Çelik Sektöründe 2021 - 27. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2021 - 27. Haftanın Öne Çıkanları
Algoma, EAO İle Çelik
Üretimine Dönüşüm İçin 340 Milyon Dolarlık Devlet Fonu Alacak
Kanadalı üretici Algoma Steel Inc.’nin (Algoma), Kanada'daki
"en yeşil" yassı çelik üreticisi olma planını takiben Kanada
hükümetinden 420 milyon CAD (340 milyon$) mali destek alacağı haber veriliyor.
Duyurunun, 5 Temmuz'da İnovasyon, Bilim ve Sanayi Bakanı Francois Phillippe
Champagne ile birlikte şirketi ziyaret eden Kanada Başbakanı Justin Trudeau
tarafından yapıldığı belirtiliyor. Resmi açıklamaya göre, finansmanın Algoma
Steel'in elektrik ark ocağı (EAF) yoluyla çelik üretimine dönüşümünü
kolaylaştıracağı ve mali desteğin, Stratejik İnovasyon Fonu'ndan (SIF) 200
milyon CAD tutarında olacağı kaydediliyor. Ayrıca, Kanada Altyapı Bankası'nın
proje için ilave 220 milyon CAD daha taahhüt ettiği bildiriliyor. Şirkete göre,
fonun dört yıl boyunca sağlanacağı ve Algoma'nın yeşil çelik ürünlerinin
otomotiv, tüketici ürünleri ve yenilenen altyapı için kullanılmasını
sağlayacağı ifade ediliyor. Geçtiğimiz ay Algoma’nın, 2024 yılında EAO yoluyla
çelik üretimine başlama planlarını duyurduğu aktarılıyor. Dönüşümden sonra,
Algoma'nın üretim kapasitesinin şu anki 2,8 milyon tondan 3,7 milyon tona
yükselmesi bekleniyor. Yeni üretim yolunun, Ontario'nun 2030 sera gazı azaltma
hedefine uygun olarak operasyonların esnekliğini artıracağı, bakım
maliyetlerini azaltacağı ve CO2 emisyonlarını yılda %70 oranında azaltacağı
kaydediliyor. ( Metal Expert/SteelGuru, )
ArcelorMittal Brazil
Çevre Odaklı Girişimlere 144,7 Milyon $ Yatırım Yapacak
ArcelorMittal’in uzun mamul birimi ArcelorMittal Tubarão,
çevre odaklı 127 yeni girişime 750 milyon BRL (144,7 milyon $) yatırım yapmayı
planladığını duyurdu. Şirket, yerel makamlarla, çevre odaklı girişimlere
yönelik bir taahhütname imzaladı. Söz konusu girişimler arasında, kok öğütme ve
çelik üretim sahalarında yeni toz toplama sistemi, 2 No’lu ve 3 No’lu kok
tesislerinde onarım çalışmaları ve daha yeni teknoloji ile donatılmış
ekipmanlar gibi projeler bulunuyor. ArcelorMittal Tubarão’nun 2018 yılında
imzaladığı taahhütname ile 310 girişim hayata geçirilmişti. Yeni yatırımlarla
birlikte şirketin toplam yatırımları 1,8 milyar BRL’ye (347,2 milyon $)
çıkacak. Şirket, taahhütname kapsamında yer alan projelerin %66’sının çoktan
tamamlandığını belirtti. ( SteelOrbis, 07 Temmuz 2021 )
Metalloinvest Karbon
Nötr Olma Stratejisini İzliyor
Rusya'nın Metalloinvest'inin uzun vadede karbon nötr olma
hedefinin olduğu ve iklim stratejisinin ardından şirketin, doğrudan indirgeme
teknolojisine ve hidrojen ile çelik üretimine güvendiği belirtiliyor.
Metalloinvest’in, doğrudan ve dolaylı enerji emisyonlarını 2019 ile 2025
arasında %6, 2035'ten önce %77 ve 2050'den önce %100 azaltacağı karbon nötrlük
stratejisini izlediği bildiriliyor. Şirketin, DRI teknolojisine güvendiği ve
yeni Mikhailovsky HBI tesisinin (2,08 milyon ton/yıl) 2024'te faaliyete
geçeceği ifade ediliyor. Grubun ayrıca, kok ve sinter üretim tesislerine sahip
tek varlığı olan Ural Steel'in yeniden yapılandırılmasını da düşündüğü
anlaşılıyor. Metalloinvest’in buraya da bir DRI modülü kurmayı düşündüğü
belirtiliyor. Bir sonraki adımın, hidrojen kullanımını tanıtmak olacağı ve
şirkete göre, Lebedinsky GOK, metalizasyon ünitelerinde indirgeyici gaz olarak
hâlihazırda %30'a seviyesine kadar hidrojen kullanabildiği açıklanıyor. ( Metal
Expert, 07 Temmuz 2021 )
AB, Sınırda Karbon
Vergisi İle Ticaret Krizi Yaratmak İstemiyor
Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange,
sınırda karbon vergisi uygulamasının, Washington ile bir uzlaşma sağlanamadığı
durumda, ticaret savaşlarına yol açabileceğini söylüyor. “Bu uygulamanın Dünya
Ticaret Örgütü vakasına dönüşmemesi için uzlaşma şart. Önümüzdeki aylarda en
önemli çabamız bu olacak” diyor. Avrupa Birliği zor bir süreçle yüz yüze. Bunun
nedeni, karbon vergisinin “korumacı bir araç” değil, yeşil devrimin
gerçekleşmesi için adil ve uygulanabilir bir uygulama olduğu konusunda ticaret
ortaklarını ikna etmek zorunda olması. Avrupa Birliği 14 Temmuz’da, net sera
gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine göre yüzde 55 oranında
azaltmayı amaçlayan mevzuat paketini açıklayacak. Planın bir parçası olarak,
sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasının ana hatlarını çizecek ve daha yeşil
üretim için mali teşvikler yaratmanın ve “karbon kaçağı”nı önlemenin yollarını
anlatacak.
AB; 2018 yılında hurma yağını sürdürülebilir biyoyakıtlar listesinden
çıkardığında benzer bir tepkiyle karşılaşmıştı. Ya da, yabancı havayollarına
karbon emisyonu sınırlaması getireceğini açıkladığında, gerek ABD gerekse
Çin’in tehditlerine maruz kalmış ve 2012 yılında bu uygulamayı sonlandırmak
zorunda bırakılmıştı. Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange,
sınırda karbon vergisi uygulamasının, Washington ile bir uzlaşma sağlanamadığı
durumda, ticaret savaşlarına yol açabileceğini söylüyor. “Bu uygulamanın Dünya
Ticaret Örgütü vakasına dönüşmemesi için uzlaşma şart. Önümüzdeki aylarda en
önemli çabamız bu olacak” diyor.
Avrupa Komisyonu ise, planın Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile
uyumlu ve adil olacağını; çelik gibi ürün ihracatı yapanların yerel
üreticilerle aynı fiyattan karbon sertifikası satın alabileceğini ifade ediyor.
14 Temmuz’da açıklanacak olan paketin taslağı, ücretsiz izinlerin sona
ereceğini ortaya koyuyor, ancak imalat sektörlerinin bu izinleri korumak için
sıkı bir lobi çalışması yapması bekleniyor. Dünyanın en büyük karbon piyasası olan
AB’nin emisyon ticaret sistemine (ETS) ilişkin kıyaslama fiyatları, sınır
vergisi beklentilerine yanıt olarak bu ay ton başına 58 Euro’nun üzerinde rekor
kırdı. Ticari korumacılık olarak değerlendiriliyor Her ne kadar AB,
Washington’un planı tartışmayı kabul ettiğini söylese de, diğer ülkeler
endişelerini dile getirmeye devam ediyorlar.
Avustralya Başbakanı Scott Morrison, karbon vergisini
“ticari korumacılık” olarak nitelendiriyor. Rusya, bu uygulamanın ticaret
kurallarını ihlal edebileceğini ifade ediyor. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu
Bruegel’in kıdemli üyesi Andre Sapir, Avrupa Birliği’nin “salt yasallığın”
ötesine bakması gerektiğini söylüyor. Sapir, “Adil olmak gerekiyor. Gelişmiş
ülkeler uzun zaman boyunca karbon emisyonuna yol açtılar. Ormansızlaşma,
gelişmiş ülkelerin de sorumluluğunda” diyor. DTÖ ise, gelişmekte olan ülkelere,
AB’nin en yoksul ülkelere yönelik düzenlemelerde yaptığı gibi ayrıcalıklı bir
muamele gösteriyor. Gelişmekte olan ülkelere 16 milyar dolar maliyet çıkabilir
Avrupa Reform Merkezi düşünce kuruluşunun verilerine göre, gelişmekte olan
ülkeler sınırda karbon vergisi uygulamasını dikkate almadıkları takdirde, AB’ye
yaptıkları ihracatta 16 milyar dolara ulaşan bir maliyetle karşılaşabileceklerini
ortaya koyuyor. Güney Kore gibi ülkelerdeki şirketler, mevcut emisyon
ticaretleri ile sınırda karbon vergisi uygulamasına yumuşak bir geçiş
yapabilecekler. Diğer bir çok ülkede ise, ihracat yapan şirketler doğrudan
karbon emisyonları ve enerji kaynaklarının yol açtığı emisyonları açıklamak
zorunda kalacaklar.
Eğer Avrupa Birliği sınırda karbon vergisi uygulamasının
başarılı olmasını istiyorsa, ortaklara ihtiyaç duyacağı kesin. Transatlantik
ittifak uygulamanın kabul edilebilirliğini güçlendirebilir. Fakat ABD İklim
Özel Temsilcisi John Kerry’nin sınırda karbon vergisi uygulamasının sadece “son
çare” olduğu ifade etmesi, bu ittifakın pek de kolay olmayacağını sinyalini
veriyor. ( Dünya, 07 Temmuz 2021 )
Çin'de Hurda
Kullanımı Beş Yılda 60 Milyon Ton Artacak
Çin’in, kirlilikle mücadele ederken ülkede demirli hurda
kullanımını daha fazla destekleyen yeni beş yıllık planı hızlandırdığı
belirtiliyor. Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu (NDRC) tarafından
yayınlanan 14. Beş Yıllık Plan’ın (2021-2025), kaynak arzını sağlamanın yanı
sıra genel kaynak geri dönüşüm oranını artırmayı amaçladığı, ayrıca, hurda
tüketimini 2020'deki 260 milyon tona kıyasla 2025'te 320 milyon tona
yükseltmeyi hedeflediği ifade ediliyor. Reuters'ın hesaplamalarına göre, söz
konusu hedefe ulaşılırsa, bunun uzun vadede 410 milyon ton %62 tenörlü toz
cevherin yerini alacağı ve büyük olasılıkla demir cevheri fiyatlarını son
yılların zirve seviyesi olan cfr 220 $/tondan aşağı çekeceği bildiriliyor.
Piyasa kaynaklarının, yılın ilk 5 ayında 246.380 tona ulaşan ve 2021 sonunda
300.000 ton seviyesine ulaşacağını öngören bazı piyasa oyuncularının
beklentilerini aşan hurda ithalatının, özellikle iç piyasadaki fiyat farkının
giderilmesi durumunda, büyük olasılıkla önemli ölçüde artacağını söyledikleri
aktarılıyor.
Çin Metalurji Endüstrisi Planlama ve Araştırma Enstitüsü'nün
(MPI) Başkanı ve Baş Mühendisi Li Xinchuang’ın, Nisan ayında Metal Expert’in
çevrimiçi konferansında hurda ithalatının 2022'de 10 milyon tona
ulaşabileceğini söylediği kaydediliyor. NDRC’nin ayrıca yenilenebilir
kaynakların birincil kaynaklara ikame oranını yükseltme ve düşük tenörlü
cevherlerin, atık barajlarının ve diğer kaynakların kullanımını artırma sözü
verdiği ifade ediliyor. Planın, ülkenin karbon zirvesi ve karbon nötrlüğü
hedeflerine ulaşmasına da yardımcı olacağı; Çin’in, sera gazı emisyonlarını
2030'dan önce zirveye çıkarmayı ve 2060 yılına kadar "karbon nötr"
olmayı planladığı kaydediliyor. Demir endüstrisi Çin'in toplam karbon
emisyonlarına yaklaşık %15 pay alırken, demir dışı endüstrinin yaklaşık %4,7'lik
bir paya sahip olduğu bildiriliyor. ( Metal Expert/SteelGuru, 08 Temmuz 2021 )
ICRA, Hindistan Ham
Çelik Kapasitesinin Mart 22'ye Kadar 150 Milyon Ton Seviyesine Ulaşmasını
Bekliyor
Hindistan çelik sektörünün, yeni çelik fabrikalarının
devreye alınmasıyla 2021'de büyümeye devam ettiği belirtiliyor. Hindistan kredi
derecelendirme kuruluşu ICRA Ratings'in yakın tarihli bir raporuna göre,
Hindistan'ın Mart 2022'de sona eren mali yılda toplam çelik kapasitesinin yılda
150 milyon tona yükseleceği tahmin ediliyor. Hindistan'ın Çelik Bakanlığı
güncellemesine göre Hindistan'ın ham çelik üretimi kapasitesinin, 2014-15'teki
109.85 milyon ton/yıldan 2018-19'da 142.24 milyon ton/yıla çıktığı ifade
ediliyor. ( SteelGuru, 08 Temmuz 2021 )
Alman SMS,
Karbonsuzlaştırmaya Yönelik Baskıların Etkisiyle Önümüzdeki 3 Yıl İçinde Olumlu
Bir Görünüm Bekliyor
Düsseldorf merkezli Alman ekipman üreticisi SMS Group'un, 7
Temmuz'da yaptığı açıklamada, 2020'de siparişlerin %40 düşüşle 1.885 milyar
€'ya indiği zorlu bir çalışma yılının ardından satışların 2019 seviyelerine
dönmesiyle bu yılki siparişlerin artmasını beklediğini söylediği belirtiliyor.
Önümüzdeki üç yıl için şirketin, yalnızca karbondan arındırma projeleri ile
değil, demir ve demir dışı endüstrilerin, hükümetlerin yeşil teknolojinin yanı
sıra dijitalleşme, otomasyon ve teknik hizmete yatırım yapma baskısı altında
olması nedeniyle de faaliyetlerinde önemli bir iyileşme öngördüğü ifade
ediliyor.
SMS CEO'su Burkhard Dahmen’in “Sektörün karbondan
arındırılması için geliştirilmiş geniş yelpazedeki 'köprü' teknolojilerimizle,
müşterilerimize iklim açısından nötr çelik üretimine dönüşümün her aşamasında
destek verebiliyoruz. Bu, hem mevcut tesislerin hem de yeni tesislerin
geliştirilmesi için geçerlidir, ”dediği kaydediliyor. Dahmen’in “Doğru büyüme
stratejisini seçtiğimizi ve pandemiden sonra başarılı olmaya devam edeceğimizi
öngörüyoruz. İçinde bulunduğumuz mali yılda kârlı büyüme yolumuza geri dönmeye
kararlıyız,” yorumunda bulunduğu aktarılıyor. Dahmen’in, dekarbonizasyonun yanı
sıra, şirketin Dijitalleştirme, Otomasyon ve Teknik Servis işletmelerinin kilit
itici güç olmaya devam ettiği ve entegre hizmet paketlerine yönelik artan bir
eğilim olduğunun altını çizdiği belirtiliyor. Genel olarak, SMS Group'un 2020
sonuçlarının koronavirüs pandemisinin sonuçlarından etkilendiği ve şirketin
geçtiğimiz yıl 165 milyon € net zarar ettiği ve satışlarını 2019'a göre % 6,5
düşüşle 2.935 milyar €'ya düşürdüğü bildiriliyor. ( SBB, 08 Temmuz 2021 )
Steel Dynamics, 2050
Yılına Kadar Karbon Nötrlüğü Hedefliyor
Indiana merkezli Steel Dynamics Inc’nin (SDI), 2050 yılına
kadar karbon nötrlüğüne ulaşmak için bir zaman çizelgesi hazırladığı
belirtiliyor. 2025 yılına kadar SDI’nin, elektrik ark ocaklı tesislerde Kapsam
1 ve 2 sera gazı emisyonlarını %20 oranında azaltmayı planladığı ve bu rakamın
2030'a kadar %50'ye çıkacağı bildiriliyor. Aynı zamanda, SDI'nin yenilenebilir
enerjideki payının 2025'e kadar %10'a ve 2030'a kadar %30'a çıkmasının
planlandığı açıklanıyor. Tüm emisyon hedeflerinin 2018 zaman çizelgesine
dayandığı belirtiliyor. ( Kallanish, 08 Temmuz 2021 )
Beltrame Group
Romanya’da İnşaat Demiri ve Filmaşin Tesisinin İnşası İçin Yatırım Yapacak
Basında yer alan haberlere göre, İtalyan ticari profil üreticisi
AFV Beltrame Group, 300 milyon € yatırım yaparak Romanya’da inşaat demiri ve
filmaşin tesisi inşa etmeyi planlıyor. Yeni tesis, çelik ile haddeleme tesisi
içerirken, yıllık yaklaşık 600.000 mt inşaat demiri ve filmaşin üretim
kapasitesine sahip olacak. Şirket, bu yatırımın yerel olarak yaklaşık 250
kişiye, inşaat aşamasında en az 800 kişiye ve üretim aşamasında yaklaşık 150
kişiye istihdam yaratmasını bekliyor. AFV Beltrame Fransa ve Romanya Ülke
Müdürü Carlo Beltrame, “Proje, tasarımı ve yenilikçi teknolojileri sayesinde
çelik sektöründe benzeri görülmemiş bir ilerleme sağlayarak üretim
faaliyetlerinin neden olduğu karbon salımını en aza indirmemizi sağlayacak. Bu
yatırımla şirket, çevresel hedeflere ulaşma ve yerel kaynakları kullanma
konusundaki kararlılığını gösteriyor,” dedi. ( SteelOrbis, 08 Temmuz 2021 )
Tata Steel’in
Hindistan’daki Faaliyetleri On Yıl İçerisinde Toplam Faaliyetinin %73’ünü
Oluşturacak
Hint çelik üreticisi Tata Steel yaptığı açıklamada,
önümüzdeki on yıllık süreçte, Hindistan’daki çelik üretiminin, toplam küresel
ticari faaliyetinin %73’ünü oluşturacağını tahmin ettiğini belirtti. Şirketin,
ülke içindeki faaliyetleri on sene öncesinde toplam faaliyetlerin %23’ünü, yurt
dışı faaliyetleri ise %63’ünü oluşturuyordu. Tata Steel, 2004 yılında satın
aldığı NatSteel, 2005 yılında satın aldığı Millennium Steel ve 2007 yılında
satın aldığı Corus ile yurt dışındaki faaliyetlere yoğunlaşmıştı. Son birkaç
yıldır ise şirket, Bhushan Steel Limited ve Usha Martin Steel şirketlerini
satın alarak ülke içi faaliyetlere yoğunlaşmaya ve Avrupa’daki varlığını
azaltmaya başlamıştı. Şirketin CEO’su T.V. Narendran yatırımcılara yaptığı
açıklamada, yassı mamul segmentinde izlenecek organik büyüme ve uzun mamul
segmentinde izlenecek inorganik büyüme stratejileriyle birlikte şirketin,
Hindistan’daki çelik üretim kapasitesini 2030 yılına kadar mevcut yıllık 20
milyon mt’dan 40 milyon mt seviyesine çıkaracağı ifade edildi.
Tata Steel, dünyadaki en düşük maliyetli çelik
üreticilerinden olan Hindistan’daki faaliyetlerinden en fazla kârı elde ediyor.
Bu nedenle, şirketin Hindistan faaliyetlerinin toplam faaliyetler içerisindeki
payı 2020 yılında, 2010 yılında kaydedilen %29’dan %57’ye yükselmişti.
Narendran, “Yurt dışındaki birimlerimizi satmak için acelemiz yok. Yurt
dışındaki birimlerimizi satmadığımızı varsayarsak, Avrupa biriminin Tata
Steel’in toplam ticari faaliyetine katkısı 2030 yılında, 2020 yılında kaydedilen
%36’dan %23’e, Güneydoğu Asya biriminin katkısı ise %6’dan %4’e gerileyecek,”
şeklinde konuştu. (SteelOrbis, 09 Temmuz 2021 )
Rio Tinto ve POSCO,
Yeşil Çelik Mutabakat Anlaşması İmzaladı
Rio Tinto ve POSCO’nun, düşük karbon emisyonlu çelik değer
zincirine geçiş teknolojilerini ortaklaşa keşfetmek, geliştirmek ve uygulamak
için bir Mutabakat Anlaşması imzaladığı belirtiliyor. Ortaklığın, Rio Tinto'nun
demir cevheri işleme teknolojisini ve POSCO'nun çelik üretim teknolojisini
entegre etmek de dahil olmak üzere, demir cevheri madenciliğinden çelik
üretimine kadar tüm çelik değer zincirinde karbondan arındırma için bir dizi
teknolojiyi kapsayacağı ifade ediliyor. POSCO ile imzalanan anlaşmanın, Rio
Tinto'nun çelik üretiminde karbon yoğunluğunu 2030'dan en az %30 azaltabilecek
veya 2050'ye kadar karbon nötr çelik üretim yolları sunma potansiyeline sahip
teknolojilere yatırım yapma taahhüdünün altını çizdiği kaydediliyor. Rio Tinto
ve POSCO’nun, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşma hedefini
paylaştığı belirtiliyor. ( SteelGuru, 09 Temmuz 2021 )
Yorumlar
Yorum Gönder