Çelik Sektöründe 2018 - 3. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2018 - 3. Haftanın Öne Çıkanları
Geri dönüşüm faaliyetleri, hayatın her döneminde çevreyi
korumak adına çok önemli. Buna ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
geçtiğimiz sene içerisinde yüz seksen dokuz adet geminin geri dönüşümünü
sağladı. Böylece ekonomiye de iki yüz elli milyon dolarlık katkı sağlanmış
oldu. Bakanlığın Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından verilen bilgiye
göre, seferden çekilen ve ömrünü sona erdiren gemilerin toplamda yüzde doksan
sekiz çelikten meydana geliyor. Bunun da yüzde doksan beşi tekrar kullanılıp
üretime sokulabiliyor. Böylece bakanlık, gemilerin geri dönüşümü için hurda
parçalarını, çelik ham maddesi şeklinde muhtelif fabrikalara satıyor. İşlemler,
Avrupa Birliği onaylı ve ekolojik denge açısından son derece önemli olan yeşil
söküm alanlarında yapılıyor.
Gemi geri dönüşüm işlemleri, bu anlamda İzmir’de bulunan Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Ömrünü tamamlamış gemiler, bu bölgedeki yirmi iki şirket tarafından ekonomiye tekrar kazandırılıyor. Gemi geri dönüşüm sektöründe, 2016 senesinde altı yüz dört bin ton ağırlığında, toplamda yüz yirmi bir adet hurda gemi ekonomiye kazandırıldı. Bu rakam, geçen sene ise sekiz yüz on yedi bin sekiz yüz yedi ton ağırlığındaki yüz seksen dokuz gemiye çıktı. Ülkenin demir çelik sahasının ihtiyacının birçok kısmı da, bu hurda gemilerden karşılanıyor. Böylece geçtiğimiz sene hurda gemilerden elde edilen gelir iki yüz elli milyon dolara ulaştı. ( Ekonomi Haber, 19 Aralık 2018 )
Kardemir, 2017 Yılını
Rekor Üretim ve Satış Seviyeleri ile Geride Bıraktı
Kardemir’in 2017 yılı üretimlerine ilişkin basın bülteninde
“Özellikle 2002 yılından bu yana sürdürdüğü yatırımlar ile üretimlerini her yıl
artıran şirketimiz, 2017 yılını rekor üretim ve satış seviyeleri ile geride
bırakmıştır. Bu dönemde, sıvı çelik üretimimiz bir önceki yıla göre yaklaşık %
11 oranında artarak 2 Milyon 173 bin tondan 2 Milyon 403 bin tona, toplam nihai
ürün üretimimiz yaklaşık % 11,5 artarak 2 Milyon 43 Bin tondan 2 Milyon 279 bin
tona ulaşmıştır. Bir önceki yıla göre Ray Profil Haddehanemiz üretimini 360 bin
tondan 401 bin tona, Çubuk Kangal Haddehanemiz üretimini 55 bin tondan 279 Bin
tona, Kontinü Haddehane ise üretimini 597 bin tondan 647 bin tona çıkarmıştır.
Bilindiği gibi, çelikhane kapasitelerimizin 3,5 Milyon
ton/yıla çıkartılmasına yönelik yatırımlarımız devam etmektedir. Bu kapsamda,
Yönetim Kurulumuzca 1.250.000 ton/yıl kapasiteli yeni bir Sürekli Döküm
Makinesinin kurulmasına karar verilmiş ve ihalesi gerçekleştirilmiştir. Yine,
tüm yatırım ekipmanları alınmış olan 1 ve 2 nolu Konverterlerin 90 tondan 120
tona çıkarılmasına yönelik çalışmalarda devam etmektedir. Birbiriyle eş zamanlı
yürütülecek olan bu yatırımlar sonrasında hedeflenen 3,5 Milyon tonluk üretim
kapasitesi yakalanmış olacaktır.
2017 yılı, satışlarımızda da rekor seviyelerin yakalandığı
bir yıl olmuştur. 2016 yılında 2 Milyon 64 bin ton olan esas ürün satış
miktarı, yaklaşık %13 artarak 2017 yılında 2 Milyon 326 bin tona yükselmiştir.
Stratejik yatırım kapsamında montaj çalışmaları devam eden
Demiryolu Teker Fabrikamızın ise bu yıl devreye alınması planlanmaktadır.
Şirketimizi raydan sonra demiryolu tekerinin de ülkemizdeki tek üreticisi
konumuna getirecek olan bu yatırım, orta ve uzun vadede şirketimizin önemli bir
varlığı olacaktır. Tüm süreçlerimizde maliyetleri düşürmek ve iyileştirmeye
açık alanlarımızı belirleyerek üzerine hızla gitmek 2018 yılında da
önceliğimizdir. 2018 yılı şirketimizde Çevre yatırımlarımızın tamamlandığı bir
yıl olacak ve Kardemir; yenilikçi, dünya standartlarında üretim yapan ve hizmet
veren, teknolojiye ve insana yatırımı önemseyen, Karabük ve ülkemiz ekonomisine
katma değer kazandıran bir kuruluş olmaya devam edecektir.” İfadelerine yer
verildi. ( Kardemir, 15 Ocak 2018 )
Tosyalı, Etiyopya’da
Çelik Fabrikası Kurmak İçin El Sıkıştı
Tosyalı Holding, Afrika’da en büyük çelik üreticisi olma
yolunda ilerliyor. Cezayir’de 6 milyar dolarlık yatırım projesi olan holding
yeni rotası olan Sahra Altı’na yöneldi. Tosyalı Holding Başkan Fuat Tosyalı,
geçtiğimiz hafta Etiyopya’da yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç aldı. Tosyalı,
“Etiyopya’da planladığımız bu yatırımla, ülkedeki çelik üretiminin ithalatını
ikame etmeyi, yatırım ilerledikçe üretimin bir kısmının da Afrika bölgesine
ihraç edileceğini söyleyebilirim” dedi.
Ağır sanayide yurtdışındaki en önemli Türk yatırımcı Tosyalı
Holding.
Avrupa’da Eski Yugoslavya’nın en önemli çelik tesisi Zeljezara
Niksic’i satın alarak tekrar hayata döndüren Tosyalı Holding, Afrika’da ise en
büyük üretici olmak üzere. Bilindiği üzere Cezayir’de 6 milyar dolarlık yatırım
projesi olan Tosyalı Holding, şimdi de Sahra Altı’na yöneldi. Tosyalı’nın 2020
hedefinde dünyanın en büyük 20 demir-çelik firması arasına girmek var.
Geçmiş yıllarda Afrika’da farklı ülkelerle de
ilgilendiklerini anlatan Tosyalı Holding’in Yönetim Kurulu Başkan Fuat Tosyalı,
geçtiğimiz hafta Etiyopya’daydı. Fuat Tosyalı, resmi görüşmelere başladı Fuat
Tosyalı, başkent Addis Ababa’da Etiyopya Dış Yatırımlar Bakanı Aklilu
Hailemicheal ile görüştü.
Tosyalı’nın hedefi net: Etiyopya’da yatırım yapmak.
Tosyalı Algerie yatırımının henüz sadece Cezayir’in iç
pazarını karşılayacak bir kapasiteye sahip olduğunu söyleyen Fuat Tosyalı,
ancak bu yıl başlayacakları 4’üncü etap yatırımlarıyla birlikte Afrika’nın
diğer bölgeleri için de ciddi bir ihracatçı konumuna geçeceklerini vurguluyor.
Fuat Tosyalı, Etiyopya yatırımıyla birlikte Tosyalı’nın Afrika’daki en güçlü
demir-çelik ihracatçılarından biri olacağını şu sözlerle vurguluyor: “Etiyopya’da
planladığımız bu yatırımla, ülkedeki çelik üretiminin ithalatını ikame etmeyi,
yatırım ilerledikçe üretimin bir kısmının da Afrika bölgesine ihraç edileceğini
söyleyebilirim. Burada önceliğimiz çelik ve inşaat demiri olacak. Etiyopya’da
daha öncesinde demir üretimi için ithal ettiği hammadde konusunda da
planlarımız var. Buna yönelik de yatırım yapacağız. İlerleyen zamanda,
Cezayir’de olduğu gibi, burada da madenden ve cevherden demir-çelik üretimine
ağırlık verebiliriz.”
Toplam 6 milyar doları bulacak Cezayir’deki yeni fazlarla
birlikte otomotiv, beyaz eşya ve boru endüstrisinin ihtiyaç duyduğu katma
değerli üretimi de gerçekleştirmeyi planlayan Tosyalı, Cezayir’in en büyük
sanayicilerinden biri. Öyle ki Cezayir’in petrokimyadan bu yana en büyük sanayi
yatırımı unvanına sahip Tosyalı Algerie için şu ana kadar 2 milyar 250 milyon
doları aşan bir yatırım yapıldı. Yatırımın 3’üncü fazı 2018’de devreye girecek.
4’üncü faz için de çalışmalara başlandı. Bu faz, 2’şer milyar dolarlık iki ayrı
modülden oluşacak. Böylece holdingin sadece Cezayir’e yatırımlarının toplamı 6
milyar doları aşacak.
Mareşal Tito’nun efsanesiydi
Gelelim Tosyalı’nın Avrupa’daki projesine… 1950’lerde
Mareşal Tito’nun kurduğu Zeljezara Niksic, 1980’lerde 22 bin çalışana ev
sahipliği yaptı. Hem Yugoslavya’nın hem de bölgenin en büyük çelik fabrikası
olan tesis, ülkenin dağılma süreciyle küçülmeye başladı. 2012’de çalışan sayısı
320’ye kadar düşen şirketin birçok üretim bandı durdu. O yıl Türk şirket
Tosyalı Holding, Zeljezara Niksic adlı tesisi 15 milyon euroya satın aldı ve
adını Tosçelik Niksiç olarak değiştirdi. 35 milyon euroluk yatırım yapan
Tosyalı, 120 bin tonluk üretimi de 400 bin tona çıkardı. Tosyalı şimdilerde
haddelenmiş profil üretimi için de yeni bir ünite kurmayı planlıyor. ( Dünya,
15 Ocak 2018 )
Severstal Mersin’deki
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali İçin İnşaat Demiri Tedarikine Başladı
Rus çelik üreticisi Severstal, Mersin’de inşasına başlanan
Akkuyu nükleer enerji santrali için 400.000 ton ArmAnorma (A600S) inşaat demiri
tedarik ettiğini duyurdu. Bu senenin başlarında ise 1.600 ton daha sevkiyat
yapılacağı bildirildi. ArmAnorma’nın güçlü ve esnek yeni nesil alaşımlı inşaat
demiri olduğunu belirten Severstal, sevkiyatı yapılan bu ürünlerin nükleer
enerji santralinin 1 No’lu biriminin reaktör bölmesinin temelinde
kullanılacağını belirtti. Akkuyu nükleer enerji santralinin kurulumu için 12
Mayıs 2010'da Rusya hükümeti ile Türkiye hükümeti arasında Ankara'da anlaşma
imzalandı. İşletme ömrü 60 yıl olan söz konusu santralin inşasına 10 Aralık
2017’de başlandı. (SteelOrbis, 16 Ocak 2018 )
CISA: 2018 Yılında
Çelik Tüketiminin İstikrarlı Olması Beklenirken, Kapatılan Kapasite Kontrolleri
Daha da Sıkılaşacak
Çin Demir ve Çelik Derneği’nin (CISA) en son tahminine göre,
Çin çelik sanayiinin 2018 yılında dengeli olacağı ve talebin en azından 2017
yılı ile aynı seviyede kalması beklenirken, kapatılan kapasitelere yönelik
kontrollerin daha da sıkılaşacağı duyuruluyor. Cumartesi günü CISA’nın, Çin’in
altyapı projelerine ve konut piyasasına yatırımları genişletmeye devam edeceği
için bu yıl çelik tüketiminin istikrarlı olmasının beklendiğini, buna ek olarak
yerli makine ve diğer çelik tüketen sanayilerin bu yıl sağlıklı performans
göstereceğinin tahmin edildiğini belirttiği ifade ediliyor. 2017 yılının
Ocak-Kasım döneminde, altyapı, konut ve makine yatırımlarının 2016 yılının aynı
dönemine kıyasla daha hızlı büyüyerek sırasıyla % 20,1, % 7,5 ve %4,1 oranında
artış gösterdiği bildiriliyor. Piyasa oyuncularının da 2018 yılında Çin’de
kapasite kapatma süreci ile ilgili benzer görüşte oldukları, ancak beş yıllık
plan (2016-2020) için 100-150 milyon/yıl seviyesinde belirlenen hedef göz
önünde bulundurulduğunda söz konusu sürecin 2016-2017 döneminde kapatıldığı
belirtilen 115 milyon ton/yıl seviyesine kıyasla çok daha yavaş olacağı
aktarılıyor. Ocak ayının başlarından itibaren Çinli yetkililerin, önceden
kapatılan fırınların yeniden devreye alınmalarının önüne geçmek için daha sıkı
kontrol edileceklerini ifade ettikleri belirtiliyor. Bu yıl pek çok indüksiyon
ocağının yeni elektrik ark ocakları ile değiştirileceği, bunun sonucunda da
2018 yılında üretimin büyük ölçüde azalmasının beklenmediği, hatta artış bile
görülebileceği vurgulanıyor. ( Metal Expert, 16 Ocak 2018 )
WV Stahl: 232
Soruşturmasının Sonucunda Katı İthalat Vergileri Uygulanması Durumunda AB,
Çelik İthalat Dalgası ile Karşı Karşıya Kalabilir
Alman Çelik Derneği WV Stahl’ın, Donald Trump’ın Section 232
soruşturmasının çelik ürünlerine katı ithalat vergileri uygulanması ile
sonuçlanması halinde Avrupa’nın daha önce ABD’ye yönelik olan çelik ithalatı
dalgası ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunduğu ifade ediliyor. ABD
hükümetinin çelik ithalatının ulusal güvenliğe tehdit oluşturup oluşturmadığını
inceleyen Section 232 soruşturmasının raporunu Cuma günü Başkan Trump’a sunduğu
ve Trump’ın hangi yolun izleneceğine karar vermek için 90 günü olduğu
hatırlatılıyor. WV Stahl’ın dünyanın en büyük çelik piyasasının kapanması
halinde, ticaretin başka pazarlara kaymasının beklendiği ve söz konusu durumda
serbest piyasaların baskılanacağını, dolayısıyla Avrupa’da yerleşik çelik
üreticilerinin, Avrupa’nın ABD’ye ihracatına vergi getirilmese bile ABD’nin
alacağı her türlü önlem nedeniyle dezavantajlı konumda olacaklarını belirttiği
kaydediliyor. Alman Çelik Derneği’nin, ABD’nin çelik ithalatına uygulayacağı
sıkı verginin, dünya çapında çelik firmalarına yönelik teşvikleri azaltma amacı
güden G20 Global Çelik Forumu’nun çok taraflı faaliyetlerini zayıflatacağına da
değindiği rapor ediliyor. ( Metal Bulletin, 17 Ocak 2018 )
ArcelorMittal Kryvyi
Rih KIWA Sertifikasıyla Hollanda Piyasasına Açılıyor
Küresel çelik devi ArcelorMittal’in Ukrayna merkezli bağlı
kuruluşu ArcelorMittal Kryvyi Rih, inşaat demiri için Hollanda merkezli
sertifikasyon kuruluşu Kiwa’dan sertifika aldığını duyurdu. ArcelorMittal
Kryvyi Rih, daha önce Avrupa piyasalarında DIN sertifikası ile Almanya’ya, NBN
sertifikası ile Belçika’ya ve NF sertifikası ile Fransa’ya ürün satabildiğini,
şimdi KIWA sertifikasıyla Hollanda piyasasına ürün satabileceğini belirtti. Söz
konusu sertifika ile birlikte şirket, bahsi geçen dört ülkede inşaat demirini
yeniden sertifikalandırmaya gerek olmadan satabileceğini ve bu sayede
maliyetlerin de azaltılacağını belirtti. Bununla birlikte, sertifika sayesinde,
müşterilerden birinin sevk edilen ürünü herhangi bir sebepten almak istememesi
halinde ürünün bahsi geçen dört ülkedeki başka bir müşteriye sevk edilebileceği
bildirildi. ( SteelOrbis, 18 Ocak 2018 )
Çelikçiler 2 Riskten
Endişeli
Dünyanın sekizinci büyük ham çelik üreticisi konumundaki
Türkiye'de sektörün kapasite kullanım oranı 2017'de yüzde 67 seviyesinde
gerçekleştiği tahmin edilirken; 1 Ocak'ta yürürlüğe giren gümrük indirimleri,
zaten atıl kapasite sorunu bulunan sektörde ithalatı artırarak üretimde
gerilemeye neden olabilir. Yurtdışında Türk üreticilere yönelik açılan
soruşturmalar hali hazırda sektörün ihracat kabiliyetini olumsuz etkiliyor.
Türk çelik sanayi ise böyle bir dönemde iç piyasadan daha fazla yararlanmaya
ihtiyaç duyuyor. Ancak bu dönemde gümrük vergilerinin düşürülmesinin Ukrayna,
Rusya ve İran gibi ülkelerden ithalatı artırarak çelik sanayinin iç pazar
ayağını da "sakatlama" riski bulunuyor. İhracat pazarlarında ise
jeopolitik gelişmelere bağlı talep düşüşü, bazı ihracat pazarlarının kendi
çelik sanayilerini kurmaya başlamaları, birçok ülkede artan korumacı tedbirler
ile yurtdışında Türk üreticiler aleyhine devam eden soruşturmalar sektörün
önündeki riskler olarak sıralanıyor. Borsa İstanbul'da işlem gören çelik
üreticileri arasında Erdemir, Kardemir ve İzdemir bulunuyor. Söz konusu
şirketlerin hisseleri 2017'de çelik fiyatlarındaki artıştan güçlü destek bulmuş
ve sırasıyla yüzde 109, yüzde 179 ve yüzde 22 yükselmişti. Türkiye 2016
rakamlarına göre, 33,2 milyon ton ham çelik üretimi ile dünyanın sekizinci
büyük üreticisi konumunda bulunuyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD)
verilerine göre, Türkiye'nin ham çelik üretimi 2017 Ocak-Kasım döneminde yüzde
12,7 artışla 34,2 milyon tona ulaşırken; Aralık rakamları ise henüz
açıklanmadı.
TÇÜD Genel Sekreter Vekili Gazi Bilgin yaptığı
değerlendirmede, 2017 tamamında üretimin 37 milyon tonu aştığını belirtti.
Reuters'ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Bilgin, "2016'nın son
aylarından itibaren toparlanma sürecine giren çelik sektöründe, 2017'de de
ekonomik büyümeye paralel şekilde üretim artışı devam etti. 2016 yılına kıyasla
yaklaşık yüzde 12,7 oranında artarak 37 milyon tonu aşan bir üretim seviyesine
ulaşılacağı öngörülmekte" dedi. Bilgin, nihai mamul tüketiminin ise
2017'nin ilk yarısındaki azalışına karşın temmuzdan itibaren yükselişe
geçtiğini ve yılı 2016'daki 34,1 milyon tona yakın bir seviye olan 34,5-35
milyon ton aralığında tamamlamasının beklendiğini söyledi.
"Birtakım riskler var"
Ekonomideki büyümenin sektör üretimindeki artışta temel
belirleyici olduğunu ifade eden Bilgin, 2018'de de bu trendin devam etmesini
beklediklerini; buna karşın büyüme öngörülerine ilişkin birtakım riskler
bulunduğuna dikkat çekti. Bilgin, "Küresel ekonomide mevcut öngörülerin
devam etmesi durumunda 2017'de yaşanan büyüme trendinin 2018'de de devam etmesi
muhtemel. Ancak, ABD, Kuzey Afrika, Uzak Doğu gibi pazarlarımızda koruma
tedbirlerinin artırılması, ayrıca inşaat çeliğinde gümrük vergilerinin
sıfırlanması, Ukrayna, Rusya, Güney Kore, Çin, Brezilya gibi devlet destekli
üretim yapan ülkelerin dampingli fiyatlarla ülkemize yönelik ihracatlarının
daha da artırma riski bulunmakta. Böyle bir durumda üretimde öngörülen
hedeflere ulaşılması güçleşecek" dedi.
Sektörün 2018'e girerken, uluslararası haksız rekabetten
korunma tedbirlerinin alınması beklentisi bulunduğunu; buna karşın aksi yönde
bir adımla ithalat vergilerinin düşürüldüğüne dikkat çeken Bilgin, "Esasen
gümrük vergisi oranlarının son derece düşük olduğu sektörümüzde, devlet
destekli üretim ve dampingli fiyatlarla küresel çelik piyasalarını bozan söz
konusu ülkelerin, ülkemiz demir çelik piyasasındaki etkilerinin artmasına ve
yerli üretimin gerilemesine yol açmasından endişe edilmekte" dedi. İhracatta
pazar kaybı riski Diğer yandan, sektörün dış etkenlerden kaynaklanan önemli
sorunları bulunduğunu belirten Bilgin, bunları dünya çelik sektöründeki atıl
kapasitenin fiyatlar üzerinde yarattığı baskı, dünya çelik sektöründe
yaygınlaşan korumacı tedbirler, üretimi artmaya devam eden Çin'in tüketiminin
düşüş eğilimine girmesi ve komşu ülkelerde yaşanan kaosun yol açtığı talep
daralması olarak sıraladı. Bilgin, "Tüketiminden fazla çelik üreten bazı
ülkelerin dampingli ve sübvanse fiyatlarla desteklenen ihracat baskısının 2018
yılında da etkili olmaya devam etmesi beklenmekte" dedi. Bilgin'in verdiği
bilgiye göre, Türk çelik sektörünün 2017 ihracatının miktar yönünden yaklaşık
yüzde 7 artışla 17,5-18 milyon ton, değer cinsinden ise toplam demir-çelik
sektörü olarak yaklaşık 14-14,5 milyar dolar aralığında gerçekleşeceği
öngörülüyor.
Sektör ihracatında en büyük payı yüzde 30 ile AB, yüzde 20
ile Orta Doğu Körfez bölgesi ve yüzde 11 ile ABD alıyor.
Mısır, Katar ve İran gibi ülkelerin son yıllardaki üretim
artışlarına dikkat çeken Bilgin, "Bu artışla beraber, söz konusu ülkelerin
ihracatlarını geleneksel pazarlarımıza kaydırmaya başlamaları, önümüzdeki
yıllar için Türk çelik sektörü açısından sorun teşkil edecek" diye
konuştu. Bilgin, Türk çelik sektörünün önündeki bir diğer riskin ise dünyada
artan korumacılığa bağlı olarak, başta boru ve uzun ürünler olmak üzere Türk
menşeli çelik ürünlerine yönelik artan soruşturmalar olduğunu söyledi.
İstihdam kaybı yaşanabilir
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Namık Ekinci de,
özellikle inşaat demirinde gümrük vergisinin sıfırlanmasıyla Türk çelik
üreticisinin hayatta kalma ve pazar payını koruma çabasına gireceğine işaret
ediyor. Ekinci'ye göre, gümrük vergilerinde gidilen indirim, sektörde üretim
düşüşlerinin yanı sıra istihdam kayıplarını da beraberinde getirebilir.
Ekinci'nin verdiği bilgiye göre, sektörde 40 bin kişi doğrudan istihdam
ediliyor. ( Dünya, 19 Ocak 2018 )
Aliağa Limanları
Ege'nin İhracat Kapısı
Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre 2017’de Aliağa’daki
limanlardan 9 milyar 973 milyon 987 bin dolarlık ihracat gerçekleşti. 2017’de
Aliağa limanlarından en fazla ihracat yapılan fasıl 2 milyar 326 milyon 314 bin
dolarla ‘kimyevi maddeler ve mamulleri’ olarak belirlendi. Bunu, 1 milyar 838
milyon 489 bin dolarla ‘elektrik elektronik’ 1 milyar 667 milyon 665 bin
dolarla da ‘çelik’ ürünleri takip etti.
İhracatçılar Aliağa’yı tercih ediyor
Aliağa Ticaret Odası Başkanı Adnan Saka, Aliağa limanlarının
bölgenin ihracat kapısı olması noktasında liderliğini devam ettirdiğini ifade
ederek, "Aliağa 26 limanlarında 2017 yılında yapılan ihracat bir önceki
yıla göre yüzde 18 oranında artarak 9 milyar 973 milyon 987 bin dolar olarak
gerçekleşti. Ege Bölgesi’nin 18 milyar dolar olan toplam ihracatının yüzde
52’si Aliağa limanlarından gerçekleşiyor. Bakıldığı zaman Aliağa tek başına 10
milyar dolara yakın bir ihracat hacmine sahip. Rakamlar da gösteriyor ki Aliağa
Ege Bölgesi’nin ihracat kapısı konumunda" dedi.
Ulaştırma yatırımları Aliağa’nın cazibesini artırıyor
Kara, deniz, demiryolu ulaşım ağlarının odağında yer alan
Aliağa limanlarının, İzmir ve Manisa başta olmak üzere, Batı Anadolu’nun dünya
ticaretine açıldığı bir nokta haline geldiğini söyleyen Saka, “İhracat
fasıllarına baktığımızda Aliağa limanlarını yalnızca İzmir’in değil özellikle
Manisa’daki ihracatçılarımızın da yoğun olarak kullandığını görüyoruz. Deniz
yolu taşımacılığında bu bölgeyi kullanan Batı Anadolu’daki ihracatçılarımız ile
ithalatçılarımıza düzenli, gecikmesiz seferler ile çalışabilmeleri, ayrıca
ithalatçılarımıza aynı gün içerisinde mallarını limandan çekebilme imkânları
sunulduğundan dolayı Aliağa bölgesi tercih edilmektedir. Menemen - Aliağa -
Çandarlı otoyolu yapımının devam etmesi, limanların ve çevresindeki
işletmelerin demiryolu bağlantısı projesi ile de Anadolu yük taşımacılığının
Aliağa’ya bağlanacak olması ve demiryolu ağının Aliağa’dan Çandarlı ve
Bergama’ya uzatılacak olması bölgenin var olan hacmine büyük katkı sağlayacak.
Biz biliyoruz ki bazı alt ve üst yapı eksikliklerine rağmen Aliağa’da ortaya
çıkan bu büyük potansiyel; tüm alt ve üst yapı eksikliklerinin giderilmesiyle
katlanarak artmaya devam edecek ve ihracatçı ve ithalatçılarımıza önemli katma
değer olacak. Aynı zamanda İzmir-Çanakkale ve İzmir-İstanbul Otoyolları’nın
tamamlanması ile Aliağa ve bölgemiz hem lojistik merkez hem yatırımlar
konusunda cazibe merkezi haline gelecek” diye konuştu.
Aliağa yatırım sürecinde
Aliağa’nın mevcut ekonomik ve jeostratejik potansiyeli ile
Türkiye’de istihdamın, üretimin ve ticaretin merkezi olma yolunda ilerlediğine
de vurgulayan Saka, “İlçemizde bulunan liman ve lojistik sektörünün yanı sıra
bölgemizdeki petrol ve petro kimya endüstrisi, enerji üretimi ve ulusal enerji
kapasitesi, demir çelik sektöründeki öncülüğü, organize sanayi bölgesi,
ülkemizin doğalgazdaki sigortası olan LNG tesisleri ve gemi söküm sektörü ile
Aliağa, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaya devam ediyor. Aliağa bölge
olarak büyük bir yatırım sürecinde. SOCAR’ın büyük yatırımı olan Star
Rafinerisi yakında faaliyete geçecek. Organize sanayi bölgesinde önemli
yatırımlar devam ediyor. Bunun yanında kimya ve demir çelik sektörü sürekli olarak
kendi bünyesinde yatırımlar yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla Aliağa, Türkiye
ekonomisi için stratejik öneme sahip bir bölge ve yaşam alanıdır” dedi. ( Hürriyet,
16 Ocak 2018 )
Hurdadan 250 Milyon
Dolar
Gemi geri dönüşüm işlemleri, bu anlamda İzmir’de bulunan Aliağa Gemi Söküm Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Ömrünü tamamlamış gemiler, bu bölgedeki yirmi iki şirket tarafından ekonomiye tekrar kazandırılıyor. Gemi geri dönüşüm sektöründe, 2016 senesinde altı yüz dört bin ton ağırlığında, toplamda yüz yirmi bir adet hurda gemi ekonomiye kazandırıldı. Bu rakam, geçen sene ise sekiz yüz on yedi bin sekiz yüz yedi ton ağırlığındaki yüz seksen dokuz gemiye çıktı. Ülkenin demir çelik sahasının ihtiyacının birçok kısmı da, bu hurda gemilerden karşılanıyor. Böylece geçtiğimiz sene hurda gemilerden elde edilen gelir iki yüz elli milyon dolara ulaştı. ( Ekonomi Haber, 19 Aralık 2018 )
Yorumlar
Yorum Gönder