Çelik Sektöründe 2017 - 28.Haftanın Öne Çıkanları
AB, Çelik Konusunda
ABD’ye Misilleme Yapmaya Hazır
Hamburg’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde Avrupa Komisyonu
Başkanı JeanClaude Juncker’in, ABD Başkanı Donald Trump’ın Amerikan çelik
sanayiini korumak için önlem uygulaması durumunda, Avrupa Birliği’nin hemen karşılık
vermeye hazır olduğunu ve görüşmelerin hala devam ettiğini ifade ettiği
duyuruluyor. Juncker’in, ABD’nin çelik ithalatına yönelik önlem uygulaması
halinde iki ay beklenmeyeceğini ve sadece birkaç gün içinde karşılık
verileceğini belirttiği ve bunların hiçbirine gerek kalmamasını umduğunu, ancak
savaşa hazır olduklarını eklediği kaydediliyor. ( SteelGuru, 10 Temmuz 2017 )
ABD’nin DRI
Kapasitesi Büyüyor
Midrex Technologies’in verilerine göre doğrudan indirgenmiş
demir (DRI) piyasasında hala küçük bir oyuncu olmasına rağmen, ABD’nin
kapasitesinin giderek büyüdüğü bildiriliyor. ABD’nin 2016 yılında, bir önceki
yılki 1,1 milyon tona kıyasla 1,81 milyon ton DRI üretimi gerçekleştiği, yıllık
bazda ise % 65 oranında artış gösteren söz konusu miktarın 1996 yılından bu
yana görülen en yüksek DRI üretim seviyesi olduğu ifade ediliyor. Buna karşılık
başlıca DRI üreticisi Hindistan’ın, bir önceki yılki 17,7 milyon tona kıyasla
2016 yılında % 4,7 oranında artışla 18,5 milyon ton DRI üretimi
gerçekleştirdiği, ayrıca Dünya DRI üretiminin, % 0,2 oranında artışla, 72,64
milyon ton 72,76 milyon tona yükseldiği kaydediliyor. ABD’nin DRI sanayindeki
büyümenin, Nucor’un Louisiana tesisindeki kapasite artışından ve Voestalpine’in
Texas LLC HBI (sıcak briketlenmiş demir) tesisinin devreye alınmasından
kaynaklandığı belirtiliyor. ( Kallanish, 10 Temmuz 2017 )
Demir Çelik ve Demir
Dışı Metaller Sanayi Strateji Belgesi Hazırlanıyor
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, 2017-2021
yıllarını kapsayan ‘Türkiye Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller Sanayi Strateji
Belgesi ve Eylem Planı’nın hazırlık çalışmalarının başladığını açıkladı. Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, hazırlıklarını sürdürdükleri Strateji Belgesi
ve Eylem Planı çerçevesinde ana metal sanayi sektörü işletmelerinden alınan
vergi ve benzeri kesintilerin azaltılması veya kaldırılması yönünde çalışmalar
yapılabilmesi amacıyla hazırlanacak eylem dâhilinde sektörün rahatlatılmasının
hedeflendiğini kaydetti.
Bakan Özlü, CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun demir çelik
sektörü ile üretimine ara veren Nursan Çelik Sanayi AŞ’ye ilişkin yazılı soru
önergesini yanıtladı. CHP Hatay Milletvekili Dudu, soru önergesinde yerli çelik
sektörüne teşvik ve koruma tedbirleri uygulanmaması, Rusya ve Çin’in dampingli
çelik satışına karşı hiçbir önlem alınmaması, dış politikada yaşanan gelişmeler
sonucu ihracatın düşmesinin sektörün en önemli sorunu oluşturduğunu kaydetti.
Dudu, Nursan Çelik’in yeniden üretime geçmesi ve çalışanların mağduriyetinin
giderilmesi için destek verilmesi gerektiğini kaydetti. Bakan Özlü, soru
önergesine verdiği yanıtta, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile imzalanan Serbest
Ticaret Anlaşması kapsamında istihdam alanında, yeniden üretime geçiş sürecinde
ve işçi ücretlerinin ödenmesi gibi konularda herhangi bir devlet desteği
verilemediğini belirtti. Kalifiye işgücü yetiştirilecek Bakan Özlü, sektörde
ihtiyaç duyulan eğitim programlarının geliştirilip ana metal üretim süreçlerine
kalifiye işgücü sağlanması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ile Yüksek Öğretim
Kurumu sorumluluğunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, KOSGEB ve
STK’larla işbirliğinde çalışma yapılmasının planlandığını açıkladı. Özlü, İŞKUR
sorumluluğunda ana metal sektöründe mesleki eğitim kursları ve işbaşı eğitim programları
düzenlenmesi için 2017-2020 yıllarını kapsayan Strateji Planı ve Eylem Planı’na
ayrı bir eylem konulmasının planlandığını kaydetti. Hazırlıkları devam eden ve
2017-2020 yıllarını kapsayan strateji belgesi ve eylem planında Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı dışında çok sayıda kurum ve kuruluşun da bulunduğunu
belirten Özlü, bunlar arasında Ekonomi Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Kamu İhale Kurumu ile Eximbank’ın bulunduğunu kaydetti. ( Dünya,
10 Temmuz 2017 )
G20 Ülkeleri Çelik
Kapasite Fazlalığı Politikasını Kasım Ayına Kadar Açıklayacak
G20 ülkelerinin, küresel çelik kapasite fazlalığı ile
mücadeleye yönelik politikalar ve çözümlerini Kasım 2017’ye kadar
açıklayacakları haber veriliyor. G20’den yapılan açıklamaya göre, kapasite
fazlalığı politikasına yönelik açıklamaların, Ağustos ayında Küresel Çelik
Kapasite Fazlalığı Forumu’na üye ülkeler arasındaki bilgi paylaşımı ve
işbirliğinin pekiştirilmesinin ardından gerçekleşeceği kaydediliyor. Buna ek
olarak G20 ülkelerinin, Hamburg’daki Zirve’nin ardından küresel ticarette “eşit
şartlar” sağlanmasını desteklediklerini, hükümet ve diğer kuruluşların
teşviklerinden kaynaklanan piyasa çarpıklıklarına karşı olduklarını
vurguladıkları bildiriliyor.
Avrupa Çelik Ticaret Federasyonu Eurometal’in, G20’nin konu
ile ilgili açıklamalarını memnuniyetle karşıladığı ve söz konusu açıklamaları
AB’nin çelik ithalatına yönelik damping önlemlerine bir destek olarak
yorumladığı ve G20 açıklamalarının, Üye Ülkeler’in, adil olmayan ticari
faaliyetlere karşı meşru ticari savunma önlemlerine başvurma hakkını tanıdığını
gösterdiğini, ayrıca bu yorumların, Avrupa Komisyonu’nun, serbest piyasada
çarpıklıklara neden olan ülkelerin damping faaliyetleri ile mücadele etmek için
yeni ticari savunma araçları uygulamayı düşündüğü bir dönemde geldiğini ifade
ettiği belirtiliyor. Mevcut durumda Avrupa Komisyonu’nun, aralarında Rusya’nın
da bulunduğu 5 ülkeden ithal HRC’ye yönelik nihai anti-damping vergisi
getirilip getirilmeyeceğine karar vermekte olduğu vurgulanıyor.
G20’nin açıklamalarının, ABD Başkanı’nına ulusal güvenliğe
tehdit oluşturduğu düşünülen ürünlere ithalat vergisi uygulama yetkisi veren
232. Madde soruşturması ile ABD’nin çelik ithalatına yaptırım uygulamakla
tehdit ettiği bir dönemde geldiği, ABD’li çelik üreticilerinin, 232. Madde
soruşturmasını destekledikleri ve üreticilerin yüksek seviyelerde vergi
uygulanacağı yönündeki beklentilerinin, bazı tesislerin fiyatları yukarı
çekmelerine yol açtığı ifade ediliyor. Ancak Eurometal gibi kuruluşların, söz konusu
soruşturmanın küresel çelik ticaretini kayda değer şekilde olumsuz yönde
etkileyeceği hususunda uyarıda bulundukları, öte yandan Avustralya hükümetinin,
ABD’ye yönelik tüm alüminyum ve çelik ihracatının 232. Madde soruşturmasının
sonucunda uygulanabilecek tüm vergilerinden muaf tutulacağına dair bilgi
alındığı, Avustralya’nın ABD’ye ihracatının yılda 130 milyon $ tutarında
gerçekleştiği vurgulanıyor. ( Metal Bulletin, 11 Temmuz 2017 )
ABD G20 Zirvesinde
Koruyucu Çelik Politikalarından Taviz Vermedi
Düzenlenen son G20 toplantısında ABD, Paris iklim
anlaşmasından çekileceğini ve yeniden müzakere edilebildiği sürece Kuzey
Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’na (NAFTA) bağlı kalacaklarını doğruladı ve
çelik arz fazlası ve ticaret politikasına değindi. G20 liderleri, 2017 yılının
kasım ayına kadar çelik üretimine yönelik politika değişiklikleri belirleyerek
Beyaz Saray'ın küresel çelik fazlası konusundaki endişelerini ele almaya karar
verdiler. Çin’in piyasaya teşvik sağlayarak adil olmayan ticarete yol açtığı ve
böylece ABD’li çalışanların işlerini riske attığı iddialarının defalarca dile
getirilmesinin ardından, Trump yetkilileri, küresel bir ticaret savaşını göze
alarak, çelik ithalatını kısıtlamaya yönelik tehditlerde bulundular.
Beyaz Saray yetkilileri yaptıkları açıklamalarda, bazı
itirazlara rağmen, fosil yakıtları teşvik eden bir tutum içindeydi. ABD, diğer
ülkelerin fosil yakıtlara ulaşmalarına ve bu yakıtları daha temiz ve verimli
şekilde kullanmalarına yardımcı olmak için bu ülkelerle birlikte çalışacağını
belirtti. G20 ülkeleri, çelik üretimi hakkındaki bilgileri ağustos ayına kadar
paylaşmayı ve önerilerini içeren resmi bir raporu kasım ayına kadar yayımlamayı
kabul etti. Pekin, yeni G20 çelik gerekliliklerini prensipte kabul etti. (SteelOrbis,
12 Temmuz 2017 )
Trump’ın “Çelik
Hamlesi” Türk Çelik Sektörünü Nasıl Etkileyecek?
Aldığı kararlar ve verdiği mesajlarla uluslararası ticarette
büyük endişeler oluşturan ABD Başkanı Trump’ın Türk çeliğine ithalat
kısıtlaması kararı, AB’den sonra Türkiye’yi de harekete geçirdi. Türkiye’nin
çelik ihracatında ABD pazarı önemli bir yer tutuyor. 2016 yılı rakamlarına göre
Türkiye çelik ihracatında ABD’nin payı yüzde 13,6. AB’deki 28 ülkenin payı
yüzde ise 24.
Karara karşı Türkiye’den yanıt gecikmedi. Türkiye Çelik
Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Çelik ihracatında
ABD’nin payı yaklaşık yüzde 14. Bu ticaretin durması Türkiye’ye çok büyük zarar
verir. Bakanlık harekete geçti. ABD ile olan ilişkilerimizde onların ciddi miktarda
ithalat yaptığı mısır, pamuk ve bazı sanayi ürünleri var. Avrupa’nın ve diğer
ülkelerin ABD’ye karşı benzer tedbirleri alması halinde Türkiye’nin sessiz
kalması gibi bir ihtimal asla bulunmuyor” diye konuştu.
Peki, Trump’ın Türk çeliğinin ithalatına karşı hamlesini
nasıl okumak lazım? Sektör ve Türkiye ekonomisi bu karardan etkilenir mi?
Paraanaliz ekibi olarak sorularımızı, SteelOrbis Direktörü Burçak Odabaşı
Alpman ile değerlendirdik.
·
Trump’ın Türk çeliğinin ithalatına karşı ‘Section (Bölüm) 232’ yasasını tozlu
raflardan indirmesini nasıl okuyorsunuz? Bu hamle ABD için ne anlam ifade eder,
Türk çelik üreticileri ve Türkiye ekonomisi bu karardan etkilenir mi?
“Karar Tüm Çelik İthalatını Hedefliyor”
Alpman: Trump henüz seçim çalışmaları sırasında kullanacağı
aracın spesifik olarak Section 232 olacağını belirtmemiş de olsa, korumacılığın
artacağına dair söylemlerde bulunmuş olduğu için bu konuda çok şaşırdığımızı
söyleyemeyeceğim. O dönemlerden beri genel olarak ithalata karşı bir tutum
sergiliyor ve Section 232 ile sadece ülkemizden yapılan değil tüm çelik
ithalatını hedefliyor. Biliyorsunuz zaten Türk inşaat demirine karşı 2016’da
açılmış olan telafi edici ve antidumping soruşturmaları bulunmaktaydı. Bu yıl
Mart ayında geçici vergiler belirlendikten sonra 17 Mayıs’da Türkiye için
üretici bazında değişkenlik göstermek üzere yüzde 5,39 ile 8,17 oranında nihai
anti damping vergileri ile yüzde 16,21 oranında nihai telafi edici vergiler
açıklandı ve ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu Haziran ayında bu vergileri
onayladı. Bu arada 20 Nisan’da da yıllardır raflara kaldırılmış olan Section
232 yasası kapsamında çelik ithalatının ABD’nin ulusal güvenliğine tehdit
oluşturup oluşturmadığı araştırılıp 270 gün içerisinde bir karara varılacağına
yönelik bir açıklama geldi.
“Trump Yönetimi Konuya Son Derece Agresif Yaklaşıyor…”
Önceki soruşturma sonunda inşaat demiri için belirlenen
geçici ve nihai damping ve telafi edici vergiler her ne kadar resmi nihai
sonuçlar açıklanana kadar taraflar üzerinde bir tedirginlik yaratıp ticaretin
yavaşlamasına sebep olmuş olsa da, vergilerin açıklanması ile oranların
ticarete engel bir büyüklükte gelmemesi ile ABD’ye olan satışlarımız devam
etmişti. Ancak, Section 232 içeriğinin ve sonucunun son derece belirsiz olması
ve daha önceden bir örneği olmaması taraflar üzerinde ciddi bir stres
yaratmakta olup, olası sonuçlardan zarar etmemek için ABD’de alımların durma
noktasına gelmesine yol açmıştır. Trump yönetimi konuya karşı son derece
agresif bir şekilde yaklaşmakta, Çin’in zaten teşviklerle adil olmayan ticarete
yol açtığını ve bunun ABD’li çalışanların işlerini riske attığını belirterek,
küresel bir ticaret savaşını göze alarak çelik ithalatını kısıtlamaya yönelik
tehditlerde bulunmaktadır.
Konu G20 zirvesinde de gündeme taşınmış olup, Avrupa çelik
birliği konunun global çelik sektöründe ticareti ciddi bir şekilde etkileyeceği
yönünde uyarıda bulunmuştur. ABD’li çelik üreticilerinin ise 232. Madde
soruşturmasını destekledikleri ve üreticilerin yüksek seviyelerde vergi
uygulanacağı yönündeki beklentilerinin, bazı tesislerin fiyatları yukarı
çekmelerine yol açtığı görülmektedir. Haziran ayında sürpriz bir şekilde ABD
Ticaret Bakanlığı gerçekleştirdiği idari incelemenin ardından Meksika’dan ithal
inşaat demirine uygulanan damping vergisini güncellemiş ve %20,58-66,7
seviyesinden %0-0,56 seviyesine çekmişti. Bu gelişme tüccarlar ve ABD’li
alıcılar arasında olumlu değerlendirilse de birçok piyasa oyuncusu Trump
yönetiminin Meksika’dan inşaat demiri ithalatını kolaylaştıracak bir kararı
onaylamayacağını, 232. Madde soruşturması ile Meksika çıkışlı inşaat demirine
ciddi bir oranda ek vergi getirileceği için bu kararın alınmış olabileceğini
belirtmektedir.
“İnşaat Demirinde ABD Türkiye İçin En Büyük Pazar”
Türkiye için sadece inşaat demiri olarak bakarsak ABD
Türkiye’nin en büyük pazarı olup 2016 yılındaki ihracatımız 1,364 milyon ton
seviyesinde gerçekleşmiştir. Kaldı ki ABD Ticaret Bakanlığı herhangi bir çelik
ürününün ve/veya ülkenin soruşturma dışında tutulduğuna dair resmi bir açıklama
yapmadı. Tüm çelik ihracatımız göz önüne alındığında Türk çelik endüstrisinin
ve ekonomisinin bu soruşturmadan etkilenmeyeceğini söyleyemeyiz. ABD tarafında
ise, ithalatı engelleyici düzeyde önlem getirilmesi halinde çelik ürünleri
fiyatları hızlı bir yükseliş gösterecektir. Bu sayede, halen önemli karlar elde
eden ABD’li üreticilerin karlıklıları katlanırken, çelik kullanan sektörlerin
maliyetleri yükselecek ve bu da nihai tüketiciye ve ABD halkının ortalama refah
düzeyine olumsuz etki edecektir.
· Bu
karara karşı, Türk çelik sektöründen nasıl bir tepki bekliyorsunuz? Karara
karşı alınabilecek önlemler ya da atılacak adımlar neler olabilir?
“Türkiye İçin Özel Görüşmeler Yapılabilir”
Alpman: G20 zirvesinde Avustralya Başbakanı Malcom Turnbull
ve Maliye Bakanı Mathias Cormann’ın, ABD’li yetkililer ile görüşmelerinin
ardından Section 232 soruşturması kapsamında Avustralyalı firmalara vergi
uygulanmaması yönünde anlaşma sağladıklarına yönelik duyumlarımız olsa da, her
iki tarafın resmi Türkiye Çelik Üreticileri Derneği celik.org.tr 9/26
kaynaklarınca böyle bir açıklama yapılmamıştır. Bu örnekten yola çıkarak ilk
aklıma gelen, ne kadar sonuç vereceğini bilmesem de, Türkiye’nin bu kapsam
dışında tutulması için özel görüşmelerin yapılmasıdır. Diğer yandan, olumsuz
bir gelişme halinde Türk çelik sektörünün DTÖ nezdinde protesto etme ve
haklarını arama dışında bir yaptırım ya da önlem alma imkânı yoktur. Ancak
hükümetler düzeyinde bir takım görüşmeler olabilir. ( Paranaliz, 14 Temmuz 2017
)
Yorumlar
Yorum Gönder