Çelik Sektöründe 2017 - 45.Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2017 - 45.Haftanın Öne Çıkanları
British Steel
Hollanda Merkezli Filmaşin İmalatçısı FNsteel’i Devraldı
İngiltere merkezli çelik üreticisi British Steel, Hollanda
merkezli filmaşin imalatçısı FNsteel’i devralma işlemlerini tamamladığını
duyurdu. FNsteel’in satın alınmasıyla birlikte, British Steel’in İngiltere,
Scunthorpe tesisindeki mevcut üretiminin tamamlanacağı ve bu sayede değer
zincirinin ve ürün yelpazesinin geliştirileceği bildirildi. Bununla birlikte,
FNsteel’in satın alınmasının, İngiltere ve Fransa'da yaklaşık 5.000 kişiyi
istihdam eden British Steel'in dönüşümündeki en son gelişme olduğu belirtildi.
Rotterdam, Alblasserdam’da 300 kişi civarında çalışanı bulunan FNsteel ise,
mevcut ismiyle faaliyet göstermeye devam edecek. Diğer yandan, Fransa,
Hayange’da mevcut demir yolu hattı olduğunu belirten British Steel, bu senenin
başında İtalya’da da demir yolu lojistik merkezi açtığını ve aynı zamanda son
aylarda İspanya, Almanya, Singapur ve ABD’de ofis açarak uluslararası satış
ağını geliştirdiğini açıkladı. ( SteelOrbis, 06 Kasım 2017 )
Türkiye ve İran Çelik
Ürün ve Hammaddeleri de Tercihli Ticaret Anlaşmasına Dâhil Edecek
Türkiye ve İran’ın, Aralık ayında iki ülke arasındaki
tercihli ticaret anlaşmasını genişleteceği, listenin diğer ürün kategorilerinin
yanı sıra bazı çelik ürün ve hammaddeleri de kapsayacağı haber veriliyor.
Tarafların anlaşmayı değiştirebilecek olmasına rağmen, böyle bir gelişmenin iki
ülke arasındaki ticari bağları kuvvetlendirmek için büyük bir adım olduğu ifade
ediliyor. Yetkililerin, Aralık ayında tercihli ticaret anlaşmasına her iki
tarafın da 60 ürün kategorisini eklemesini öngören bir anlaşma imzalanmalarının
beklendiği, petrokimya, bakır ürünleri, polyester ve daha pek çok kategoriyi
barındıran listenin aynı zamanda dökme demir ürünleri, çelik çubuk, DRI, pelet
ve CRC’yi de kapsayacağı kaydediliyor. Tercihli ticaret anlaşmasının piyasaya
etkilerinin yıl boyunca inceleneceği ve anlaşmanın değişikliğe açık olduğu
vurgulanıyor. Anlaşmanın gerçek anlamda çelik ve hammadde ticaretine
dönüşmesinin zaman alacağı, ancak piyasa oyuncularının yine de bunun önemli bir
adım olduğunu belirttikleri, her iki tarafın da bu durumdan fayda
sağlayabileceği, özellikle çelik ihracatını kademeli olarak artıran İran için
söz konusu gelişmelerin kritik bir önem teşkil ettiği bildiriliyor. Bunun yanı
sıra Türkiye ve İran’ın, her iki taraf için maliyetleri azaltmak amacıyla
ticarette yerli para kullanılması ile ilgili anlaşma sağladığı belirtiliyor.
Ocak-Ağustos döneminde her iki ülke arasındaki ticaretin % 14,9 oranında
artışla 7,25 milyar dolara ulaştığı ifade ediliyor. ( Metal Expert, 07 Kasım
2017 )
Tata Steel, Essar
Steel’i Satın Alarak Hindistan’daki Çelik Kapasitesini İkiye Katlamayı
Hedefliyor
Hindistan’da yerleşik Tata Steel’in ülkedeki çelik üretim
kapasitesini ikiye katlama hedefine ulaşmak için borç batağındaki Essar Steel’i
satın almakla ilgilendiği haber veriliyor. Firmadan bir sözcünün, Tata Steel
Başkanı’nın Hindistan’daki çelik kapasitesini organik ve inorganik yollar ile
ikiye katlamayı hedeflediğini ifade ettiği belirtiliyor. Tata Steel’in
Hindistan’da 27,5 milyon ton ham çelik üretim kapasitesi olduğu, Essar Steel’in
ise 10 milyon ton ham çelik üretim kapasitesinin bulunduğu bildiriliyor. Essar
Steel’in varlıkları arasında Hazira’da yerleşik dünyanın en büyük dördüncü tek
konumlu çelik tesisinin bulunduğu ve başka ürünlerin yanı sıra slab, HRC, CRC,
HDG ve kaynaklı tüp ve boru üretimi yaptığı kaydediliyor. Hindistan Ulusal
Şirket Hukuku Mahkemesi’nin (NCLT) Essar Steel’in önümüzdeki 25 yıl içinde 6,95
milyar dolar seviyesindeki borcunu ödemesinin mümkün görünmediğini
belirtmesinin ardından Ağustos ayında firmanın adli tasfiyesini başlattığı
ifade ediliyor. ArcelorMittal, Japon Nippon Steel ve kamuya ait Sail’in de
Essar Steel’i satın almakla ilgilendikleri aktarılıyor. ( Metal Bulletin, 07
Kasım 2017 )
IREPAS: Çin’den Gelen
Baskının Oldukça Azalması Küresel Arz Ve Talep Dengesini Destekliyor
Uluslararası İnşaat Demiri İhracatçıları ve Üreticileri
Birliği'nin (IREPAS) yayımladığı kısa vadeli görünüm raporunda, Çin’den yapılan
ihracatın uluslararası piyasalarda fazla baskıya neden olmaması sayesinde
küresel uzun çelik piyasasında arz talep dengesinin korunduğu ifade edildi.
Dünya genelinde güçlü talep görülüyor
Dünya Çelik Birliği (worldsteel), 2017 yılı küresel çelik
talebi tahminini revize ederek talebin 2016 yılına oranla %7 büyüyeceğini
belirtti. Bu büyük artışın nedeni olarak ise Çin’in çelik talebinde beklenen
%12,4’lük artış gösterildi. Çin’de bu kadar yüksek bir artış beklenmesinin
sebebi ise daha önce resmi rakamlara dâhil edilmeyen kapatılan indüksiyon
ocakları tarafından karşılanan talebin şimdi başlıca çelik üreticileri
tarafından karşılanacağı için 2017 resmi sonuçlarına dâhil edilmiş olması
gösteriliyor. Yine de talebin dünya genelinde güçlü seyrettiği ve eylül ayında
küresel kapasite kullanım oranının %73,5 ile son ayların ve yılların en yüksek
seviyesini gördüğü bildiriliyor.
Arz bazı bölgelerde artarken, navlun fiyatları yükseldi
IREPAS raporunda, bazı bölgelerde ve piyasalarda fiyatların
çeşitli faktörlere bağlı olarak değiştiği ifade edildi. Belirli bölgelerde
arzda bazı artışlar görülürken, korumacı önlemlerin de arz talep dengesinin
belirlenmesinde önemli bir rol oynadığı gözleniyor. Geçtiğimiz ay gemi
bulunurluğunda yaşanan sıkıntı nedeniyle sevkiyat maliyetleri yükseldi.
ABD iç piyasası gayrisafi milli hâsıladaki büyümeye rağmen
zayıfladı
ABD iç piyasası, gayrisafi milli hâsıladaki büyümeye rağmen
zayıfladı. IREPAS raporuna göre, iç piyasa fiyatları ithalat fiyatlarına benzer
ya da daha düşük seviyelerde olduğu için artık ABD’ye ihracat yapmak oldukça
zorlaştı. Bazı ülkelerden ithal filmaşine getirilen geçici antidamping
vergileri yüksek kaliteli filmaşini daha çok etkilerken, Türkiye çıkışlı daha
basit kalitelere %10’un altında vergi oranları getirildi.
Tedarikçiler ve alıcılar arasında kopukluk yaşanıyor
Tedarikçiler ve yüksek stoklar ya da fiyatlarda daha fazla
düşüş beklentisi nedeniyle bekle-gör politikası izleyen alıcılar arasında bir
kopukluk yaşandığı belirtiliyor. Çin’de planlanan üretim kesintileri nedeniyle
küresel üretim ve talebin güçlü olması bekleniyor Şimdiye kadar üreticiler
üretim maliyetlerindeki artışları fiyatlarına yansıtmakla kalmayıp marjlarını
da yükselttiler. Çin’den yapılan aylık ihracatın 5 milyon mt ile geçtiğimiz
senenin yarısına inmesini ve kış aylarında ülkede planlanan üretim
kesintilerinin ihracatı daha da baskılayacağını göz önüne alan IREPAS, küresel
üretim ve talebin güçlü olmasını bekliyor.
Çin’in ihracatının azalmasıyla küresel hurda talebi gücünü
koruyacak
Hurda talebinin güçlü olduğu ve Çin’den yapılan ihracatın
düşmesiyle Çin dışındaki talebin daha da güçleneceği düşünülüyor.
Elektrot fiyatları daha düşük seviyelere inerken elektrik
ark ocaklarının yine de etkilenmesi bekleniyor
Hammadde fiyatlarının nispeten kontrol altında olması ve
grafit elektrot fiyatlarının gördüğü zirvelerin ardından daha düşük seviyelere
inmekte olduğu ve elektrot arzında beklenen sıkıntının daha önce açıklanan daha
yüksek seviyeler yerine %10’da kalacağı belirtiliyor. IREPAS, önümüzdeki dönem
elektrot arzındaki sıkıntının yine de elektrik ark ocaklı tesislerde yapılan
üretimi etkilemesinin beklendiği konusunda uyardı.
ABD’de talebin durumu endişe yaratsa da küresel piyasa
görünümü tatmin edici
Küresel uzun çelik piyasası genel olarak durağan seyrederken
önümüzdeki dönem için tatmin edici bir görünüm hâkim. IREPAS, ABD’de yeni
korumacı önlemler onaylanırsa bu durumun hurda fiyatlarını tekrar yukarı
çekebileceğine inanıyor. Öte yandan, ABD’de talebin hala toparlanmamış olması
da endişe yaratmaya devam ediyor. ( SteelOrbis, 07 Kasım 2017 )
Avrupa Komisyonu,
Yassı Ürün Fiyatları ile İlgili Endişeler Nedeniyle Ilva’nın Devralınmasına
Yönelik İnceleme Başlattı
Avrupa Komisyonu’nun, AM Investco ortak teşebbüsünün İtalyan
çelik üreticisi Ilva’yı satın alma planına yönelik ayrıntılı inceleme
başlattığı haber veriliyor. Küresel çelik üreticisi ArcelorMittal ve İtalyan
haddeci Marcegaglia’dan oluşan AM Investco ortak teşebbüsünün, Ilva’yı bu yılın
Mayıs ayında satın almayı kabul ettiği ve satın almanın Avrupa piyasalarında
tekeli önleme amacı güden AB’nin anti-trust incelemesinin sonuçlarına tabi
tutulduğu ifade ediliyor. Avrupa Komisyonu’nun, söz konusu şirket
birleşmesinin, pek çok yassı karbon çelik ürünün rekabet gücünü
azaltabileceğinden ve satın almanın ardından özellikle Güney Avrupalı
alıcıların daha yüksek fiyatlar ile karşı karşıya kalmalarından endişe duyduğu
kaydediliyor. Komisyon’dan Margrethe Vestager’in, söz konusu husus ile ilgili
olarak Avrupa’da sanayinin, küresel piyasalar ile rekabet edebilmek için çeliğe
rekabetçi fiyatlarda erişim sağlaması gerektiğini ve bu nedenle
ArcelorMittal’in Ilva’yı satın almaya yönelik planını çelik piyasalarındaki
rekabet gücü bakımından ayrıntılı olarak inceleyeceklerini ifade ettiği
aktarılıyor. Yatırım bankası Jefferies’e göre, satın almanın önerilen şekilde
gerçekleşmesi halinde ArcelorMittal’in, bölgesel çelik şerit piyasasının
toplamda % 38’ine sahip olacağına dikkat çekiliyor. Avrupa Komisyonu’nun, söz konusu
inceleme ile ilgili olarak 90 iş günü içinde karar alması gerektiği
vurgulanıyor. ( Metal Bulletin, 09 Kasım 2017 )
Hebei’de Çelik
Firmalarının Sayısı Yarıya İndi
2013 yılından 2017 yılının Eylül ayına kadar Hebei
eyaletinin 69,93 milyon ton demir ve 64,42 milyon ton çelik kapasitesini devre
dışı bıraktığı, sözkonusu dönemde Hebei’de çelik tesislerinin sayısının 148’den
87’ye, çelik firmalarının ise 125’den 69’a düştüğü rapor ediliyor. 2017 yılının
ilk yedi aylık döneminde Hebei eyaletinin % 1,87 artışla 149,75 milyon ton ham
çelik, % 0,26 artışla 141,86 milyon ton pik demir ve % 6,4 düşüşle 37,06 milyon
ton kok üretimi yaptığı, söz konusu durumun reel arza etkisinin fazla
olmayacağına işaret ettiği kaydediliyor. Çinli bir yetkilinin, geçtiğimiz
yıldan bu yana ekipman imalat sanayiinin eyalette sınai büyümeye en fazla katkı
sağlamada çeliği resmi olarak geçtiğini belirttiği aktarılıyor. Hebei
eyaletinin, kömür ve çelik üretiminin yanı sıra kömür tüketimine getirilen
kısıtlamaların da dâhil olduğu çeşitli yöntemler uygulayarak, 2017 yılı için
belirlenen hava kalitesi kontrolü hedefine ulaştığı belirtiliyor. ( Kallanish,
10 Kasım 2017 )
Alacero: Çin’in Hurda
Arzı 2025 Yılına Kadar Önemli Ölçüde Artacak
Bu hafta Meksika, Cancun’da düzenlenen Alacero kongresinde,
konuşmacılardan bazıları Çin'in artan hurda arzının küresel çelik piyasası için
hem fırsat hem de zorluk getireceği yönündeki beklentilerini belirtti. CRU’dan
Paul Butterworth, World Steel Dynamics’ten Peter Marcus ve Accenture
Strategy’den Richard Oppelt, Çin’in net hurda ihracatçısı olup olmayacağı
konusunda bir anlaşmaya varamasalar da, 2022-2025 dönemine kadar ülkenin hurda
kapasitesinin önemli ölçüde artacağını ifade ettiler. Hurdadaki artışın, çelik
tüketimindeki artışın ve Çin'in çevresel girişimlerinin bir parçası olarak
insanları geri dönüşüme teşvik etmesinin bir sonucu olarak gerçekleşmesi
bekleniyor. Oppelt ve Marcus’a göre, hurdadaki bu durum bazı şirketlerin yüksek
fırınlarını elektrik ark ocaklarına çevirmelerine neden olacağı için hurdadaki
arz fazlası Çin’in net hurda ihracatçısı olmasına sebep olmayacak. Oppelt,
Çin’in hurda ihracatı oranının potansiyel olarak daha küçük olabileceğine
inanıyor olsa da, Marcus, Çinli şirketlerin elektrik ark ocağı teknolojisine
geçişlerini yüksek enerji maliyetlerinden dolayı muhtemel görmediğini ve Çin’in
hurda ihracatının hurda fiyatlarına aşağı yönlü baskı uygulayacağını belirtti.
Bununla birlikte Marcus, şimdilerde 70 milyon mt seviyesinde olan hurda arzının
2025 yılına kadar 350 milyon mt’a yükseleceğini ifade etti. Diğer yandan,
Butterworth ise, Çin’in net hurda ihracatçısı haline geleceği fikrine
katılmadığını belirterek, CRU’nun araştırmalarına göre, Çin’in hızlı bir
şekilde elektrik ark ocağı teknolojisine geçerek hurda arzını tüketmesini
beklediklerini belirtti. ( SteelOrbis, 10 Kasım 2017 )
Alacero: Çelik
Sektöründe 4. Sanayi Devrimi Devam Ediyor
Bu hafta Meksika, Cancun’da düzenlenen Alacero kongresinde,
çelik sektöründe başlayan 4. sanayi devrimi konuşuldu. Kongrede, konu ile
ilgili panelde söz alan Vallourec Group kıdemli başkan yardımcısı Alexandre De
Campos, ArcelorMittal Global AR-GE birimi genel müdürü Dr. Pinakin Chaubal,
POSCO Araştırma Enstitüsü genel direktörü Dr. Jun Goh ve Accenture Strategy
direktörü Richard Oppelt, 4. sanayi devriminin daha iyi ürünler ve süreçler ve
insan sermayesi yönetimi konusunda potansiyel taşıdığını belirtti. Panelde 4.
sanayi devriminin artan veri yönetim sistemleri ve dijitalleşmeden
kaynaklandığı bildirildi. Chaubal’e göre, depolama maliyetleri azalırken, işlem
gücü arttı ve bulut teknolojisi yaygın hale geldi. Bu kapsamda şirketler büyük
veri analizi, sistem entegrasyonları ve yapay zekanın daha fazla kullanılmasına
yöneldi. Örnek olarak, yeni uygulamaların, imalattan kullanım süresinin sonuna
kadar rulo izlenebilirliğini artıracağı bildirildi. 4. sanayi devriminin ilk
olarak Çin tarafından kullanıldığını söyleyen Chaubal, Çin’in 2020 yılına kadar
bu sistemi %70-80 oranında uygulayacağını iddia ettiğini belirtti. Bununla
birlikte, Dr. Jun Goh, POSCO’nun bu sistemi tüm seviyeleriyle hayata
geçirdiğini ve yeni mobil paradigma kayması (elektrifikasyon, bağımsız sürüş ve
araç paylaşımı) ve küresel enerji tüketimindeki değişiklikler gibi unsurları,
küresel çelik planındaki diğer faktörlerle birlikte ele aldığını ifade etti.
Diğer yandan, küresel çelik talebinde bir miktar büyüme beklendiği ancak uzun vadede küresel çelik talebinin 20 yıl gibi bir sürede sabit kalmasının beklendiği belirtildi. Oppelt ise, Accenture Strategy modeline göre dünya çelik talebinin düşmesini beklediklerini ve Accenture modelinin, küresel çelik talebinin artacağı yönündeki herhangi bir varsayımın hatalı olacağı görüşünü güçlendirdiğini söyledi. Diğer yandan, tüm panelistler, çelik sektöründe stratejilerdeki değişimin yüksek mukavemetli, korozyona karşı dayanıklı ve yüksek performanslı çelik ürünlerine odaklandığı konusuna değindiler. Son olarak istihdamın konuşulduğu panelde, Goh, POSCO planında 10-15 yıl içinde istihdamda %30’luk bir azalmanın beklendiği ve bu durumun hem işçileri hem de satışları etkilediğini belirtti. Sektörde dijital platformların artması beklenirken, tüccarların rolünün ise gelişmesi bekleniyor. Oppelt, çelik distribütörlerinin son talep kontrolünü ellerinde tutamadıkları sürece üreticilerin daha çok kontrol sahibi olmayı isteyebileceklerini, bu sebeple distribütörlerin de iş modellerini yeniden değerlendirmeleri gerektiğini bildirdi. ( SteelOrbis, 10 Kasım 2017 )
Diğer yandan, küresel çelik talebinde bir miktar büyüme beklendiği ancak uzun vadede küresel çelik talebinin 20 yıl gibi bir sürede sabit kalmasının beklendiği belirtildi. Oppelt ise, Accenture Strategy modeline göre dünya çelik talebinin düşmesini beklediklerini ve Accenture modelinin, küresel çelik talebinin artacağı yönündeki herhangi bir varsayımın hatalı olacağı görüşünü güçlendirdiğini söyledi. Diğer yandan, tüm panelistler, çelik sektöründe stratejilerdeki değişimin yüksek mukavemetli, korozyona karşı dayanıklı ve yüksek performanslı çelik ürünlerine odaklandığı konusuna değindiler. Son olarak istihdamın konuşulduğu panelde, Goh, POSCO planında 10-15 yıl içinde istihdamda %30’luk bir azalmanın beklendiği ve bu durumun hem işçileri hem de satışları etkilediğini belirtti. Sektörde dijital platformların artması beklenirken, tüccarların rolünün ise gelişmesi bekleniyor. Oppelt, çelik distribütörlerinin son talep kontrolünü ellerinde tutamadıkları sürece üreticilerin daha çok kontrol sahibi olmayı isteyebileceklerini, bu sebeple distribütörlerin de iş modellerini yeniden değerlendirmeleri gerektiğini bildirdi. ( SteelOrbis, 10 Kasım 2017 )
Borçelik Ar-Ge’ye
Odaklandı 6 Kalem Ürünü Yerlileştirecek
Borusan Holding ve ArcelorMittal’in ortaklığındaki çelik
üreticisi Borçelik Ar- Ge faaliyetlerini hızlandırıyor. Şirket 2 yıl önce
kurduğu Ar-Ge merkezinde bugün kendisine ait 24 projeyi yürütürken, TÜBİTAK ile
de 7 projeyi sürdürüyor. Geçen yıl 2 kalem ithal ürünü üretmeyi başaran şirket,
4 ithal ürünü ve 2 proses teknolojisini yerlileştirmek için çalışıyor. Borçelik
geçtiğimiz gün Bursa’daki Ar-Ge merkezinin kapılarını basın mensuplarına açtı.
Buradaki toplantı sırasında şirket hakkında bilgi veren Borçelik Genel Müdürü
Kerem Çakır, soğuk sac ve galvanizli sac üretimleri olduğunu söyledi. Geçen yıl
Borçelik’in 1,5 milyon tonluk üretimi olduğunu kaydeden Çakır, galvanizli sacta
pazar lideri, soğuk sacta ise pazar ikincisi olduklarını belirtti. ABD’nin
korumacılığı Türkiye’ye yaradı Bu yılı 1 milyar 260 milyon dolar ciro ile
kapatmayı hedeflediklerini dile getiren Çakır, “Yılı 425 bin ton ihracatla
bitirmeyi hedefliyoruz. Bu yıl ABD’ye ihracatımız arttı. ABD’nin başka ülkelere
karşı uyguladığı korumacılık önlemleri bizim işimize yaradı. Özellikle ihracat
pazarlarımız çok değişken oluyor ama sanayimiz hızla adapte olabiliyor. Son 2
yılda Avrupa pazarı biraz geri kaldı” dedi. Türkiye’nin bütün ihracat
şampiyonlarına mal sattıklarını ifade eden Çakır, üretimlerinin yüzde 67’sini
doğrudan ya da dolaylı olarak ihraç ettiklerini vurguladı. Türkiye’de üretilen
her 100 araçtan 87’sinde Borçelik’in ürününün kullanıldığını aktaran Çakır,
ayrıca üretilen her buzdolabında da ürünlerinin kullanıldığını vurguladı.
Üretimde bigdatayı kullanıyor
Ar- Ge’de 3 temel konuya odaklandıklarını açıklayan Çakır,
şöyle devam etti: “Daha hafif ve çevreci ürünler geliştirmek, çeliği korumaya
yönelik ürünler geliştirmek ve ithal ürünleri yerlileştirmek odaklandığımız
alanlar. Burada müşterilerimizle ortak projeler geliştiriyoruz. Örneğin bir
müşterimizle ortak daha hafif yolcu koltuğu tasarımı yapıyoruz. Üretimimizde
bigdatayı kullanıyoruz. 14 bin parametreyi kullanıyoruz. 2 yılda Ar-Ge’ye 20.3
milyon dolarlık yatırım yaptık. 44’ü araştırmacı olmak üzere 74 personelimiz
var burada. Şu an 24 proje yürütüyoruz. 7 tane de TÜBİTAK ile ortak projemiz
var. Daha önceki projelerimizle 4 ulusal 3 de uluslararası patent aldık.
Yürüttüğümüz projeler arasında ithal edilen yüksek katma değerli çelik
ürünlerini üretme projelerimiz var. Yüksek karbonlu çelik ailesinde 100 milyon
dolarlık ithalatımız var. Bunu üretme kabiliyetine ulaştık. Bu kalemde 60
milyon dolarlık ithalatı önleyebiliriz. Geçen yıl 2 ithal ürün kalemini
yerlileştirdik. Bu yıl yürüttüğümüz projelerde 4’ü ithal ürünü üretmek, 2’si
ise ithal proses aşamasını yerlileştirmek üstüne.” Borusan Ar-Ge’nin Genel
Müdürü Dr. Murat Yıldırım ise dünyada bilişim ve malzemenin çok hızlı
değiştiğini söyledi. Gelecekte ileri teknolojiyle anılan bir Borusan
görüleceğini savunan Yıldırım, savunma sanayisine yönelik ana malzemelerin
yerli olması için Ar- Ge projeleri yürüttüklerine dikkat çekti. ( Dünya, 10
Kasım 2017 )
Yorumlar
Yorum Gönder