Ülkemiz Demir Çelik Sektöründe Sonu Hazin Biten Bir Proje - Sivas Demir Çelik ( Sidemir )
Ülkemiz Demir Çelik Sektöründe Sonu Hazin Biten Bir Proje - Sivas Demir Çelik ( Sidemir )
Ülkemizin demir çelik sanayii tarihinde hazin
şekilde sonlanan bir projesi Sivas Demir Çelik İşletmeleridir. İlk fikir 70’li
yılların sonuna doğru filizlenir, 1985 yılında temeli atılır, 1989 yılında
işletmeye girer, özelleştirilir, icradan satışa çıkar, TMSF el koyar, davalar,
mahkeme kararları, mafya tipi faaliyetlere maruz kalma, 2016 yılında kapanış. Bu
proje bir sanayi yatırımına karar verilmesi sürecinde teknik ve ekonomik
gerekçeler yerine politik kaygıların ağır basmasının tesisi yaşatmaya yetmeyeceğinin
de önemli bir örneğidir.
Şu ana dek inceleyebildiğim kadarı ile bu süreci baştan sona derli toplu irdeleyen bir çalışmaya rastlayamadım. Bu nedenle bildiklerimi ve erişebildiğim bilgileri derleyerek bir deneme yapmaya çalıştım.
Ülkemizin ilk entegre demir çelik tesisi Kardemir 1939 yılında üretime başlamış, ikinci entegre tesis Erdemir 1965 yılında, üçüncü entegre tesis olan İsdemir de 1975 yılında işletmeye alınmıştı. Ülkenin gelişmesi paralelinde artan çelik gereksinimini ülke içinde üretebilmek için yeni projeler düşünülüyordu.
Dönemin siyasi iktidarının bir kanadının lideri olan rahmetli Necmettin Erbakan’ın da girişimleri ( ağır sanayi hamleleri ) ile 4. Beş Yıllık ( 1979 – 1983 ) Kalkınma Planı’nda ( sayfa 587 )şu hedef yer almıştı:
“1981 - Bu dönemde, 1984 yılı yarısında üretime
geçecek olan uzun ürünler üretimine yönelik yaklaşık 2 milyon ton/yıl ürün
kapasiteli Sivas demir - çelik tesislerinin yapımına başlanacak, Karabük
tesislerinin yenilenmesi gerçekleştirilecektir.”
Bu hedef doğrultusunda ülkemizin 4. Entegre Demir
Çelik Tesisi’ne yönelik çalışmalar için bir ekip oluşturuldu. Bu ekibin içinde
üniversiteden bir sınıf arkadaşım da yer almıştı. Devlet Planlama Teşkilatı da
sürecin içinde idi. Sivas bölgesi ülkemiz demir cevheri yataklarının yoğun
olarak bulunduğu yer olduğu için seçilmişti. ( Ülkemiz demir cevheri yatakları
maalesef gerek rezerv miktarları, gerekse de tenör açısından yurtiçi
gereksinimleri karşılamaktan uzaktır.)
Ancak ekip çalışmalarını sürdürdükçe, Sivas gibi
denizden uzak bir bölgede entegre çelik fabrikası kurmanın uygun olmayacağı
anlaşılmaya başlandı. Entegre bir çelik fabrikası kullanacağı hammaddelerin
taşınması için liman olanağına sahip olmalıdır. Ayrıca tesislerde soğutma suyu
amaçlı olarak deniz suyu kullanmak da büyük kolaylık sağlamaktadır. Ürünlerin
sevkiyatı için de liman olanağı önemlidir. Aksi takdirde lojistik olarak büyük
zorluklarla karşılaşılacaktır.
Sivas bölgesine bir entegre tesis kurulmasının
teknik olarak uygun olmayacağı anlaşılır, ama bölge halkına da umut verildiği
için bir yatırım yapılması gerekmektedir. Bunun üzerine proje elektrik ark
ocaklı bir tesis şekline döner. Ancak böyle bir tesiste de çelik hurdası ya da
sünger demir ( DRI (direct reduced iron, doğrudan indirgenmiş demir ) – sponge
iron ) kullanılması gerekmektedir.
Bölgeden bu miktarda hurda toplanması mümkün
değildir, zaten ülke içinde toplanan hurda miktarı bile yeterli değildir. Taşıma
ancak demiryolu ile mümkündür ve maliyetlidir. Sünger demir için de ayrı bir
yatırım gerekmektedir. Bölgedeki cevher peletlenerek, kurulacak DRI tesisinde
sünger demire dönüştürülmelidir. Bunun ekonomik olarak gerçekleştirilebilmesi
için ucuz ve bol doğal gaza sahip olunması gerekmektedir. O dönemde sünger
tesis kurulacağı ifade edilir. Ancak bu düşünce teknik ve ekonomik olarak
gerçekçi değildir.
27 Temmuz 1985 tarihinde dönemin başbakanı
rahmetli Turgut Özal Sivas Demir Çelik Tesisi’nin temelini atar. Aynı tarihli
Milliyet Gazetesi’nde Başbakan’ın Sivas’ta 1,2 milyon kapasiteli ve 225 milyar
TL’ye mal olacak haddehane tesislerinin temelini atacağı haberi yer almıştır. Rahmetli
Özal’ın televizyonda izlediğim törendeki konuşmasında yer alan “ burada sponge
iron yapacam” ifadesi hala aklımdadır.
Tesiste öncelikle 400.000 ton kapasiteli
haddehane 1989 yılında işletmeye alınır, daha sonra 1992 yılında da ark ocağı
devreye girer. Ancak sünger demir projesi gerçekleşmez. Tesis hurdaya dayalı
olarak çalışmak zorundadır. Tesislerin toplam maliyetinin 300 – 360 milyon
dolar olduğu basında yer almıştır.
Daha sonraki yıllarda Sidemir özelleştirme
programına alınır. Çıkılan ihalede tesisin Sivaslı işadamlarının oluşturduğu
girişim grubuna verilmesi için bölgede önemli baskılar yaşanır. İhalede en yüksek
teklifi Ekinciler Grubu vermiş ve Özelleştirme Yüksek Kurulu bunu onaylamıştır.
Buna rağmen, yaşanan gelişmeler sonucu dönemin Devlet Bakanı Işın Çelebi Ekinciler’in
Sivas Girişim Grubu lehine ihaleden çekildiğini açıklar. ( 26.03.1998 Milliyet
)
Böylece Sidemir bölge iş adamlarının
oluşturduğu Siv-Yat Girişim Grubu’na devredilir. Zaman içinde Girişim Grubunun
Başkanı Selahattin Rüstemoğlu hisselerin %97’ini elinde toplar. Ancak sorunlar
bitmez.
Sidemir için sıkıntılı günler bitmemiştir.
Özelleştirme tarihinden 2005 yılına kadar yaşananların özetini Emniyet
Teşkilatı tarafından hazırlanan bir rapordan görelim:
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 6 ilde düzenlenen "Bozuk
Para" operasyonunda gözaltına alınan Erol Evcil'in Erege Metal ve Sivas
Demir Çelik Fabrikası'nı alma süreci, eski Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Daire başkanı Hanifi Avcı'nın 23 Mart 2005'te
yazdığı raporda detaylarıyla anlatılıyor.
Operasyon dosyasına da giren rapora göre, Ağustos 2004'te Sivas Demir
Çelik'in Evcil'e geçişi şu süreci izledi:
“Devlete 360 milyon dolara mal olan fabrika, yıllık 9 milyon 679 bin dolar
bedelle, yedi yılda yedi taksitte Sivas Ortak Girişim Grubu'nun kurduğu Siv-Yat
AŞ'ye satıldı. Siv-Yat Başkanı Rüstemoğlu, zaman içinde hisseleri alarak,
fabrikanın % 97'sinin sahibi haline geldi.
Ancak Siv-Yat'ın yalnızca 1,29 milyon dolar ödemesi, sözleşmedeki 20 milyon
dolarlık yatırım ve üretim kapasitesinin yüzde 50'nin altına düşmeyeceği
hükmünü yerine getirmemesi üzerine ÖİB, satış sırasında Kentbank'ın verdiği 6
milyon 776 bin dolarlık teminat mektubunu nakde çevirdi. Bunun üzerine Kentbank
fabrikaya haciz koydurdu. TMSF'nin Kentbank'a el koymasından sonra borç Hazine
tarafından karşılanırken, TMSF 84 trilyon liralık alacağı nedeniyle fabrikaya
icra yoluyla el koydu.
TMSF'in el koymasından sonra Rüstemoğlu, 2004 sonuna kadar ilk taksit
olarak 7 milyon dolar ödeme yapması ve buna karşılık icra takiplerinin
durdurulması konusunda protokol imzaladı. Ağustos 2004'te Evcil'in talimatıyla
Ali Doğan ve avukatı Aydoğan Semizer, Rüstemoğlu ile bir anlaşma yaptı.
Fabrikanın ilk taksidini Evcil'in ödemesini öngören anlaşma 12 milyon
dolarlıktı, ancak Evcil, Rüstemoğlu'na sadece bir milyon dolar ödedi.
Evcil, 29 Eylül 2004'te, Sivas'lı olan Devlet Bakanı Abdüllatif Şener ile
Ankara'da bir görüşme yaptı. Şener, fabrikanın taşınmaması ya da sökülmemesi
şartıyla Evcil'le mutabık kaldı. Evcil, bir gün sonra TMSF'ye 2 milyon 390 bin
dolar, 14 Ekim 2004'e kadar da beş taksitte 6 milyon 390 bin dolar gönderdi ve
Sivas Demir Çelik'i aldı. Son operasyonla birlikte de TMSF, sonraki taksitleri
ödenmeyen ve halen kendisine 138 milyon dolar borcu bulunan Evcil'in
yönetimindeki 20 şirketle birlikte, Sivas Demir Çelik'e yine el koydu ve kayyum
atadı.”
Şimdi bir an 2000 yılına dönelim. 10 Aralık 2000
tarihli Milliyet Gazetesi haberi.
“Devlet Bakanı Yüksel Yalova Kentbank tarafından
icra yolu ile satışa çıkarılacak olan Sivas Demir Çelik’in yeniden işler hale
getirilmesi için bir kurtarma ekibi toplayarak bir formül bulacaklarını
açıkladı. Yalova fabrikanın bölge için çok önemli olduğunu, kapanmasına izin
verilemeyeceğini vurguladı.
Kentbank’a geçen fabrikanın bir yıldan fazla
çalışmadığını, bu yüzden Sivas ekonomisinin büyük kayba uğradığını açıklayan
Yalova, Sivas ekonomisinin kurtulması ve fabrikanın yeniden üretime geçirilmesi
için formül aradıklarını söyledi.
Erdemir’in fabrikayı istemediğini belirten Yalova
şöyle konuştu. Erdemir zaten İskenderun Demir Çelik’i alacak. Bir de Sivas’ın
maliyetini yükleyemeyiz. Yani Sivas Demir Çelik’i, İsdemir’i kurtaracağız diye
Erdemir’e zarar veremeyiz. Ama Erdemir öncülüğünde Sivas Demir Çelik’i yeniden
üretime geçirecek, ortak girişim grubuna öncülük edecek bir formül bulunabilir.
Bunun için 15 Aralık’tan sonra tüm tarafları bir araya getirerek, Sivas Demir
Çelik’i nasıl kurtaracağımızı konuşacağız. Kentbank, ihalede alan ortak girişim
grubu ile hep beraber masaya oturacağız.”
Görüldüğü üzere Erdemir çelik sektöründe yine ön
plana çıkarak Sivas Demir Çelik sürecinde de rol almaktadır. Her ne kadar Erdemir
Sivas Demir Çelik’i almadı ise de, TMSF’nin 2006 yılında Sidemir’e atadığı
Genel Müdür de bir eski Erdemirli idi.
Anadolu
Ajansı’nın 24 Kasım 2006 tarihli haberi,
Sivas Demir
Çelik Fabrikası (SİDEMİR) Genel Müdürü Zafer Gülle ( Erdemir’in eski Yüksek
Fırın Müdür Yardımcısı ), üretime geçen fabrikanın bugünkü gibi çalışmalarına
devam etmesi durumunda önümüzdeki bahar ayına kadar piyasaya olan borçlarını
tamamen bitireceğini belirterek, “Bizlerin tek amacı, fabrikanın devamlılığını
sağlamaktır” dedi.
Gülle, yaptığı açıklamada, Ceza Mahkemesinin kararıyla
Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun (TMSF) kontrolüne geçen fabrikaya kayyum
atandığını, oluşturulan yönetim kurulunun da kendisini genel müdür olarak
atadığını söyledi.
Fabrikanın; bir anonim şirket olduğunu, tüzel
kişiliğinin devamı gerektiğini, devletin, TMSF'nin kontrolünde olduğunu anlatan
Gülle, 530 çalışanıyla günde 24 saat, 3 vardiya sistemiyle çalışıldığını
belirterek, günlük bin 100 ton civarında çelik üretimi yaptıklarını ifade etti.
Yıllık 350 bin ton kapasiteye ulaşacak durumda olduklarına işaret eden Gülle,
“Yapılacak küçük iyileştirmelerle birinci etapta 400 bin ton, ikinci etapta da
450 bin tonlara kadar rahatlıkla çıkabilecek bir altyapımız var. Aylık bazda
bakacak olursak 35-40 bin tonlara çıkma potansiyelimiz bulunuyor” diye konuştu.
Yaklaşık 20 yıllık geçmişi bulunan fabrikanın bugüne
kadar gün yüzü görmediğini, sıkıntılarla mücadele eden bir kuruluş olduğunu
anlatan Gülle, şunları kaydetti:
“Devlette olduğu zamanlar, devletin sırtında ilave bir
yük olmuş. Uzun bir süre durmuş, sonra özelleştirilmiş, özelleştirildiği
noktadan sonra da sağlıklı bir çalışma ve karlılık rejimi işleyememiş. Burası
için 20 sene önce seçilen teknoloji çok iyi seçilmiş bir teknoloji. Ama fabrika
20 yılda ciddi bir bakım görmemiş, tek bir çivi çakılmamıştır. Tabi bugünün
şartlarında üzerine bir şeyler koymak lazım, modernize etmek lazım.”
Sivas Demir Çelik Fabrikasının TMSF'ye geçtiğinden beri
ayakta durduğunu, güçlenerek çalışma hayatına devam ettiğini vurgulayan Gülle,
fabrikanın yeniden üretime geçerek kar etmeye, piyasaya olan borçlarını da
ödemeye başladığını bildirdi.
Fabrikanın kamuya ve eski çalışanlarına da tazminat
borcu bulunduğunu altını çizen Gülle, şöyle devam etti:
“Fabrika bugünkü gibi çalışmalarına devam ederse
önümüzdeki bahar ayına kadar piyasaya olan borçlarını tamamen bitirmiş
olacaktır. Bizlerin tek amacı fabrikanın devamlılığını sağlamaktır. Dimdik
üretim yapıyoruz, satıyoruz, kar ediyoruz. Maaşlarımızı vaktinde ödüyoruz.”
Özetleyecek olursak;
Fabrika çalışır halde 747 çalışanı ile
1998 yılında özelleştirme kapsamına alındı. 300 milyon dolara mal edildiği
bildirilen fabrika, 25 Mart 1998 tarih ve 23297 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan karar ile, 9 milyon 679 bin dolar bedelle, 7 yılda 7 taksitle
ödenmek üzere Sivas Ortak Girişim Grubu tarafından kurulan SİV-YAT A.Ş'ye kesin
teminat mektubu alınarak 24 Nisan 1998 tarihinde devredildi.
SİV-YAT A.Ş. Sivas’ta bulunan Sivil
Toplum Örgütleri ile İstanbul’da bulunan Sivaslı Sanayici ve İşadamları tarafından
540 hisse ile kuruldu. Ancak hisseler daha sonra satılarak Şirket Yönetim
Kurulu Başkanı olan Selahattin Rüstemoğlu fabrikanın yüzde 97'sine sahip oldu.
Satış aşamasında şirket, Kentbank'a fabrikayı ipotek ettirerek Özelleştirme
İdaresi’ne teminat mektubu verdi. Özelleştirme idaresi Kentbank'ın teminat
mektubunu nakde çevirerek 6 milyon 776 bin 138 dolar tahsil etti. Kentbank geri
ödeme yapılmayınca ve fabrika çalışmayınca fabrikaya haciz koydu. Fabrika 5 yıl
boyunca çalıştırılamadı.
TMSF’nin Kentbank'a el koymasından sonra
Selahattin Rüstemoğlu, 2004 sonuna kadar ilk taksit olarak 7 milyon dolar ödeme
yapması ve buna karşılık icra takiplerinin durdurulması konusunda protokol
imzaladı. 2004 yılı Ağustos ayında Rüstemoğlu Erol Evcil ile bir anlaşma yaptı.
Fabrikanın ilk taksidini Evcil'in ödemesini öngören 12 milyon dolarlık anlaşma
yapılmasına karşın Evcil, Rüstemoğlu'na sadece bir milyon dolar ödedi. Evcil,
TMSF’ye 2 milyon 390 bin dolar, 14 Ekim 2004'e kadar da beş taksitte 6 milyon
390 bin dolar gönderdi ve Sivas Demir Çelik'i aldı.
Sonrasında TMSF taksitleri ödemeyen
Evcil'in yönetimindeki 20 şirketle birlikte, Sivas Demir Çelik’e 2006 yılında
yine el koydu ve kayyum atadı. TMSF'nin borcundan dolayı satışa çıkardığı ve
kayyumun yönettiği dönemde yeniden düzlüğe çıkan fabrika, İstanbul 12'inci Ağır
Ceza Mahkemesi fabrikanın mülkiyetinin çekişmeli olması ve tedbirin satışına
engel teşkil ettiğini belirterek borçların ödenmesi koşulu ile fabrikayı 2007
yılında yeniden Erol Evcil’in sahibi olduğu Erege Metal'e devrederek, fabrikaya
tasdik kayyumu atadı.
Artık Sidemir ‘in yönetimi Erol Evcil’e
geçmişti. Yıllar geçti.
2015 yılında Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Sivas’ta son günlerin tartışmalı
konuları arasında yer alan Sivas Demir Çelik İşletmeleri AŞ’de yaşanan personel
sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı.
Demir Çelik çalışanlarının büyük bir
mağduriyet içerisinde olduğunu, 4 aydır maaş alamadıklarını söyleyen Özdemir,
fabrikada bazı hukuksuzlukların yaşandığını gündeme taşıdı. Personel maaşları
ve sigorta primlerinin ödenmediğini söyleyen Özdemir, yönetimin “Mafya usulü”
bir yönetim sergilediğini söyledi.
Demir çelik fabrikası’nın Turgut Özal
döneminde kurulduğunu söyleyen ve “Garabet” olarak tanımlayan Özdemir, “Turgut
Özal döneminde Sivas’ta yapılmış bir demir çelik fabrikası var. Adı Demir Çelik
ama bir garabettir. Türkiye’de demir cevherinin büyük çoğunluğu Kangal ve
Divriği ilçelerimizde çıkarılıyor olmasına rağmen burada cevherden demir üreten
bir fabrika yapmak yerine hurdadan pik yapan modern bir haddehane yapıldı.
Sivas olarak buna da razıydık. Hiç olmazsa birkaç insanımız iş bulacak diye
düşündük” dedi.
Fabrikanın kurulmasının ardından
Sivas’ın istihdam kazandığını söyleyen Özdemir, zaman içerisinde karışık bir
sürecin yaşandığını dile getirdi. Fabrikanın durmadan el değiştirdiğini
söyleyen Özdemir, “Bu fabrikada kurulduktan kısa bir süre sonra satışa
çıkarıldı. Ve öyle bir süreç yaşandı ki fabrika durmadan el değiştirdi.
Fabrikanın gerçek sahibinin kim olduğunu hiç birimiz çözemedik. En son Erol
Evcil Şirketler Grubuna satıldığını biliyoruz” dedi.
Demir Çelik Fabrikası’nda yaşanan
sıkıntıların yalnızca personel maaşlarıyla sınırlı kalmadığını söyleyen
Özdemir, 150 personelin sendikal hakkı bulunmadığını ve işveren temsilcisi
konumundaki bu çalışanların 4 aydır maaş alamadıklarını söyledi. Demir Çelik
Fabrikası’nın personel maaşlarının yanı sıra esnaf ile de sorunları olduğunu
dile getiren Özdemir, “Firma bir taraftan fabrikayı çalıştırıyor ama
çalışanların parası ödenmiyor. Çalışanların sigortası yapılmıyor. Sivas’ta
esnafımız kelimenin tam anlamıyla dolandırılıyor. Yasa dışı bir çalışma stili
ile işler yürütülüyor. Ve burada 150 tane sendikalı olmayan beyaz yakalı
işçiler var. Çoğu mühendis olan bu çalışanların 4 aydan daha fazla alacakları
var ve firma bunları ödemiyor. Türkçesi ile mafya usulü bir yönetim anlayışı
Sivas’ta devam ediyor. İşini kaybedecek insanlar Sivas’ta başka bir iş
bulamayacakları için ve geçmişten biriken kıdem tazminatlarını acaba alabilir
miyiz düşüncesi ile kölelik düzeninde çalışma devam ediyorlar. Bu problemin bir
an önce çözülmesi lazım” dedi.
Aralık 2015’de
Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) Başkanı Osman Yıldırım, sorun yumağı
haline gelen ve çalıştırılamayan Sivas Demir Çelik Fabrikası'nın özelleştirme
sürecinin hatalı olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Kamu borçlarına karşılık
fabrikaya devlet el koymalı. Bu işi yapabilecek, sektörden gelen ehil kişi veya
kurumlara da yeniden satışını yapmalı" dedi. İşçileri temsil eden Çelik-İş
Sendikası Şube Başkanı Mustafa Erturhan da, "Biz fabrikanın çalışmasını,
işçilerin mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz" diye konuştu.
“Demir
Çelik Fabrikası bölgemizdeki yer altı zenginliklerini değerlendirmek, Divriği
Demir İşletmeleri ile entegre olarak yatırımların genişlemesi ve bölgenin bir
demir çelik üssü olması düşüncesiyle kurulmuştu. Daha sonra Sivaslılar'ın
oluşturduğu bir konsorsiyuma 10 milyon dolar gibi bir bedelle özelleştirme
yoluyla satılmıştı. O günden bu güne kadar konsorsiyum da başarılı olamadı.
Alan sahipleri de istenen düzeyde fabrikayı çalıştıramadı. Hem sektörde çalışan
tüccarları mağdur etti, hem yöre halkını mağdur etti, hem de çalışanlarını şu
anda olduğu gibi her zaman mağdur etti. Bu sosyal yarayı devlet el atarak
çözmek durumundadır. Devlete de yüksek miktarda borcu olduğunu hepimiz
biliyoruz. 630 milyon lira SGK ve Maliyeye borcu var. Piyasayla birlikte bunu
topladığımızda 1 milyara yaklaşıyor. Buna devletin artık müsaade etmemesi
lazım. Özel mülktür, yasalarla özel mülk korunmaktadır. Fakat bu sorunu
düzenlemek için de gerekirse yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Ve beklenen son 2016 yılı başında
göründü. Faaliyete
geçtiği 1989 yılından bu günde bu yana Sivas’ın en önemli sorunu olan ve 1998
yılında özelleştirildikten sonra da verimli çalıştırılamayan Sivas Demir Çelik
fabrikası son dönemde ücret alamayan işçilerin protestolarıyla gündeme geldi.
Şubat 2016’da (SİDEMİR) yönetimi, üretimi durdurarak fabrikayı kapatma
kararı aldı. Valilik
tarafından, kamuya 630 milyon lira borcu olduğu açıklanan Malki cinayeti
hükümlüsü Erol Evcil’in sahibi olduğu Sivas Demir Çelik, bu ay içerisinde üst
düzey yöneticileri de dahil 630 çalışanını çıkararak üretimi durdurdu.
Elektrikleri de kesik olan fabrikada sadece koruma amaçlı güvenlik görevlileri
bulundurulmaya başlandı.
Çelik İş Şube Başkanı Mustafa Erturhan, işçilerin
çıkışlarının verileceğini belirterek, kaybedenin Sivas olacağını kaydetti.
Erturhan, en az 1000 kişinin işsiz kalacağını, aileleriyle birlikte 3000
kişinin etkileneceğini ifade etti.
Sivas’ın önde gelenlerinin, fabrikanın sorunlarını çözmek
için bir araya gelmediğinin altını çizen Şube Başkanı Erturhan, “İşçiler ve
fabrika kaderine terk edildi. Maalesef Sivas bunu hem işsizlikle hem de nüfusla
ödeyecek. Fabrikaya yazık oldu. Çalıştırmayla ilgili işverenle görüşmelerimiz
sürüyor. Hiçbir şekilde çalıştırmayı düşünmüyorlar. ‘Bir yıl sonra bir toplantı
yaparız, eğer şartlar uygun olur ve birileri önünü açarsa belki düşünürüz’
diyorlar.” dedi.
Bakalım önümüzdeki dönemde bu konuda
ne gibi yeni gelişmeler yaşanacak.
21.04.2016
www.muctebabekcan.com
SİDEMİR
Kayseri Yolu Körtuzla Mevkii 22.km. SİVAS
Kuruluş : 1985
İşletmeye Geçiş:
Çelikhane : 1992
Haddehane : 1989
HAM ÇELİK (2012)
Kapasite : 550.000 ton
Üretim : 335.386 ton
ÇALIŞAN SAYISI (2012)
Çelikhane : 279 kişi
Haddehane : 140 kişi
Diğer : 154 kişi
Toplam : 573 kişi
Mavi Yaka : 424 kişi
Beyaz Yaka: 149 kişi
ÜRÜNLER
5.5-16 mm filmaşin
12-32 mm yuvarlak ve nervürlü çubuk çelik
ÜRETİM TEKNOLOJİSİ
60 MW EBT tipi 90 ton kapasiteli EAF
Pota fırını, sürekli döküm tesisi, yüksek hızlı haddeleme, ikiz haddeleme,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın web
sitesinde şu bilgiler yer almaktadır:
SİVAS DEMİR ÇELİK İŞLETMELERİ A.Ş.
ŞİRKET ADI
|
SİVAS Demir Çelik İşletmeleri A.Ş.
|
FAALİYET ALANI
|
Demir-Çelik Üretimi
|
KAMU PAYI (%)
|
99.90
|
ÖZELLEŞTİRME YÖNTEMİ
|
Blok Satış
|
SATIŞ KARAR TARİHİ
|
23.03.1998
|
SATILAN PAY (%)
|
99.90
|
SATIN ALAN KİŞİ / KURULUŞ
|
SİVYAT Sivas Sanayi Yatırım Ticaret A.Ş.
|
SÖZLEŞME TARİHİ
|
24.04.1998
|
SATIŞ BEDELİ (ABD $)
|
6,655,000
|
TAHSİLAT TUTARI (ABD $)
|
1,279,200
|
BAKİYE BORÇ TUTARI (ABD $)
|
6,009,000 + Faiz
|
FAİZ ORANI (%)
|
10.00
|
SATIŞ YÜKÜMLÜLÜKLERİ
|
|
ÜRETİM
|
Tesisin 24.04.1998-24.04.2001 tarihleri arasındaki 3
yıllık kapasite kullanım ortalaması % 50'nin altına düşmeyecektir. Bu taahhüt
karşılığında alıcıdan 1,000,000 ABD Doları tutarında teminat mektubu
alınacaktır.
|
İSTİHDAM
|
Şirketin personel sayısı, 1998 yılı Temmuz ayı
sonuna kadar, en az 300 tanesi satış tarihi itibariyle şirkette çalışan
kapsam içi personelden olmak üzere 500'e çıkarılacak ve 2001 yılı Ağustos ayı
sonuna kadar kesintisiz 500 personel istihdam edilecektir. Bu taahhüde
uyulmaması halinde, her adam gün için asgari ücretin iki katı kadar ceza
alınacaktır. Personel sayısına ilişkin belgeler düzenli olarak 40 ay süre ile
İdare'ye gönderilecektir. Bu taahhüt karşılığında 1,000,000 ABD Doları
tutarında teminat mektubu alınacaktır.
|
YATIRIM
|
24.04.2001 tarihine kadar en az 20,000,000 ABD
Doları tutarında yatırım yapılacaktır. Bu taahhüt karşılığında 3,240,000 ABD
Doları tutarında teminat mektubu alınacaktır.
|
ÖZELLEŞTİRME SONRASI DURUM
|
|
ÜRETİM
|
Ağustos 1998'e kadar faaliyeti bulunmayan işletme,
bu tarihte kısa bir süre çalıştırılmış ve 4,000 ton düzeyinde üretim
yapıldıktan sonra tekrar kapatılmıştır.
|
İSTİHDAM
|
Özelleştirme öncesi 495 personelin istihdam edildiği
şirkette, özelleştirme sonrası personel sayısı daima alıcı taahhüdünün
altında kalmış ve bu suretle tahakkuk eden cezai şart tutarları, teminat
mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle tahsil edilmiştir.
|
YATIRIM
|
Özelleştirme sonrası alıcı firma tarafından herhangi
bir yatırım harcaması yapılmamıştır.
|
NOT :
|
Ayrıca, üretim tesisleri 24.04.2004 tarihine kadar
ünite veya parça parça olarak dahi başka bir yere taşınmayacaktır. Bu
taahhüde uyulmaması halinde 55,000,000 ABD Doları tutarında ceza ödenecektir.
Alıcı, şirket faaliyetlerine ilişkin tüm bilgileri düzenli olarak İdare'ye
gönderecektir. Bu yükümlülüğe uyulmaması halinde 5,000 ABD Doları ceza
alınacaktır.
|
Sgk diş yaptırma ücretini mi merak ediyorsunuz? Tıklayın: sgk diş yaptırma ücreti
YanıtlaSil