Çelik Sektöründe 2018 - 3. Haftanın Öne Çıkanları

Çelik Sektöründe 2018 - 3. Haftanın Öne Çıkanları


Kardemir, 2017 Yılını Rekor Üretim ve Satış Seviyeleri ile Geride Bıraktı

Kardemir’in 2017 yılı üretimlerine ilişkin basın bülteninde “Özellikle 2002 yılından bu yana sürdürdüğü yatırımlar ile üretimlerini her yıl artıran şirketimiz, 2017 yılını rekor üretim ve satış seviyeleri ile geride bırakmıştır. Bu dönemde, sıvı çelik üretimimiz bir önceki yıla göre yaklaşık % 11 oranında artarak 2 Milyon 173 bin tondan 2 Milyon 403 bin tona, toplam nihai ürün üretimimiz yaklaşık % 11,5 artarak 2 Milyon 43 Bin tondan 2 Milyon 279 bin tona ulaşmıştır. Bir önceki yıla göre Ray Profil Haddehanemiz üretimini 360 bin tondan 401 bin tona, Çubuk Kangal Haddehanemiz üretimini 55 bin tondan 279 Bin tona, Kontinü Haddehane ise üretimini 597 bin tondan 647 bin tona çıkarmıştır.

Bilindiği gibi, çelikhane kapasitelerimizin 3,5 Milyon ton/yıla çıkartılmasına yönelik yatırımlarımız devam etmektedir. Bu kapsamda, Yönetim Kurulumuzca 1.250.000 ton/yıl kapasiteli yeni bir Sürekli Döküm Makinesinin kurulmasına karar verilmiş ve ihalesi gerçekleştirilmiştir. Yine, tüm yatırım ekipmanları alınmış olan 1 ve 2 nolu Konverterlerin 90 tondan 120 tona çıkarılmasına yönelik çalışmalarda devam etmektedir. Birbiriyle eş zamanlı yürütülecek olan bu yatırımlar sonrasında hedeflenen 3,5 Milyon tonluk üretim kapasitesi yakalanmış olacaktır.

2017 yılı, satışlarımızda da rekor seviyelerin yakalandığı bir yıl olmuştur. 2016 yılında 2 Milyon 64 bin ton olan esas ürün satış miktarı, yaklaşık %13 artarak 2017 yılında 2 Milyon 326 bin tona yükselmiştir.

Stratejik yatırım kapsamında montaj çalışmaları devam eden Demiryolu Teker Fabrikamızın ise bu yıl devreye alınması planlanmaktadır. Şirketimizi raydan sonra demiryolu tekerinin de ülkemizdeki tek üreticisi konumuna getirecek olan bu yatırım, orta ve uzun vadede şirketimizin önemli bir varlığı olacaktır. Tüm süreçlerimizde maliyetleri düşürmek ve iyileştirmeye açık alanlarımızı belirleyerek üzerine hızla gitmek 2018 yılında da önceliğimizdir. 2018 yılı şirketimizde Çevre yatırımlarımızın tamamlandığı bir yıl olacak ve Kardemir; yenilikçi, dünya standartlarında üretim yapan ve hizmet veren, teknolojiye ve insana yatırımı önemseyen, Karabük ve ülkemiz ekonomisine katma değer kazandıran bir kuruluş olmaya devam edecektir.” İfadelerine yer verildi. ( Kardemir, 15 Ocak 2018 )

Tosyalı, Etiyopya’da Çelik Fabrikası Kurmak İçin El Sıkıştı

Tosyalı Holding, Afrika’da en büyük çelik üreticisi olma yolunda ilerliyor. Cezayir’de 6 milyar dolarlık yatırım projesi olan holding yeni rotası olan Sahra Altı’na yöneldi. Tosyalı Holding Başkan Fuat Tosyalı, geçtiğimiz hafta Etiyopya’da yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç aldı. Tosyalı, “Etiyopya’da planladığımız bu yatırımla, ülkedeki çelik üretiminin ithalatını ikame etmeyi, yatırım ilerledikçe üretimin bir kısmının da Afrika bölgesine ihraç edileceğini söyleyebilirim” dedi.

Ağır sanayide yurtdışındaki en önemli Türk yatırımcı Tosyalı Holding.

Avrupa’da Eski Yugoslavya’nın en önemli çelik tesisi Zeljezara Niksic’i satın alarak tekrar hayata döndüren Tosyalı Holding, Afrika’da ise en büyük üretici olmak üzere. Bilindiği üzere Cezayir’de 6 milyar dolarlık yatırım projesi olan Tosyalı Holding, şimdi de Sahra Altı’na yöneldi. Tosyalı’nın 2020 hedefinde dünyanın en büyük 20 demir-çelik firması arasına girmek var.

Geçmiş yıllarda Afrika’da farklı ülkelerle de ilgilendiklerini anlatan Tosyalı Holding’in Yönetim Kurulu Başkan Fuat Tosyalı, geçtiğimiz hafta Etiyopya’daydı. Fuat Tosyalı, resmi görüşmelere başladı Fuat Tosyalı, başkent Addis Ababa’da Etiyopya Dış Yatırımlar Bakanı Aklilu Hailemicheal ile görüştü.

Tosyalı’nın hedefi net: Etiyopya’da yatırım yapmak.

Tosyalı Algerie yatırımının henüz sadece Cezayir’in iç pazarını karşılayacak bir kapasiteye sahip olduğunu söyleyen Fuat Tosyalı, ancak bu yıl başlayacakları 4’üncü etap yatırımlarıyla birlikte Afrika’nın diğer bölgeleri için de ciddi bir ihracatçı konumuna geçeceklerini vurguluyor. Fuat Tosyalı, Etiyopya yatırımıyla birlikte Tosyalı’nın Afrika’daki en güçlü demir-çelik ihracatçılarından biri olacağını şu sözlerle vurguluyor: “Etiyopya’da planladığımız bu yatırımla, ülkedeki çelik üretiminin ithalatını ikame etmeyi, yatırım ilerledikçe üretimin bir kısmının da Afrika bölgesine ihraç edileceğini söyleyebilirim. Burada önceliğimiz çelik ve inşaat demiri olacak. Etiyopya’da daha öncesinde demir üretimi için ithal ettiği hammadde konusunda da planlarımız var. Buna yönelik de yatırım yapacağız. İlerleyen zamanda, Cezayir’de olduğu gibi, burada da madenden ve cevherden demir-çelik üretimine ağırlık verebiliriz.”

Toplam 6 milyar doları bulacak Cezayir’deki yeni fazlarla birlikte otomotiv, beyaz eşya ve boru endüstrisinin ihtiyaç duyduğu katma değerli üretimi de gerçekleştirmeyi planlayan Tosyalı, Cezayir’in en büyük sanayicilerinden biri. Öyle ki Cezayir’in petrokimyadan bu yana en büyük sanayi yatırımı unvanına sahip Tosyalı Algerie için şu ana kadar 2 milyar 250 milyon doları aşan bir yatırım yapıldı. Yatırımın 3’üncü fazı 2018’de devreye girecek. 4’üncü faz için de çalışmalara başlandı. Bu faz, 2’şer milyar dolarlık iki ayrı modülden oluşacak. Böylece holdingin sadece Cezayir’e yatırımlarının toplamı 6 milyar doları aşacak.

Mareşal Tito’nun efsanesiydi

Gelelim Tosyalı’nın Avrupa’daki projesine… 1950’lerde Mareşal Tito’nun kurduğu Zeljezara Niksic, 1980’lerde 22 bin çalışana ev sahipliği yaptı. Hem Yugoslavya’nın hem de bölgenin en büyük çelik fabrikası olan tesis, ülkenin dağılma süreciyle küçülmeye başladı. 2012’de çalışan sayısı 320’ye kadar düşen şirketin birçok üretim bandı durdu. O yıl Türk şirket Tosyalı Holding, Zeljezara Niksic adlı tesisi 15 milyon euroya satın aldı ve adını Tosçelik Niksiç olarak değiştirdi. 35 milyon euroluk yatırım yapan Tosyalı, 120 bin tonluk üretimi de 400 bin tona çıkardı. Tosyalı şimdilerde haddelenmiş profil üretimi için de yeni bir ünite kurmayı planlıyor. ( Dünya, 15 Ocak 2018 )

Severstal Mersin’deki Akkuyu Nükleer Enerji Santrali İçin İnşaat Demiri Tedarikine Başladı

Rus çelik üreticisi Severstal, Mersin’de inşasına başlanan Akkuyu nükleer enerji santrali için 400.000 ton ArmAnorma (A600S) inşaat demiri tedarik ettiğini duyurdu. Bu senenin başlarında ise 1.600 ton daha sevkiyat yapılacağı bildirildi. ArmAnorma’nın güçlü ve esnek yeni nesil alaşımlı inşaat demiri olduğunu belirten Severstal, sevkiyatı yapılan bu ürünlerin nükleer enerji santralinin 1 No’lu biriminin reaktör bölmesinin temelinde kullanılacağını belirtti. Akkuyu nükleer enerji santralinin kurulumu için 12 Mayıs 2010'da Rusya hükümeti ile Türkiye hükümeti arasında Ankara'da anlaşma imzalandı. İşletme ömrü 60 yıl olan söz konusu santralin inşasına 10 Aralık 2017’de başlandı. (SteelOrbis, 16 Ocak 2018 )

CISA: 2018 Yılında Çelik Tüketiminin İstikrarlı Olması Beklenirken, Kapatılan Kapasite Kontrolleri Daha da Sıkılaşacak

Çin Demir ve Çelik Derneği’nin (CISA) en son tahminine göre, Çin çelik sanayiinin 2018 yılında dengeli olacağı ve talebin en azından 2017 yılı ile aynı seviyede kalması beklenirken, kapatılan kapasitelere yönelik kontrollerin daha da sıkılaşacağı duyuruluyor. Cumartesi günü CISA’nın, Çin’in altyapı projelerine ve konut piyasasına yatırımları genişletmeye devam edeceği için bu yıl çelik tüketiminin istikrarlı olmasının beklendiğini, buna ek olarak yerli makine ve diğer çelik tüketen sanayilerin bu yıl sağlıklı performans göstereceğinin tahmin edildiğini belirttiği ifade ediliyor. 2017 yılının Ocak-Kasım döneminde, altyapı, konut ve makine yatırımlarının 2016 yılının aynı dönemine kıyasla daha hızlı büyüyerek sırasıyla % 20,1, % 7,5 ve %4,1 oranında artış gösterdiği bildiriliyor. Piyasa oyuncularının da 2018 yılında Çin’de kapasite kapatma süreci ile ilgili benzer görüşte oldukları, ancak beş yıllık plan (2016-2020) için 100-150 milyon/yıl seviyesinde belirlenen hedef göz önünde bulundurulduğunda söz konusu sürecin 2016-2017 döneminde kapatıldığı belirtilen 115 milyon ton/yıl seviyesine kıyasla çok daha yavaş olacağı aktarılıyor. Ocak ayının başlarından itibaren Çinli yetkililerin, önceden kapatılan fırınların yeniden devreye alınmalarının önüne geçmek için daha sıkı kontrol edileceklerini ifade ettikleri belirtiliyor. Bu yıl pek çok indüksiyon ocağının yeni elektrik ark ocakları ile değiştirileceği, bunun sonucunda da 2018 yılında üretimin büyük ölçüde azalmasının beklenmediği, hatta artış bile görülebileceği vurgulanıyor. ( Metal Expert, 16 Ocak 2018 )

WV Stahl: 232 Soruşturmasının Sonucunda Katı İthalat Vergileri Uygulanması Durumunda AB, Çelik İthalat Dalgası ile Karşı Karşıya Kalabilir

Alman Çelik Derneği WV Stahl’ın, Donald Trump’ın Section 232 soruşturmasının çelik ürünlerine katı ithalat vergileri uygulanması ile sonuçlanması halinde Avrupa’nın daha önce ABD’ye yönelik olan çelik ithalatı dalgası ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunduğu ifade ediliyor. ABD hükümetinin çelik ithalatının ulusal güvenliğe tehdit oluşturup oluşturmadığını inceleyen Section 232 soruşturmasının raporunu Cuma günü Başkan Trump’a sunduğu ve Trump’ın hangi yolun izleneceğine karar vermek için 90 günü olduğu hatırlatılıyor. WV Stahl’ın dünyanın en büyük çelik piyasasının kapanması halinde, ticaretin başka pazarlara kaymasının beklendiği ve söz konusu durumda serbest piyasaların baskılanacağını, dolayısıyla Avrupa’da yerleşik çelik üreticilerinin, Avrupa’nın ABD’ye ihracatına vergi getirilmese bile ABD’nin alacağı her türlü önlem nedeniyle dezavantajlı konumda olacaklarını belirttiği kaydediliyor. Alman Çelik Derneği’nin, ABD’nin çelik ithalatına uygulayacağı sıkı verginin, dünya çapında çelik firmalarına yönelik teşvikleri azaltma amacı güden G20 Global Çelik Forumu’nun çok taraflı faaliyetlerini zayıflatacağına da değindiği rapor ediliyor. ( Metal Bulletin, 17 Ocak 2018 )

ArcelorMittal Kryvyi Rih KIWA Sertifikasıyla Hollanda Piyasasına Açılıyor

Küresel çelik devi ArcelorMittal’in Ukrayna merkezli bağlı kuruluşu ArcelorMittal Kryvyi Rih, inşaat demiri için Hollanda merkezli sertifikasyon kuruluşu Kiwa’dan sertifika aldığını duyurdu. ArcelorMittal Kryvyi Rih, daha önce Avrupa piyasalarında DIN sertifikası ile Almanya’ya, NBN sertifikası ile Belçika’ya ve NF sertifikası ile Fransa’ya ürün satabildiğini, şimdi KIWA sertifikasıyla Hollanda piyasasına ürün satabileceğini belirtti. Söz konusu sertifika ile birlikte şirket, bahsi geçen dört ülkede inşaat demirini yeniden sertifikalandırmaya gerek olmadan satabileceğini ve bu sayede maliyetlerin de azaltılacağını belirtti. Bununla birlikte, sertifika sayesinde, müşterilerden birinin sevk edilen ürünü herhangi bir sebepten almak istememesi halinde ürünün bahsi geçen dört ülkedeki başka bir müşteriye sevk edilebileceği bildirildi. ( SteelOrbis, 18 Ocak 2018 )

Çelikçiler 2 Riskten Endişeli

Dünyanın sekizinci büyük ham çelik üreticisi konumundaki Türkiye'de sektörün kapasite kullanım oranı 2017'de yüzde 67 seviyesinde gerçekleştiği tahmin edilirken; 1 Ocak'ta yürürlüğe giren gümrük indirimleri, zaten atıl kapasite sorunu bulunan sektörde ithalatı artırarak üretimde gerilemeye neden olabilir. Yurtdışında Türk üreticilere yönelik açılan soruşturmalar hali hazırda sektörün ihracat kabiliyetini olumsuz etkiliyor. Türk çelik sanayi ise böyle bir dönemde iç piyasadan daha fazla yararlanmaya ihtiyaç duyuyor. Ancak bu dönemde gümrük vergilerinin düşürülmesinin Ukrayna, Rusya ve İran gibi ülkelerden ithalatı artırarak çelik sanayinin iç pazar ayağını da "sakatlama" riski bulunuyor. İhracat pazarlarında ise jeopolitik gelişmelere bağlı talep düşüşü, bazı ihracat pazarlarının kendi çelik sanayilerini kurmaya başlamaları, birçok ülkede artan korumacı tedbirler ile yurtdışında Türk üreticiler aleyhine devam eden soruşturmalar sektörün önündeki riskler olarak sıralanıyor. Borsa İstanbul'da işlem gören çelik üreticileri arasında Erdemir, Kardemir ve İzdemir bulunuyor. Söz konusu şirketlerin hisseleri 2017'de çelik fiyatlarındaki artıştan güçlü destek bulmuş ve sırasıyla yüzde 109, yüzde 179 ve yüzde 22 yükselmişti. Türkiye 2016 rakamlarına göre, 33,2 milyon ton ham çelik üretimi ile dünyanın sekizinci büyük üreticisi konumunda bulunuyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, Türkiye'nin ham çelik üretimi 2017 Ocak-Kasım döneminde yüzde 12,7 artışla 34,2 milyon tona ulaşırken; Aralık rakamları ise henüz açıklanmadı.

TÇÜD Genel Sekreter Vekili Gazi Bilgin yaptığı değerlendirmede, 2017 tamamında üretimin 37 milyon tonu aştığını belirtti. Reuters'ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Bilgin, "2016'nın son aylarından itibaren toparlanma sürecine giren çelik sektöründe, 2017'de de ekonomik büyümeye paralel şekilde üretim artışı devam etti. 2016 yılına kıyasla yaklaşık yüzde 12,7 oranında artarak 37 milyon tonu aşan bir üretim seviyesine ulaşılacağı öngörülmekte" dedi. Bilgin, nihai mamul tüketiminin ise 2017'nin ilk yarısındaki azalışına karşın temmuzdan itibaren yükselişe geçtiğini ve yılı 2016'daki 34,1 milyon tona yakın bir seviye olan 34,5-35 milyon ton aralığında tamamlamasının beklendiğini söyledi.

"Birtakım riskler var"

Ekonomideki büyümenin sektör üretimindeki artışta temel belirleyici olduğunu ifade eden Bilgin, 2018'de de bu trendin devam etmesini beklediklerini; buna karşın büyüme öngörülerine ilişkin birtakım riskler bulunduğuna dikkat çekti. Bilgin, "Küresel ekonomide mevcut öngörülerin devam etmesi durumunda 2017'de yaşanan büyüme trendinin 2018'de de devam etmesi muhtemel. Ancak, ABD, Kuzey Afrika, Uzak Doğu gibi pazarlarımızda koruma tedbirlerinin artırılması, ayrıca inşaat çeliğinde gümrük vergilerinin sıfırlanması, Ukrayna, Rusya, Güney Kore, Çin, Brezilya gibi devlet destekli üretim yapan ülkelerin dampingli fiyatlarla ülkemize yönelik ihracatlarının daha da artırma riski bulunmakta. Böyle bir durumda üretimde öngörülen hedeflere ulaşılması güçleşecek" dedi.
Sektörün 2018'e girerken, uluslararası haksız rekabetten korunma tedbirlerinin alınması beklentisi bulunduğunu; buna karşın aksi yönde bir adımla ithalat vergilerinin düşürüldüğüne dikkat çeken Bilgin, "Esasen gümrük vergisi oranlarının son derece düşük olduğu sektörümüzde, devlet destekli üretim ve dampingli fiyatlarla küresel çelik piyasalarını bozan söz konusu ülkelerin, ülkemiz demir çelik piyasasındaki etkilerinin artmasına ve yerli üretimin gerilemesine yol açmasından endişe edilmekte" dedi. İhracatta pazar kaybı riski Diğer yandan, sektörün dış etkenlerden kaynaklanan önemli sorunları bulunduğunu belirten Bilgin, bunları dünya çelik sektöründeki atıl kapasitenin fiyatlar üzerinde yarattığı baskı, dünya çelik sektöründe yaygınlaşan korumacı tedbirler, üretimi artmaya devam eden Çin'in tüketiminin düşüş eğilimine girmesi ve komşu ülkelerde yaşanan kaosun yol açtığı talep daralması olarak sıraladı. Bilgin, "Tüketiminden fazla çelik üreten bazı ülkelerin dampingli ve sübvanse fiyatlarla desteklenen ihracat baskısının 2018 yılında da etkili olmaya devam etmesi beklenmekte" dedi. Bilgin'in verdiği bilgiye göre, Türk çelik sektörünün 2017 ihracatının miktar yönünden yaklaşık yüzde 7 artışla 17,5-18 milyon ton, değer cinsinden ise toplam demir-çelik sektörü olarak yaklaşık 14-14,5 milyar dolar aralığında gerçekleşeceği öngörülüyor.

Sektör ihracatında en büyük payı yüzde 30 ile AB, yüzde 20 ile Orta Doğu Körfez bölgesi ve yüzde 11 ile ABD alıyor.

Mısır, Katar ve İran gibi ülkelerin son yıllardaki üretim artışlarına dikkat çeken Bilgin, "Bu artışla beraber, söz konusu ülkelerin ihracatlarını geleneksel pazarlarımıza kaydırmaya başlamaları, önümüzdeki yıllar için Türk çelik sektörü açısından sorun teşkil edecek" diye konuştu. Bilgin, Türk çelik sektörünün önündeki bir diğer riskin ise dünyada artan korumacılığa bağlı olarak, başta boru ve uzun ürünler olmak üzere Türk menşeli çelik ürünlerine yönelik artan soruşturmalar olduğunu söyledi.

İstihdam kaybı yaşanabilir

Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci de, özellikle inşaat demirinde gümrük vergisinin sıfırlanmasıyla Türk çelik üreticisinin hayatta kalma ve pazar payını koruma çabasına gireceğine işaret ediyor. Ekinci'ye göre, gümrük vergilerinde gidilen indirim, sektörde üretim düşüşlerinin yanı sıra istihdam kayıplarını da beraberinde getirebilir. Ekinci'nin verdiği bilgiye göre, sektörde 40 bin kişi doğrudan istihdam ediliyor. ( Dünya, 19 Ocak 2018 )

Aliağa Limanları Ege'nin İhracat Kapısı

Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre 2017’de Aliağa’daki limanlardan 9 milyar 973 milyon 987 bin dolarlık ihracat gerçekleşti. 2017’de Aliağa limanlarından en fazla ihracat yapılan fasıl 2 milyar 326 milyon 314 bin dolarla ‘kimyevi maddeler ve mamulleri’ olarak belirlendi. Bunu, 1 milyar 838 milyon 489 bin dolarla ‘elektrik elektronik’ 1 milyar 667 milyon 665 bin dolarla da ‘çelik’ ürünleri takip etti.

İhracatçılar Aliağa’yı tercih ediyor

Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka, Aliağa limanlarının bölgenin ihracat kapısı olması noktasında liderliğini devam ettirdiğini ifade ederek, "Aliağa 26 limanlarında 2017 yılında yapılan ihracat bir önceki yıla göre yüzde 18 oranında artarak 9 milyar 973 milyon 987 bin dolar olarak gerçekleşti. Ege Bölgesi’nin 18 milyar dolar olan toplam ihracatının yüzde 52’si Aliağa limanlarından gerçekleşiyor. Bakıldığı zaman Aliağa tek başına 10 milyar dolara yakın bir ihracat hacmine sahip. Rakamlar da gösteriyor ki Aliağa Ege Bölgesi’nin ihracat kapısı konumunda" dedi.

Ulaştırma yatırımları Aliağa’nın cazibesini artırıyor

Kara, deniz, demiryolu ulaşım ağlarının odağında yer alan Aliağa limanlarının, İzmir ve Manisa başta olmak üzere, Batı Anadolu’nun dünya ticaretine açıldığı bir nokta haline geldiğini söyleyen Saka, “İhracat fasıllarına baktığımızda Aliağa limanlarını yalnızca İzmir’in değil özellikle Manisa’daki ihracatçılarımızın da yoğun olarak kullandığını görüyoruz. Deniz yolu taşımacılığında bu bölgeyi kullanan Batı Anadolu’daki ihracatçılarımız ile ithalatçılarımıza düzenli, gecikmesiz seferler ile çalışabilmeleri, ayrıca ithalatçılarımıza aynı gün içerisinde mallarını limandan çekebilme imkânları sunulduğundan dolayı Aliağa bölgesi tercih edilmektedir. Menemen - Aliağa - Çandarlı otoyolu yapımının devam etmesi, limanların ve çevresindeki işletmelerin demiryolu bağlantısı projesi ile de Anadolu yük taşımacılığının Aliağa’ya bağlanacak olması ve demiryolu ağının Aliağa’dan Çandarlı ve Bergama’ya uzatılacak olması bölgenin var olan hacmine büyük katkı sağlayacak. Biz biliyoruz ki bazı alt ve üst yapı eksikliklerine rağmen Aliağa’da ortaya çıkan bu büyük potansiyel; tüm alt ve üst yapı eksikliklerinin giderilmesiyle katlanarak artmaya devam edecek ve ihracatçı ve ithalatçılarımıza önemli katma değer olacak. Aynı zamanda İzmir-Çanakkale ve İzmir-İstanbul Otoyolları’nın tamamlanması ile Aliağa ve bölgemiz hem lojistik merkez hem yatırımlar konusunda cazibe merkezi haline gelecek” diye konuştu.

Aliağa yatırım sürecinde

Aliağa’nın mevcut ekonomik ve jeostratejik potansiyeli ile Türkiye’de istihdamın, üretimin ve ticaretin merkezi olma yolunda ilerlediğine de vurgulayan Saka, “İlçemizde bulunan liman ve lojistik sektörünün yanı sıra bölgemizdeki petrol ve petro kimya endüstrisi, enerji üretimi ve ulusal enerji kapasitesi, demir çelik sektöründeki öncülüğü, organize sanayi bölgesi, ülkemizin doğalgazdaki sigortası olan LNG tesisleri ve gemi söküm sektörü ile Aliağa, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaya devam ediyor. Aliağa bölge olarak büyük bir yatırım sürecinde. SOCAR’ın büyük yatırımı olan Star Rafinerisi yakında faaliyete geçecek. Organize sanayi bölgesinde önemli yatırımlar devam ediyor. Bunun yanında kimya ve demir çelik sektörü sürekli olarak kendi bünyesinde yatırımlar yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla Aliağa, Türkiye ekonomisi için stratejik öneme sahip bir bölge ve yaşam alanıdır” dedi. ( Hürriyet, 16 Ocak 2018 )

Hurdadan 250 Milyon Dolar

Geri dönüşüm faaliyetleri, hayatın her döneminde çevreyi korumak adına çok önemli. Buna ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçtiğimiz sene içerisinde yüz seksen dokuz adet geminin geri dönüşümünü sağladı. Böylece ekonomiye de iki yüz elli milyon dolarlık katkı sağlanmış oldu. Bakanlığın Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından verilen bilgiye göre, seferden çekilen ve ömrünü sona erdiren gemilerin toplamda yüzde doksan sekiz çelikten meydana geliyor. Bunun da yüzde doksan beşi tekrar kullanılıp üretime sokulabiliyor. Böylece bakanlık, gemilerin geri dönüşümü için hurda parçalarını, çelik ham maddesi şeklinde muhtelif fabrikalara satıyor. İşlemler, Avrupa Birliği onaylı ve ekolojik denge açısından son derece önemli olan yeşil söküm alanlarında yapılıyor. 

Gemi geri dönüşüm işlemleri, bu anlamda İzmir’de bulunan Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Ömrünü tamamlamış gemiler, bu bölgedeki yirmi iki şirket tarafından ekonomiye tekrar kazandırılıyor. Gemi geri dönüşüm sektöründe, 2016 senesinde altı yüz dört bin ton ağırlığında, toplamda yüz yirmi bir adet hurda gemi ekonomiye kazandırıldı. Bu rakam, geçen sene ise sekiz yüz on yedi bin sekiz yüz yedi ton ağırlığındaki yüz seksen dokuz gemiye çıktı. Ülkenin demir çelik sahasının ihtiyacının birçok kısmı da, bu hurda gemilerden karşılanıyor. Böylece geçtiğimiz sene hurda gemilerden elde edilen gelir iki yüz elli milyon dolara ulaştı. ( Ekonomi Haber, 19  Aralık 2018 )  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ülkemiz Demir Çelik Sektöründe Sonu Hazin Biten Bir Proje - Sivas Demir Çelik ( Sidemir )

ÜÇÜNCÜ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI 1973 - 1977 DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜ

DÖRDÜNCÜ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI 1979-1983 DEMİR ÇELİK SANAYİİ