor. Potansiyel AB Çelik Anlaşması'nın, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Polonya, İsveç ve Belçika gibi, bloğun başlıca çelik üreticisi ülkelerinin yanı sıra Avrupa Parlamentosu, çelik şirketleri ve sendikaları da içermesi bekleniyor. Böyle üst düzey bir grubun kurulmasının, bu yıl yeni yasama döneminin başında planlanması öneriliyor. AB Çelik Anlaşması'nın hedefleri, AB çelik sanayiinin rekabet gücünü artırmaya yönelik çeşitli görevleri içeriyor. Özellikle CDU/CSU, yapısal sorunların ortadan kaldırılması adına odaklanılması gereken altı ana alan belirlemiş bulunuyor.

Kapasite fazlası olan ülkelerden, özellikle de Asya'dan artan ithalat baskısına dikkat çekilen belgede, artan düşük fiyatlı, genellikle CO2 yoğunluklu çelik ithalatının, AB'de değer zincirini ve istihdamı tehdit ettiği, ithalat kotasının, son yıllarda %25'in üzerinde yeni yüksek seviyelere ulaşmış bulunduğu vurgulanıyor. AB, sanayisinin yeşil dönüşümüne devam ederken, özellikle Asya ülkelerinde, kapasite fazlalığının kontrolsüz bir şekilde arttığı belirtiliyor. OECD'ye göre, yalnızca önümüzdeki üç yıl içinde dünya çapında 80 milyon ton üretim kapasiteli çelik fabrikalarının faaliyete geçebileceği, üretim kapasitesinin, halihazırda talebi 600 milyon ton aşmış olduğu ve bu rakamın, Avrupa'nın toplam çelik üretiminin beş katına tekabül ettiği, bu bağlamda, Avrupa sanayisinin, hâlâ kapasite fazlası olan ülkelerden gelen ucuz ithalattan korunması gerektiği belirtiliyor.  Bu amaçla, taneleri yönlendirilmiş silisli çelik (GOES) için minimum ithalat fiyatının artırılması ve anti-damping önlemlerinin daha hızlı uygulanmasının yanı sıra, süresi Haziran 2026'da sona erecek olan çelik koruma önlemlerinin yerini alacak yeni bir düzenlemenin geliştirilmesi öneriliyor. Söz konusu özel çelik ürünü, esas olarak transformatör üretiminde kullanılıyor. Bu nedenle, şebekenin genişletilmesi ve enerji geçişi için vazgeçilmez konumda bulunuyor. Geriye kalan iki Avrupalı üreticinin, Asya'dan yapılan düşük fiyatlı ithalat nedeniyle pazarın dışına çıkmak zorunda kalacağı ve bu durumun, AB’yi yakında tamamen Asya ithalatına bağımlı hale getirebileceği hususuna dikkat çekiliyor. Prensip olarak, haksız ticaret uygulamalarına karşı mevcut ticaret savunma araçlarının (damping ve sübvansiyon karşıtı prosedürler) daha hızlı ve etkin kullanılması önem taşıdığı ifade ediliyor. Bu amaçla, DTÖ ve AB hukuku çerçevesinde mevcut eylem kapsamının kullanılması gerekiyor. Avrupa Komisyonu’nun, ilk adım olarak, uygulamalarını artan jeoekonomik ve jeopolitik zorluklara uyarlamak için 2025'in ilk çeyreğinde bu alanı açıkça belirlemesi önem kazanıyor. Ayrıca, artık mekanizmada bazı iyileştirmeler yapılarak SKDM'nin etkinliğinin sağlanması gerekiyor. Yayımlanan belgede, bu tür iyileştirmeler arasında, ihracat ayrımcılığının önlenmesi, EAO ithalat kotasının getirilmesinin araştırılması, SKDM ihlalleri durumunda sıkı yaptırımlar uygulanması ve mekanizmanın kapsamının yürürlüğe girmeden önce incelenmesi yer alıyor. Avrupa'nın Çin ve Hindistan gibi rakipleri ve hatta ABD gibi geleneksel müttefikleri, bazı durumlarda sosyal standartlara uyumla bağlantılı olarak agresif yerelleştirme stratejileri izliyor.

AB'nin hızlı bir şekilde harekete geçmemesi halinde, kapasite fazlası olan ülkelerden gelen ağır sübvansiyonlu ithalatın, Avrupa pazarına giderek daha fazla akın edeceği ve sonuçta ortaya çıkan maliyet baskısı nedeniyle, şirketleri üretim kapasitelerini azaltmaya veya yer değiştirmeye zorlayacağı ifade ediliyor. Kapasite fazlalığı ve yüksek sübvansiyonlara sahip ülkelerden yapılan büyük çaplı ithalatı önlemek amacıyla AB'nin, kamu tarafından finanse edilen projeler için asgari bir "Avrupa içeriği" payının belirlenmesi ve DTÖ Devlet Alımları Anlaşması’nı imzalamamış olan ülkelerin ihalelerden hariç tutulması da dahil olmak üzere, AB yapımı ürünlere yönelik talebi teşvik edecek önlemler alması elzem görünüyor. Diğer tedbirler arasında; rekabetçi enerji fiyatlarının sağlanması, özellikle hidrojen ve yeşil enerji üretimi gerekliliklerinin gözden geçirilmesi, aynı zamanda elektrik, hidrojen ve CO2 altyapısının genişletilmesi bulunuyor. Ayrıca, mali desteğin genişletilmesi, sistemin teknik karbon yakalama yöntemlerini içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve erken yatırım yapan şirketlere ek ücretsiz tahsisatlar sunulması yoluyla karbonsuzlaştırmaya yönelik erken yatırımlar için AB ETS kapsamında teşviklerin sağlanmasının önemi vurgulanıyor. CO2 emisyonlarını azaltmaya yönelik AB önlemleri gerekli görülüyor, ancak diğer ülkeler benzer önlemleri almada başarısız olmaya devam ettiği sürece, Avrupalı çelik üreticilerinin rekabet gücünü azaltacağı belirtiliyor. AB'de CO2 fiyatları 2018'den bu yana bazı durumlarda beş kat artarken, AB dışında ya hiç ödenmiyor ya da çoğunlukla 20 €/ton CO2'den daha düşük fiyatlar ödeniyor. Yukarıda belirtilen ayarlamaların SKDM yürürlüğe girmeden önce yapılması gerekiyor, aksi takdirde karbon sızıntısına karşı etkili bir koruma sağlanamayacağı ifade ediliyor. Düzenlemelerin uygulanmaması veya istenen etkiyi yaratmaması durumunda, Avrupa Komisyonu’nun ücretsiz tahsisatın azaltılmasını, 2027'den itibaren askıya alması gerekiyor. Ayrıca, 2050 yılına kadar ETS sektörlerinde karbon nötrlüğü elde etmek için CCS, CCU ve DAC teknolojileri için düzenleyici bir çerçeve oluşturulması, bunların ETS I'de yasallaştırılmasının sağlanması, ayrıca altyapı ve üçüncü taraf erişim sorunlarının ele alınması gerekiyor. ( Avrupa Komisyonu, 18 Temmuz 2024 )

Tosyalı ve SULB, Libya Bingazi’de Dünyanın En Büyük DRI Kompleksinin Yatırımına Başladı

Global yeşil çelik üreticisi Tosyalı, yatırım coğrafyasını Avrupa’dan Afrika ve Asya’ya kadar uzanacak şekilde üç kıtaya yayarak dünya çapındaki büyümesini sürdürüyor. Bu strateji doğrultusunda Tosyalı ve Libya United Steel Company for Iron and Steel Industry (SULB) arasında, Libya Bingazi’de dünyanın en büyük DRI tesisini kurmak üzere yepyeni bir anlaşmaya imza atıldı. Global yeşil çelik üreticisi Tosyalı; Türkiye, Cezayir, Senegal, Angola ve İspanya’daki yatırımlarının ardından şimdi de Libya Bingazi’de dünya çapında yeni bir çelik yatırımına daha başladı. Yatırım coğrafyasını üç kıtaya yayarak dünya çapındaki büyümesini sürdüren Tosyalı, Cezayir ile giriş yaptığı Akdeniz çanağındaki etki alanını Libya Bingazi ile daha da büyütüyor. Yapılan tören sonrasında açıklamalarda bulunan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Büyük bir öngörüyle yıllar önce, öncelikli yatırım coğrafyası olarak belirleyip yatırım yaptığımız Afrika’nın Akdeniz kıyılarındaki yatırımlarımızı her geçen gün daha da büyütüyor olmanın heyecanını yaşıyoruz. Lokal üretimi esas alarak bölgede yaptığımız yatırımlarda nitelikli çelik üretimine odaklanarak gittiğimiz ülkelerde katma değer yaratan, istihdam, kalkınma ve refahı esas alan bir anlayışla sadece ekonomik değil çevresel ve toplumsal anlamda da olumlu etki yaratıyoruz. Zemin etütleri ve mühendislik çalışmalarını tamamladığımız ve önümüzdeki günlerde inşaat ve montajların başlayacağı bu yeni kompleks ile nitelikli çelik üretiminde sahip olduğumuz bilgi birikimimizi ve yetkinliklerimizi Libya Bingazi’ye taşımaktan büyük bir memnuniyet duyacağız. Kuracağımız entegre tesiste, ileri teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge ile düşük karbon salımına sahip nitelikli yeşil çelik ürünleri üreterek Libya Bingazi’den Dünya çelik endüstrisinde yüksek kalite ve standartlarda üretim yapan bir ekosistem dönüşümüne de öncülük edeceğimize gönülden inanıyorum. Bu yatırımın her iki şirkete ve dost ve kardeş ülke Libya Bingazi’ye hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

"İki global şirket Bingazi'yi çelik sektöründe üst sıralara taşıyacak"

İmza töreni sonrasında duygu ve düşüncelerini paylaşan Libya United Steel Company for Iron and Steel Industry (SULB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Gadalla, “Libya Bingazi’nin sanayileşmesi ve çelik sektörünün geliştirilmesi için çok önemli bir adımı global çelik üreticisi ve yeşil çeliğin üç kıtada öncüsü Tosyalı ile bir ortaklık kurarak gerçekleştirmekten mutluluk ve gurur duyuyoruz. Bugün attığımız imzalar hem iki grubun geleceğe doğru büyük bir hamle yapmasını hem de Libya Bingazi ve Türkiye’nin ekonomik anlamda da yakınlaşmasını sağlayacaktır. Dünya çelik üretimi liginde Libya Bingazi’nin de önemli bir oyuncu olarak yer almasını sağlayacak bu yatırım, yeşil çelik ve dekarbonizasyon açısından da özel bir yere sahip olacaktır. Ortaklık için kısa zamanda aldığımız mesafe sonrasında atılan imzalarla beraber bu önemli global yatırımın her iki şirkete ve ülkeye hayırlı olmasını diliyorum.” Toplamda 8,1 milyon ton kapasiteli dünyanın en büyük DRI tesisleri Yapılan anlaşmayla iki şirket güçlerini birleştirerek Libya Bingazi’de Tosyalı-SULB adında yepyeni bir şirket kurdu. Tosyalı Sulb’un gerçekleştireceği proje Libya Bingazi’nin sanayisine ve demir çelik sektörünün gelişmesine ve istihdama çok önemli katkıda bulunacak bir dizi önemli yatırımları kapsıyor. Yatırım projesi kapsamında toplamda 8.1 milyon ton kapasiteli dünyanın en büyük DRI tesisleri kurulacak. Bu tesisler, Tosyalı’nın Cezayir’deki yatırımlarında da kullanılan MIDREX Flexi DRI teknolojisine sahip olacak. Bu teknolojiyle tesis, temiz bir enerji kaynağı olan hidrojen ile çalışabilme yeteneğine de sahip olarak yeşil çelik üretiminde dünyanın sayılı üretim üslerinden biri olacak. Üç fazdan oluşacak olan entegre demir çelik tesisinin ilk fazı olan 2,7 milyon ton kapasiteli kısmı için yatırımlara hemen başlanacak. Tesis hem yakın bölgenin hem de Avrupa’nın yeşil çelik için HBI (hot bricket iron) ihtiyacını sağlarken Tosyalı’nın global yeşil çelik üreticisi konumunu da güçlendirecek. Bu yatırım tamamlandığında Tosyalı, yeşil dönüşüm süreci ile en çok ihtiyaç duyulacak temel ara ürün olan HBI (Hot Bricket Iron) tedarikinde, uluslararası pazarda en büyük tedarikçi konumuna gelecek. (NB Ekonomi, 18 Temmuz 2024 )

Dünyada Düşük Emisyonlu Çelik Üretim Kapasitesinde Keskin Büyüme

Açıklanmış veya inşa halindeki çelik üretim kapasitesinin yüzde 49'unu düşük emisyonlu elektrikli ark ocağı ile üretim yapan tesisler oluştururken, söz konusu kapasitedeki artış, sektörün net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma ihtimalini artırıyor. Uluslararası düşünce kuruluşu Global Energy Monitor'ün (GEM) küresel demir ve çelik endüstrisindeki temiz enerji dönüşümünü analiz ettiği ve Küresel Çelik Tesisi Takipçisi verileriyle hazırladığı raporuna göre, daha düşük emisyonlu elektrikli ark ocağı (EAO) ile çelik üretimi, halihazırda inşa halindeki veya açıklanmış projelerin yüzde 49'unu oluşturuyor. Bu oran 2022'de yüzde 33, 2023'te yüzde 43 seviyesindeydi. Rapora göre, yeni duyurulan çelik üretim kapasitesinin yüzde 93'ünü EAO üretimi oluştururken, planlanan yeni ve emekliye ayrılan tesisler kömür bazlı çelik üretiminden uzaklaşıyor. Mevcut projeksiyonlara göre, dünyada faaliyet gösteren toplam çelik filosunun 2030'a kadar yüzde 36'sını EAO üretiminin oluşturması bekleniyor. Bu seviye, Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) belirlediği net sıfır emisyon senaryosuyla uyumlu olan hedefin biraz altında kalıyor ancak sektörün sıfır emisyon hedefine yaklaşabileceğini gösteriyor.  IEA, EAO üretiminin toplam üretimdeki payının 2030 itibarıyla yüzde 37'ye çıkması gerektiğini açıklamıştı. Çin faaliyetteki çelik üretim kapasitesinde büyük pay sahibiyken, Hindistan özellikle kömür bazlı çelik üretimi olmak üzere, tüm gelecek demir ve çelik tesislerinin en büyük geliştiricisi olarak öne çıkıyor. Global Energy Monitor, Hindistan başta olmak üzere farklı ülkelerdeki yeni kömür bazlı çelik üretim kapasitesindeki artışın net sıfır emisyonla uyumsuz olduğu ve bu tesislerin âtıl varlıklar haline gelebileceği konusunda uyarıyor. Global Energy Monitor Ağır Sanayi Program Direktörü Caitlin Swalec, analize ilişkin değerlendirmesinde, yeşil çelik dönüşümü için ilerlemenin umut verici olduğunu belirterek, "Daha önce hiç bu kadar düşük emisyonlu çelik üretim tesisi, geliştirme aşamasında olmamıştı. Aynı zamanda, kömür bazlı kapasite artışı endişe verici. Sektörün şu anda ihtiyacı olan, bu temiz geliştirme planlarını gerçekleştirmek ve kömür bazlı tesisleri geliştirmekten uzaklaşmak." ifadelerini kullandı. ( AA, 18 Temmuz 2024 )


( Kaynak: TÇÜD Günlük Bülten )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ülkemiz Demir Çelik Sektöründe Sonu Hazin Biten Bir Proje - Sivas Demir Çelik ( Sidemir )

Kremikovtzi Demir ve Çelik Fabrikaları – Bulgaristan Erdemir’in İlk Yurtdışı Şirket Satınalma Girişimi

DÖRDÜNCÜ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI 1979-1983 DEMİR ÇELİK SANAYİİ