Çelik Sektöründe 2017 - 33.Haftanın Öne Çıkanları
Çin’in Çelik
İhracatı, 2017 Yılında 80 Milyon Tonun Altına İnebilir
Çin’in çelik ihracatının bu yıl keskin bir şekilde
düşeceğinin öngörüldüğü ve en iyi senaryoya göre toplam çelik ihracatının, 2017
yılında 80-90 milyon ton seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiği, ancak söz konusu
aralığın alt basamağının, yılın ikinci yarısında iç piyasanın daha da
güçleneceği yönündeki beklenti ile olasılık dâhilinde bulunduğu aktarılıyor.
Yılın ilk yedi aylık döneminde Çin’in dış piyasaya yönelik çelik
sevkiyatlarının, kayda değer ölçüde toparlanan iç piyasaya bağlı olarak % 28.7
oranında düşüşle 48 milyon tonda kaldığı, yüksek fiyatlar ve marjların
tesisleri iç piyasadaki alıcılara odaklanmaya yönelttiği bildiriliyor. CISA
Başkan Yardımcısı ve Çin Metalurji Sanayii Planlama ve Araştırma Enstitüsü
Başkanı Li Xinchuang’ın, yılın ikinci yarısında ihracat miktarının, ilk
yarıdaki ihracat ile hemen hemen aynı seviyede olacağını ve 2017 yılında toplam
ihracatın 80 milyon ton civarında gerçekleşeceğini öne sürdüğü kaydediliyor.
Geçtiğimiz yıl Çin’in çelik ihracatının 108 milyon ton seviyesinde
gerçekleştiği hatırlatılıyor.
Bunun yanı sıra Steelhome Başkanı Wu Wenzhang’in
bu yıl toplam çelik ihracatının 90 milyon ton seviyesinde gerçekleşeceği
yönünde daha iyimser bir tahminde bulunduğu, tahminini ikinci yarıda iç
piyasada zayıflama olacağı ve söz konusu durumunda çeliğin dış piyasaya
aktarılacağı yönündeki öngörüye dayandırdığı belirtiliyor. Öte yandan, Çin
hükümetinin ülkenin Kuzey kesimindeki 28 şehirdeki tesislerin tümünün demir ve
çelik üretimlerini Kasım-Mart ortası döneminde yarıya indirmeleri yönündeki
talimatı nedeniyle piyasada görünümün değiştiği, sözkonusu hamlenin, kışın
kıtlık yaşamamak için stoklarını yenilemek isteyen nihai tüketiciler ve tüccarlarda
talep patlamasına yol açabileceği ve bunun sonucunda ihracatın zayıflamaya
devam etmesinin beklendiği ifade ediliyor. İç piyasada çelik tüketiminin
destekleyen ve ihracatı etkileyen bir başka faktörün, Çin hükümetinin para
politikası olduğu, yılın ilk yarısında ülke ekonomisine büyük miktarda nakit
enjeksiyonu gerçekleştiği, ancak kaldıracın hali hazırda son derece yüksek
olması nedeniyle ikinci yarıda nakit enjeksiyonunun azalmasının beklenmesi
olarak nitelendirildiği açıklanıyor. İhracatın, yılın son aylarında yavaşlamaya
devam etmesi durumunda, toplam ihracat miktarının, 2017 yılında 80 milyon ton
seviyesinin altına inerek 70 milyon ton civarında gerçekleşeceğinin öngörüldüğü
vurgulanıyor. ( Metal Expert, 14 Ağustos 2017 )
Ukraynalı DMKD,
Yüksek Fırın ve Konverterlerini Yeniden Devreye Aldı
Industrial Union of Donbass’ün (ISD) Dneprovsky çelik
tesisinin (DMKD), üç yüksek fırınını ve iki konverterini yeniden devreye
aldığı, DMKD’nin, kok kömürüne Türkiye Çelik Üreticileri Derneği celik.org.tr
6/25 erişimin ve işletme sermayesinin olmaması nedeniyle Mart ayında üretimi
durdurduğu belirtiliyor. Ağustos ayının başından bu yana DMKD’nin 26.000 ton
sinter cevheri, 15.800 ton pik demir, 14.000 ton yarı ürün ve 7.000 ton nihai
mamul üretimi gerçekleştirdiği, 9 No’lu yüksek fırının, toz haline getirilmiş
(pulverised) kömür enjeksiyonu ile çalışmaya hazır hale getirildiği
bildiriliyor. Koklaşabilir kömür kıtlığının, Ukrayna’da demir yolu ablukası
nedeniyle ISD’nin Alchevsk tesisinden koklaşabilir kömür tedarikinin sekteye
uğramasından kaynaklandığı, DMKD’nin, o zamandan bu yana üretime yeniden
başlayabilmek amacıyla alternatif tedarikçi arayışında olduğu kaydediliyor. ( Kallanish,
14 Ağustos 2017 )
Kardemir’den Enerji
Verimliliğine Yönelik İki Yeni Yatırım Kararı Daha
Kardemir, enerji verimliliğine yönelik iki yeni yatırım
kararı daha aldı. Kardemir’den konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere
yer verildi. “Şirketimiz Yönetim Kurulu, proses gazlarının etkin kullanımı ve
artan üretim hacmine bağlı oluşan proses gazlarının elektrik enerjisine
dönüştürülmesi amacıyla iki önemli yatırım kararı daha almıştır. Bu kapsamda
şirketimizde yeni bir Gas Holder (Gaz Deposu) yatırımı ile 30 MW kapasiteli
yeni bir Jeneratör yatırımı yapılacaktır. Kurulacak olan Gas Holder için ihale
süreci tamamlanmış ve yüklenici firması belirlenmiştir. Jeneratör yatırımı ile
ilgili ise ihale süreci devam etmektedir. Şirketimiz bu yatırımlar ile
birlikte, proseslerde oluşan atık gazları enerjiye dönüştürerek bir yandan
birim üretimdeki enerji maliyetlerini aşağı çekmeyi ve elektrikteki iç
karşılama oranlarını artırmayı hedeflerken, diğer yandan da daha düşük emisyon
değerleri ve doğal kaynak kullanımı ile çevrenin korunmasını amaçlamaktadır.
2019’da tamamlanması planlanan proje ile birlikte, bugünkü enerji fiyatlarıyla
yaklaşık 40 milyon TL/yıl tasarruf imkanı sağlanacaktır. Şirketimize değer
katacak yeni yatırımların tüm paydaşlarımız için hayırlı olmasını diliyoruz.” (Kardemir,
11 Ağustos 2017 )
Nucor Missouri ve
Meksika'da Soğuk Bitirme Tesisi Satın Aldı
Nucor Corporation, soğuk çekilmiş yuvarlak, altıgen, kare ve
özel profil üreten ve temel olarak ABD ve Meksika otomotiv ve endüstri
piyasalarına hizmet eden St. Louis Cold Drawn, Inc.’yi satın alma konusunda
anlaşma sağladığını açıkladı. 125 kişiye istihdam sağlayan St. Louis Cold
Drawn, Inc.’nin St. Louis, Missouri ve Monterrey, Meksika’da iki üretim tesisi
bulunuyor. Tesislerin yıllık toplam kapasitesi 200.000 ton. Bu yeni tesislerle
birlikte, Nucor'un soğuk haddelenmiş çubuk ve tel tesislerinin toplam
kapasitesi yıllık 1,1 milyon tona çıkacak. ( SteelOrbis, 14 Ağustos 2017 )
NAFTA’nın Yeniden
Müzakeresine 16 Ağustos'ta Başlanacak
ABD Başkanı Donald Trump’ın Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Anlaşması'nı (NAFTA) yeniden müzakere etme ve anlaşmayı Amerika için daha iyi
bir hale getirme amacı doğrultusunda ABD, Kanada ve Meksika arasındaki
görüşmelere 16 Ağustos’ta başlanacak. Açılış görüşmeleri 16-20 Ağustos
tarihleri arasında Washington'da yapılacak. İkinci görüşmeler 10 Eylül
civarında Meksika City'de gerçekleştirilecek. Üçüncü görüşmeler ise henüz
açıklanmayan bir tarihte, Kanada’da yapılacak. Kanada’daki görüşmelerin ekim
ayı başında yapılması bekleniyor. Bu görüşmeler ilk aşama olarak kabul
edilecek. Çeşitli konulardaki müzakerelerin durumuna bağlı olarak ikinci ve
üçüncü tur da bekleniyor. Delegeler NAFTA müzakerelerini, Meksika'daki seçimler
öncesinde, gelecek yılın başında tamamlamayı umuyor. ABD temsilcilerinin
öncelikleri arasında, NAFTA içindeki ABD ticaret açığının azaltılması,
NAFTA'nın anlaşmazlık çözüm panelinin formatının değiştirilmesi ve ABD’li
telekom şirketlerinin ve bankaların diğer NAFTA ülkelerinde faaliyet
göstermesinin kolaylaştırılması gibi koşullar bulunuyor. ( SteelOrbis, 15
Ağustos 2017)
Çin Çelik Piyasasında
Sahte Sertifikalar Dolanıyor
Çin’de resmi bir televizyon kanalının yaptığı araştırmaya
göre, Çin spot çelik piyasasında sahte çelik markaları ve sertifikalarının
dolandığı ve Çin’de yerleşik standart altı çelik üreticilerinin, oldukça düşük
maliyetlerden ünlü çelik firmalarının sahte sertifikalarını temin ettikleri,
ayrıca tüccarların, ürünler ile yüksek ihtimalle ilişkili olmayan sertifikalar
verdikleri haber veriliyor. Kanalın yayımladığı gizli kamera kayıtlarının Hunan
çelik ürünleri pazarının yakınlarındaki bir matbaada sahte sertifikaların
oldukça hızlı ve kolay bir şekilde basıldığını gösterdiği, sözkonusu matbaada
çeşitli markalara ait yüzlerce şablon bulunduğu ve sertifika başına sadece 0,07
dolara istenilen kalite ve kimyasal bileşenlerin sertifikaya işlendiği
bildiriliyor. Çin merkezi hükümetinin, çelik kalitesinin kontrolüne yönelik
çalışmaları artırdığına, ancak söz konusu çabaların etkisinin sahte sertifika
temin etmenin ucuz ve kolay olması bakımından sınırlı kaldığına, en önemli
hususun kimyasal bileşen testlerinin düzenli olarak yapılmaması olduğuna dikkat
çekiliyor. ( Kallanish, 16 Ağustos 2017 )
CAMU: Çelik
Tesislerinin Hurda Tüketimi Yıllık Bazda Keskin Bir Artış Gösterdi
Çin Metal Hurda Tüketim Derneği (CAMU) Başkan Yardımcısı Li
Shubin’in, 2017 yılının ilk yarısında Çin’in, çelik üretiminde geçtiğimiz yılın
aynı dönemine kıyasla %46,1 oranında artışla 62,2 milyon ton çelik hurda
tüketimi gerçekleştirdiği ve çelik üretiminde hurda tüketimi oranının,
Ocak-Temmuz döneminde geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla 3,7 puan artışla %
14,8 seviyesine yükseldiği ifade ediliyor. CAMU’nun hurda tüketim ve kullanım
oranına ilişkin verilerin büyük çoğunluğunun Çin’de yerleşik başlıca çelik
tesislerinden toplandığı ve yılın başlarında hurda fiyatlarının çok daha düşük
seviyede bulunması nedeniyle küçük özel tesislerin hurda tüketimini artırmış
olabilecekleri belirtiliyor. Li’nin, önümüzdeki 3-5 yıl içinde işleme ve
sevkiyat da dahil Çin’in hurda sanayinde hızlı bir büyüme görüleceğini, buna ek
olarak Çin’in hurda ihracatının, Mayıs ayında 80.345 ton ile rekor seviyeye
ulaşarak, Nisan ayında görülen daha önceki 10.000 tonluk rekoru % 40 oranındaki
ihracat vergisine rağmen geride bıraktığını belirttiği kaydediliyor. Rekabetçi
fiyat teklifleri ve indüksiyon ocaklarının kapatılmasının ardından kıyılmış
hafif hurdaya yönelik talebin zayıflaması nedeniyle, hurdanın çelik üretiminde
sıcak metale kıyasla daha avantajlı olduğu açıklanıyor. CAMU’nun verilerine
göre ilk yarıda Çin’in, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla % 54 oranında
artışla 66,4 milyon ton hurda elde ettiği vurgulanıyor. ( Kallanish, 17 Ağustos
2017 )
Türkiye Çelik
Üreticileri Derneği (TÇÜD) Basın Açıklaması
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun (İMKON) 15 Ağustos
2017 tarihli basın bülteni incelenmiş, aşağıda yer alan açıklamaların yapılması
ihtiyacı hissedilmiştir. IMKON’un Basın Bülteni’nde, dünyada biraz artan inşaat
demiri fiyatlarının, Türkiye’de daha yüksek oranda arttığı ifade edilmektedir.
Bu iddia kesinlikle yanlıştır ve bu iddianın rakamlarla net bir şekilde ortaya
konulması gerekmektedir. Bugün Türkiye dünyanın en düşük fiyatlı inşaat
demirinin satıldığı piyasalardan birisi konumundadır. “Kanaatimiz, demir çelik
üretiminde özellikle hurda, kömür ve elektrot girdilerindeki artışların başta
Çin olmak üzere; dünya ülkelerindeki demir fiyatlarına yansımasını fırsat bilen
ülkemizdeki demir/çelik üreticileri de…” şeklindeki ifade de, sözkonusu
girdilerinin fiyatlarının sanki Türkiye’de yükselmediği ve Türk üreticilerin
dünyadaki yükselişleri fırsat bilerek inşaat demiri fiyatlarını yükselttikleri
gibi anlamsız bir iddia ortaya atmaktadır. Oysa ki, girdi fiyatları tüm dünya
piyasalarında olduğu gibi Türkiye’de de aynı oranlarda artış göstermektedir.
Türkiye iç piyasasında geçerli fiyatların oluşmasında,
global piyasalardaki girdi maliyetleri ve arz/talep dengesi yanında, üçüncü bir
unsur olarak döviz kurları da etkili olmaktadır. İnşaat demirindeki fiyat
artışları nedeniyle, inşaat sektörünün büyük bir darboğazda kaldığı hususu gerçeği
ifade etmemektedir. Çelik fiyatları % 30 oranında yükselmiş olsa bile, toplam
inşaat maliyeti içerisindeki inşaat demirinin payındaki artış, % 1’in altında
kalmaktadır. Kaldı ki, sosyal konut için geçerli olan bu oran, metrekaresi
10.000 TL civarında olan konutlarda binde 2 seviyesine gerilemekte, lüks
konutlarda ise, binde 1’in de altına düşmektedir. Başka bir ifade ile, bir
bardak suda fırtına kopartılmaya çalışılmakta, çelik sektörü üzerinden inşaat
sektörünün farklı alanlardaki sıkıntıları çözülmeye çalışılmaktadır.
Haziran
ayında olduğu gibi, içerisinde bulunduğumuz aylarda da, yurtiçi piyasada inşaat
demiri arzında herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir. Ocak-Temmuz döneminde,
inşaat demiri ihracatımız % 17 oranında düşüş göstermiş ve üretim artan
oranlarda iç piyasaya yönlendirilmiştir. Ancak göstergeler, iç piyasada
tüketimin daralma eğilimi gösterdiğini ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün,
“Demirdeki KDV’nin %18’den geçici olarak da olsa sıfırlanması veya % 9’a
indirilmesi ve kamu müteahhitlerinin demirdeki aşırı fiyat artışından dolayı
oluşan zararlarının fiyat farkı ödenerek giderilmesi” gibi talepleri, kamu ile
görüşülmesi gereken ve kontratlara dahil edilmesi gereken hususlardır. Diğer taraftan,
Haziran ayındaki “İnşaat demirinde gümrük vergileri 20 puan düşürülsün,
fiyatlar da aynı oranda gerileyecektir” şeklindeki iddia sonrasında vergilerin
% 20 oranında düşürülmesine rağmen, fiyatlardaki artışın devam etmesinin
yanılgının İMKON’u mahçup etmediği, aksine benzer taleplerin gündeme
getirilmesine devam edildiği, bu defa ithalat vergilerinin sıfırlanmasının ve
ihracata vergi uygulanmasının istendiği gözlenmektedir.
Fiyatlardaki yükselişin
devam etmesi, çelik fiyatlarının oluşumunda suni bir takım müdahalelerin
gerçekçi olmadığını da gözler önüne sermiştir. İhracatın olmadığı bir yerde,
üretim miktarının düşmesinin fiyatları daha da arttıracağı ve Türkiye’nin cari
açığını daha da büyüteceği gerçeği göz ardı edilmektedir. Hurdadan üretimin kalitesiz
ve maliyetli olduğu ve demir cevherinden üretimin teşvik edilmesi yönündeki
iddiaların içeriği ise, Sayın Tellioğlu’nu aşan bir konudur. Bu konu sektör
kuruluşlarınca yıllardır değerlendirilmekte ve en detaylı şekilde
çalışılmaktadır. Demir cevheri kullanarak üretim yapan tesislerin kapasitesi
2005 yılından bu yana 4 misli artış göstererek, 12 milyon tonun üzerine
çıkmıştır. Entegre tesis yatırımları milyar dolar mertebesinde yatırımlardır.
Sektör kuruluşları da bu tür çalışmalarını sürekli bir şekilde yürütmektedir ve
bu da bugünün konusu değildir. Esasen cevherden üretim yapıyor olmak, daha
ucuza satış yapabilmek anlamına gelmemektedir. Bugün Çin % 94 oranında demir
cevherinden üretim yapıyor olmasına rağmen, iç piyasa inşaat demiri fiyatları
Türkiye’nin üzerindedir.
Cevherden üretilen ürünler ile, hurdadan üretilen
inşaat demirinin fiyatları aynıdır. İnşaat demirinin hangi hammaddeden
üretildiği, fiyatında belirleyici bir etken değildir. Çelik üretimine
milyarlarca dolar yatırım yapan üreticilerimiz bunun tercihini yapabilecek
kabiliyettedir. Hal böyle iken, inşaat sektörüne paydos çağrısı ciddiyetle
bağdaştırılamamıştır. Girdi maliyetleri ayrı bir keyfiyettir ve dünyada
belirlenen emtia fiyatlarının, ne dünya piyasalarında ne de Türkiye piyasasında
yönlendirilmesi mümkün değildir. Esas olan girdi fiyatlarının maliyetlere en
uygun şekilde yansıtılmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasıdır. Kamu
müteahhitlerinin demirdeki fiyat artışından dolayı oluşan zararlarının fiyat
farkı ödenerek giderilmesi yönündeki talepleri, konunun son 10 yıldan beri
inşaat sektörünün sorunu olarak gündeme getiriliyor olmasına rağmen, inşaat
sektörünün halen bu sıkıntısını dengeleyecek bir mekanizmayı kuramamış olmasından
kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur. (TÇÜD,
18 Ağustos 2017)
Demir-Çelik Fiyatları
Durdurulamıyor, Müteahhitler ‘Paydos’a Hazırlanıyor
Çelik üretiminde önemli girdi kalemleri olan elektrot, hurda
ve refrakterdeki hızlı fiyat artışı, çelik fiyatlarını yukarı çekti. TÇÜD Genel
Sekreteri Veysel Yayan, özelikle elektrotun tedariğinde ciddi sıkıntılar
yaşandığını dile getirerek, ocak ayından bu yana elektrot fiyatlarının 10 kat
arttığını söyledi. Hurda fiyatlarında da bu süreçte yüzde 30 civarında artış
yaşandı. ÇİB Başkanı Namık Ekinci de diğer önemli bir girdi kalemi olan
refrakterde de son 4 ayda yüzde 60’a yakın artış olduğunu dile getirdi.
Çelik üreticileri, bu üç önemli girdinin maliyetlerindeki
artıştan dolayı çelik fiyatlarının düşmesinin zor olduğunu, hatta daha da
yukarı çıkabileceğini vurguluyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD)
Genel Sekreteri Veysel Yayan, 2017 Ocak ayından bu yana, elektrot piyasasında
arz miktarının ciddi oranda azaldığını ve fiyatların 10 mislinden daha fazla
yükseldiğine dikkat çekerek, “Önceleri Japon üreticilerin kapasite
daraltmaları, bilahare Çin hükümetinin yeni çevre standartları çerçevesinde
bazı üreticileri kapatması ve bazılarını da üretimlerini kısmaya zorlaması
sonrasında, fiyatlar hızla yükselmeye başladı ve dünyadaki diğer elektrot
üreticileri de bu durumu fırsata dönüştürmeyi tercih ederek üretimlerini
artırmama yoluna gitti. Üretimlerini artırmayan elektrot üreticileri, daha önce
yapmış oldukları bağlantıları iptal ederek ve fiyatları her teklifte biraz daha
yükselterek, piyasadaki gerilimi tırmandırmayı tercih etti” dedi.
Bu gelişmeler nedeniyle elektrot fiyatlarının 2017 başındaki
2.000 $/ ton seviyesinden, 25.000 $/ton seviyelerine ulaştığını belirten Yayan,
“Yeni bağlantılarda tekliflerin, 30.000 $/tona kadar çıktığı ifade ediliyor”
dedi. Yayan, “Söz konusu fiyat artışları neticesinde, grafit elektrotun 1 ton
çelik üretimdeki maliyeti, yılbaşındaki 2-3 $/ ton seviyesinden, 40 $/ton
civarına çıktı” diye konuştu. Hurda maliyeti ton başına 75 dolar arttı Benzer
şekilde aynı dönemde çelik üretiminin ana girdisi konumunda bulunan hurda
fiyatlarının da, global düzeyde 290 $/ton seviyesinden, 355 $/tona yükseldiğine
dikkat çeken Yayan, “Bu çerçevede, yılbaşındaki seviyesine kıyasla, 1 ton çelik
üretiminde, elektrot maliyeti 40 $/ ton hurda maliyeti ise 75 $/ton civarında
artış gösterdi. Aynı dönemde, inşaat demiri fiyatları da KDV hariç 433 $/ton
seviyesinden, 533 $/ton seviyesine çıktı ve henüz sadece bahsi geçen 2 girdinin
maliyetlerindeki artışlar dahi fiyatlara henüz tam olarak yansıtılamadı. Diğer
taraftan, son haftalarda refrakterde de benzer gelişmelerin yaşanmasından endişe
duyuluyor” şeklinde konuştu.
Yayan, inşaat demiri fiyatlarının, önümüzdeki dönemde söz
konusu girdilerdeki ve diğer girdilerde yaşanan fiyat artışlarına paralel
olarak artmaya devam edebileceğini vurguladı. Yayan, inşaat çeliği ithalatında
gümrük vergilerinin düşürülmesinin satış fiyatlarını aşağı çekmeyeceğini ifade
etti. İhracat ve üretim düşüşe geçti Çelik üretimi ocak-haziran döneminde geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 11,4 artarak 18 milyon 215 bin tona, ihracatın
ise miktar bazında yüzde 17,6 artışla 9 milyon 928 bin tona yükselmişti.
Haziran ayında ise ihracat 2016’nın aynı ayına göre yüzde 3,9 gerilemişti.
Yayan, “İlk 5 aydaki göstergelerin iyi olması haziran ayındaki düşüşü
dengeledi, ancak hazirandaki ihracat ve üretim düşüşü geçici olmayabilir. Çünkü
uluslararası piyasalarda daralma var” dedi. Yayan, ihracattaki gerilemenin
sürmesinin, özellikle hurdadan çelik üretiminde kullanılan elektrotun fiyatının
yıl başından bu yana artış göstermesinin de üretim ve ihracatı
geriletebileceğini kaydetti.
Ekinci: Fiyatları düşürmek istiyoruz ama olmuyor
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci,
çelik fiyatlarının düşmeyeceğini, hatta hammadde fiyatlarındaki artıştan dolayı
yukarı çıkmasını beklediklerini ifade ederek şu açıklamayı yaptı: “Fiyatlar
aratacak çünkü imalat girdisi olan önemli üç üründe çok ciddi fiyat artışları
oldu. Mesela hurdada 4 ay içerisinde yüzde 31 artış oldu. Elektrotta ise son 4
ayda yüzde 1000 artış oldu. Refrakterde yüzde 62 artış oldu. Zaten dünyada da
fiyatlar artıyor. Bu da Türkiye pazarına yansıyor. Bu bahsettiğim üç kalemin
bir kısmı stoklardan kullanılmıştı. Ancak pahalanmış yeni mallardan geldikçe
fiyatlar gittikçe aratacak. Aslında biz çelik fiyatlarının artması taraftarı
değiliz. Düşmesini istiyoruz ama olmuyor. Çünkü fiyatlar yükseldiği zaman ani
bir düşüş olur ve bu da ciddi bir zarar anlamına gelir. Ayrıca fiyat artınca
finansman konusunda da sorunlar yaşanıyor. Bunu Türkiye 2008 yılında yaşamıştı.
Ayrıca araştırdık dünya inşaat sektöründe kar marjları yüzde 5’lerdeyken bizde
bu oran minimum yüzde 40 ki bu yüzde 100’lere kadar çıkabiliyor projesine
göre.” ( Dünya, 18 Ağustos 2017 )
Yorumlar
Yorum Gönder