Çelik Sektöründe 2018 - 21. Haftanın Öne Çıkanları

Çelik Sektöründe 2018 - 21. Haftanın Öne Çıkanları


JSW Steel İtalyan Çelik Üreticisi Aferpi’yi Satın Almak İçin Cevital İle Anlaşma İmzaladı

İki aydan daha uzun bir süredir devam eden görüşmelerin ardından, Hint çelik üreticisi Jindal South West (JSW Steel) Piombino merkezli İtalyan çelik üreticisi Aferpi’yi (önceki ismiyle Lucchini) 55 milyon avro ya da ticari döner sermaye dikkate alındığında değeri 90 milyon avro olan bir bedel karşılığında satın almak için Cezayirli Cevital şirketi ile resmi bir anlaşma imzaladı. İtalya Ekonomik Kalkınma Bakanı Carlo Calenda ve Toscana Bölgesel Yönetim Başkanı Enrico Rossi İtalya’nın en önemli çelik tesislerinden birini ve 1.950 çalışanın işini tehlikeye atan meselenin olumlu sonuçlanmasından memnuniyet duyduklarını açıkladı. Basında yer alan haberlere göre, Piombino’da çelik üretimini yeniden başlatmayı amaçlayan anlaşmanın şirkete 50 yıl süreyle liman kullanım hakkı vermesi gerekiyor. Ayrıca, anlaşmanın enerji maliyetlerini düşürmesi ve bölgenin çevresel anlamda iyileştirilmesi için bir çözüm sunması isteniyor. JSW’nin tesis için belirlediği planlarını önümüzdeki haftalarda açıklaması bekleniyor. Aferpi demir yolu, otomotiv, inşaat kazı makineleri, su kaynakları ve enerji gibi sektörlere yönelik yüksek kaliteli ve vasıflı uzun çelik ürünleri imal ediyor. Aferpi, Cezayirli şirket Cevital, Piombino tesislerini İtalyan çelik üreticisi Lucchini’den 2014 yılında satın aldığından beri, zorluklarla mücadele ediyor. JSW tesisleri o dönemde de almayı denemiş ancak girişimci Issad Rebrab’ın sahibi olduğu Cevital, teklif aşamasında başarılı olmuş ve akabinde kompleksin adını Acciaierie e Ferriere di Piombino (Aferpi) olarak değiştirmişti. ( SteelOrbis, 18 Mayıs 2018 )

CISA Başkanı: Çin Çelik Kapasitesini 2025 Yılına Kadar 1 Milyar Tonun Altına İndirecek

Çin Demir ve Çelik Derneği (CISA) ve Hebei Iron and Steel Group Başkanı Yu Yong’un, 2025 yılına kadar Çin’in daha fazla eski çelik tesisini kapatacağını ve çelik talebinin kademeli olarak azalması ile toplam kapasitesini 1 milyar ton seviyesinin altına indireceğini dile getirdiği haber veriliyor. Yong’un, kapasite fazlalığını azaltma alanındaki başarısını baz alarak Çin’in, yasalar, piyasa güçleri, mali araçların yanı sıra satın alma ve şirket birleşmeleri gibi yöntemler ile kapasite fazlalığını azaltacağını belirttiği kaydediliyor. Çin’in kapasite kullanımını % 80 civarında tutmayı hedeflediğinin ve kapasite kullanım oranlarının 2015 yılında % 70 seviyesinin altına indiğinin altını çizen Yong’un, hâlihazırda yılda 120 milyon ton ham çelik üretim kapasitesinin kapatıldığını ve Çin’in bu yıl çelik kapasitesini ilave olarak 30 milyon ton seviyesinde devre dışı bırakacağını, buna ek olarak inşaat sektöründe yasadışı olarak kullanılan 100 milyon ton düşük kalite çelik kapasitesinin kapatıldığını vurguladığı bildiriliyor. Son olarak Yong’un, gelecekte Çin’in toplam çelik talebinin aşağı yönlü dalgalanacağını ve kapasite fazlalığının göreceli olarak sürdürülebilir bir zaman diliminde devam edeceğini belirttiği kaydediliyor. ( SteelGuru, 22 Mayıs 2018 )

Türkiye’de Yeni Çelik Üretim Projeleri Devreye Alınacak

Orta vadede Türkiye’de yeni çelik üretim projelerinin devreye alınacağı, iki büyük haddecinin elektrik ark ocağı kurmayı planladıkları ve bunun sonucunda Türkiye’nin kare kütük ithalatının azalmasının beklendiği haber veriliyor. Türkiye’de faaliyet gösteren başlıca ticari çubuk üreticilerinden 700.000 ton kapasiteli Mescier’in, kendi çelik üretimi başlatma planını duyurduğu ve firmanın Bartın’da yılda 900.000 ton kapasiteli bir elektrik ark ocağı kurmak için yatırım yaptığı, söz konusu projenin 2019 yılında devreye alınmasının beklendiği duyuruluyor. Bunun yanı sıra yılda 700.000 ton ticari çubuk üretim kapasiteli İzmir’de yerleşik haddeci Kar-demir Haddecilik’in de önümüzdeki yıllarda ham çelik üretimine yatırım yapmayı planladığı, ancak söz konusu plan için herhangi bir program açıklamadığı ifade ediliyor. Her iki firmanın da ayda 20.000 ton civarında kütük ithal ettiği göz önünde bulundurulduğunda, orta vadede Türkiye’nin kütük ithalatını yılda 400.000 tondan fazla azaltabileceğine dikkat çekiliyor. ( Metal Expert, 23 Mayıs 2018 )

İran’ın Çelik Ticaretinde Dinamikler, Yaptırımlar ile Değişiyor

İranlı çelik üreticilerinin ve Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Asya gibi başlıca piyasalardaki alıcıların, ABD’nin nükleer anlaşmasından çekilme kararının ülkenin çelik ihracatı ve dolayısıyla üretimini olumsuz yönde etkileyeceği yönündeki endişelerini dile getirdikleri ifade ediliyor. İranlı bir üretici kaynağının, İran’ın bağlantıları finanse edememesi nedeniyle çelik ihracatını azaltmak durumunda kalması halinde, yakın zamanda toparlanan talebe rağmen iç piyasada tüketilemeyecek olması dolayısıyla üretimi de azaltması gerekeceğini dile getirdiği kaydediliyor. Avrupalı bankaların söz konusu durumu öngördükleri ve Avusturyalı Oberbank gibi bazı bankaların, birkaç ay önce faaliyetleri dondurdukları yönünde bilgi alındığı rapor ediliyor. ABD Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, 2015-2016 yılları arasında İran’ın ihracatının % 53 artışla 5,6 milyon tona yükseldiği ve 2017 yılında ülkenin çelik ihracatının % 32 artışla 7,4 milyon tona ulaştığı ifade ediliyor. Geçtiğimiz yıl yarı ürünlerin, İran’ın çelik ihracatından % 80 ya da 5,9 milyon ton ile en büyük pay alan ürün grubu olduğu, ardından % 10 (748.000 ton) pay ile uzun mamul, % 8,5 (627.000 ton) ile yassı çelik, % 1,5 (113.000 ton) ile boru ve % 0,013 (1,000 ton) ile paslanmaz çeliğin geldiği aktarılıyor. Küresel çelik piyasalarında, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İran ile nükleer anlaşmadan çekileceğini duyurduğundan bu yana endişelerin giderek yayıldığı değerlendiriliyor. ( SteelGuru, 23 Mayıs 2018 )

ArcelorMittal, Brezilya’daki Varlıklarının Satışı İçin Rekabet Kurumundan Onay Aldı

Brezilya rekabet kurumu CADE’nin, ArcelorMittal’in, Brezilya’daki iki üretim tesisinden ikincisinin satışı için onay aldığı bildiriliyor. ArcelorMittal’in, söz konusu varlıkları elinden çıkarmasının, CADE’nin Votorantim Siderurgia’nın satın alınmasına onay vermesi için öne sürdüğü şartların bir parçası olduğu belirtiliyor. CADE’den onay aldıktan sonra ArcelorMittal’in, Gusa Nordeste ve Ferroeste Group’a bağlı Aço Verde do Brasil’e tel çekme ekipmanının satışını tamamladığı ifade ediliyor. ArcelorMittal’in, Brezilya’da mevcut 12,5 milyon ton ham çelik ve 7,1 milyon ton demir cevheri üretim kapasitesinin yanı sıra yılda 5 milyon ton uzun çelik üretim kapasitesine sahip olduğunun tahmin edildiği kaydediliyor. ( Kallanish, 23 Mayıs 2018 )

Türkiye'de Uçak Gemisi İçin Tersane İnşa Edilecek

İÇDAŞ A.Ş. denizcilik sektöründeki atılımlarına devam ediyor. Türkiye'nin milli savunma stratejisi anlayışı içinde İÇDAŞ tersanesinde uçak gemisi inşası için hazırlıklar yapılıyor. 370 metre boyunda ve 70 metre genişliğinde kuru havuzun inşasına başlandı. 2019 yılı yaz aylarında tamamlanması planlanan kuru havuzun tamamlanması ile birlikte Türkiye'nin en büyük uçak gemisi İÇDAŞ tersanesinde inşa edilebilecek. Deniz içinde inşası süren uçak gemisi kuru havuzu İÇDAŞ'ın kendi öz kaynakları ve teknik imkânları ile yapılıyor. Maliyeti 50 milyon doları bulacak olan tesiste, Türkiye'nin en büyük talaşlı imalathanesi kurulacak. Uçak gemisi inşası ile yeni istihdam olanağı da ortaya çıkacak.

Bandırma Vapuru'nun anısına römorkör

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ülkemizde törenlerle kutlanırken, İÇDAŞ A.Ş. Bandırma Vapuru anısına denize römorkör indirdi. Milli mücadelenin ilk adımında büyük bir hizmet veren Bandırma Vapuru'na selam gönderilerek, İÇDAŞ-39 ismi verilen römorkör denize indirildi. İÇDAŞ A.Ş.'nin Çanakkale'nin Biga ilçesindeki Değirmencik tesislerinde inşa edilen römorkör anlamlı bir günde hizmete alındı. Tersane ve denizcilik sektöründeki atılımlarına da ithafen 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda ilk kez yüzdürülen römorkör, 9 ayda inşa edildi. İÇDAŞ'ın demir çelik ve enerji santrallerine hizmet eden limanda görev yapacak olan römorkör, 27,40 metre uzunluğunda, 12,20 metre genişliğinde. 65 BP ( bollard pull ) çekme kapasitesinde olan İÇDAŞ-39 römorkörü, yük boşaltmaya veya almaya gelen gemilerin limana yanaşması hususunda pilotaj hizmeti verecek.

İÇDAŞ Tersanesi Türkiye'nin deniz gücü için üretiyor

2011 yılında yine İÇDAŞ limanında hizmet vermesi için inşa edilen İÇDAŞ-19 römorkörünün eşi olan İÇDAŞ-39 isimli römorkör genç ve dinamik yapının bir nişanı olarak ve milli mücadelenin ilk adımına şahit olan Bandırma vapuru anısına denize indirildi. İÇDAŞ'ın Değirmencik entegre üretim tesislerindeki tersanesinde kimyasal tankerden genel kargo gemisine, pilot bottan römorköre geniş bir yelpazede gemi inşası gerçekleştiriliyor.

Türkiye'nin milli projesi olan Türk Yıldızı'na ilk kosteri İÇDAŞ tersanesinde inşa edilmişti. Tamamen Türk mühendislerin projesiyle ekonomik açıdan üst rekabet seviyesinde inşa edilen Türk Yıldızı kosterleri İÇDAŞ'ın kendi yüklerini taşımak için hizmete aldı. Genel kargo taşımacılık amaçlı 5.000 DWT Türk Yıldızı kosteri ticari seferlerini başarıyla sürdürüyor. 83,12 metre uzunluğunda, 15,80 metre genişliğinde ve 2.930 gros tonluk Türk Yıldızı-1 kosterinden sonra 3 koster daha suya indirildi. Türk Yıldızı-1, Türk Yıldızı-2, Türk Yıldızı- 3 Türk Yıldızı-4 kosterleri Türk koster filosunun gençleşmesine de ön ayak oldu.

Yüksek taşıma kapasiteli Türk Hilali geliyor

İÇDAŞ'ın Türk Yıldızı kosterlerinden sonra daha yüksek taşıma kapasiteli kosterlerin inşasının yapılacağı Türk Hilali projesi de hızla tamamlanıyor. Türk Yıldızı kosterlerinin 5.000 DWT kapasitesini üçe katlayan ve 15.000 DWT taşıma kapasitesi olan Türk Hilali kosterlerinin ilkinin inşası sürüyor. Ekonomik anlamda en üst düzeyde rekabetçi özelliğe sahip olan ve çevreci özelliğiyle de öne çıkan Türk Hilali kosterinin 2018 yılı sonunda filoya katılması planlanıyor. İÇDAŞ tersanesinde inovasyon dizaynı ile her türlü kimyasal yükü taşıyabilecek, sofistike ve yüksek teknoloji ürünü 7.500 DWT paslanmaz kimyasal tanker, 12 Mart 2018 tarihinde denize indirildi. Tanker ticari seferler için son hazırlıklarını tamamladı. ( CNN Türk, 22 Mayıs 2018 )

Köşe Yazısı: Tosyalı Holding Başkanı Fuat Tosyalı: Çelikte ABD Gümrüğü, Türkiye İçin Rusya ve Ukrayna Tehlikesi Yarattı

Tosyalı Holding demir çelik sektörünün en büyük aktörlerinden biri. Cezayir’de devreye aldığı son üretimle birlikte 12,2 milyon ton kapasiteye ulaştı. Geçen yılki üretimi 10 milyon tondu, bu yıl 12 milyon ton bekleniyor. Üretimin yaklaşık yüzde 30’unu ihraç ediyor ve 600 milyon dolarlık bir rakama ulaşıyor. Yeni yatırımlara da devam ediyor. Cezayir’deki yatırımı tamamlanma aşamasında. Bunun yanında 135 milyar liralık süper teşvik programı çerçevesinde İskenderun’da 28 milyar liralık daha yatırımın hazırlıkları sürüyor.

Bir grup gazeteciyle buluştuğumuz Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ile yatırımlarını ve demir çelik sektörünün karşı karşıya bulunduğu riskleri konuştuk. ABD’nin gümrük vergisi koymasının ardından demir çelikte Rusya ve Ukrayna’nın gözlerini Türkiye pazarına çevirdiğini belirten Şerif Tosyalı “İthal etmek eğer ABD için tehditse Türkiye için çok daha büyük tehdittir. Demir çelik sektörü için koruma önlemleri alınmalıdır” dedi. Amerika’nın demir çelikte uygulamaya koyduğu yüzde 25’lik gümrük vergisinin Türkiye için haksızlığına değinen Fuat Tosyalı bundan daha da önemlisinin bölgede yaratacağı etkiden kaynaklanacağına işaret ederek şunları söyledi:

 - ABD’den 15-16 milyon ton hurda alıp oraya nitelikli ürün satıyoruz. Sattığımızdan daha fazlasını alıyoruz zaten ama ticaret dengesinin bozuk olduğu ülkelerle aynı kategoriye konuluyoruz. Bu bize yapılmış büyük haksızlık. Buradaki karar biraz da siyasi. Düzeleceğine ve düzeltileceğine inanıyorum. Çünkü gümrük vergilerinin maliyetini kendi toplumları ödüyor, daha pahalı çelik alıyorlar. Halbuki Türkiye ABD’ye en kaliteli çeliği veriyor.
 - Demir çeliği ithal etmek ABD için tehditse Türkiye için çok daha büyük tehdittir. Rusya ve Ukrayna, ABD’ye satamadıkları ürünleri şimdi Türkiye’ye satacaklar. Gözlerini buraya çevirdiler. Şu anda İran’dan inanılmaz demir çelik giriyor Türkiye’ye. Gümrük vergisi inşaat demirinde spekülasyon yapılıyor diye sıfırlandı. Halbuki spekülasyon varsa bunun denetim yolları bellidir. Denetimi yapılır. Bu tehlikeler karşısında koruma önlemleri alınmalıdır.
 - Sektör buraya teşvik ve destek almadan geldi. 25 yıl önce teşvikler kaldırıldı. Bugün 38 milyon ton üretime, 52 milyon ton kapasiteye ulaştık. Bu muazzam endüstriyi korumamız gerekiyor. Etrafımızdaki ticari dalgalanmalardan en düşük kayıpla çıkmamız lazım. Bugün Ukrayna demir çelik üretiminin yüzde 20’sini içeride kullanıyor, yüzde 80’ini ihraç ediyor. Üretimi zaten devlet desteklidir. Şimdi Ukrayna, Türkiye ile serbest ticaret anlaşması yapalım diye bastırıyor. Rusya da ABD’nin gümrük vergilerinden dolayı gözünü Türkiye pazarına dikti. Tehlike çok açık ve net değil mi?

‘Süper Teşvikli Mega Projeye Bu Yıl Başlar 3 Yılda Bitiririz’

Süper teşvik kapsamında Osmaniye’de toplam 28 milyar liralık entegre madencilik ve çelik yatırımın hazırlıklarının hızla devam ettiğini belirten Fuat Tosyalı, “İlk kazmayı bu yıl bitmeden vururuz” dedi. Temel atıldıktan sonra yatırımı 24-36 ay arası bir vadede tamamlayacaklarını açıklayan Fuat Tosyalı üretime geçtiğinde yılda 3 milyar dolarlık ithalatı ikame edeceklerini söyledi. Yeni mega yatırım için Fuat Tosyalı şu bilgileri verdi:

 - Biz yoğun biçimde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Enerji, Ekonomi, Sanayi ve Teknoloji bakanlıkları da çok hızlı ve heyecanla çalışıyor. Bugüne kadarki yatırımlarımızın en kapsamlısı olacak yatırımın üç ayağı var. Birincisi maden yatırımı, ikincisi metalürji ve üçüncüsü de sanayi kümelenmesine yol açması.
 - Üretime geçtiğinde 3 milyar dolarlık bir ithalatı karşılayacak. Bu değere de üretime geçtiğimiz ilk yılda ulaşırız. Hedefimiz 4 milyon ton üretim yapmak. Yerli çeliğe dayalı, madeni de kapsayan katma değeri çok yüksek bir yatırım.
 - 7 bin istihdam yaratacak diye açıklandı ama 20 binin üzerinde doğrudan istihdam sağlanacak. Dolaylı istihdamı çok daha yüksek olacak, rahatlıkla 50 bini bulur. Çünkü bu tür çekirdek yatırımlar, etrafında muazzam bir kümelenme yaratıyor. Önünde büyük bir liman kompleksi ile Türkiye’nin mega diye tanımlayacağımız bir projesi olacak.
 - Kurların hızla arttığı bir ortamda yatırımı nasıl yapacakları sorusuna da Fuat Tosyalı şu yanıtı verdi: “Kurlardaki hızlı artışı yönetmek zorundayız. Artık ekranlara bakmaktan kurtulmalıyız. Enteresandır son bir hafta, 10 gündür bizim satışlarımız arttı. Kurun düzeyine ve oynaklığına alışacağız, 5’e de, 7’ye de alışacağız, 4’lere gelme beklentimiz yok. Biz satışlarda vadeleri açtık, rahatladık. Normal vademiz 45 gündü, bunu önce 60 güne çıkardık şimdi de 90 güne yükselttik.” ( Abdurrahman Yıldırım/HaberTürk, 23 Mayıs 2018 )

Çin İhracatındaki Düşüş Nedeniyle Grafit Elektrot Fiyatlarının Yüksek Seyrinin Devam Etmesi Bekleniyor

Çin grafit elektrot piyasası 2020 yılına kadar arz fazlası sorunuyla karşı karşıya kalabilir ancak Çin’deki yeni elektrik ark ocaklarının hizmete sokulmasıyla, Çin grafit elektrot tüketiminin önümüzdeki iki yıl süresince artması ve 2018 ve 2019 yıllarında küresel olarak yükselen fiyatları desteklemeye devam etmesi bekleniyor. 2017’de, Çin 520.000-590.000 mt arasında grafit elektrot üretimi yaptı ve bunun yaklaşık 202.000 mt’u (%34-39) ihraç edilirken, kalan kısmı ise ülkedeki tüketim ihtiyacını karşılamak için kullanıldı. Bununla birlikte, yeni elektrikli ark ocaklarının hurda kullanımını artırmasıyla birlikte yerel tüketimi bu yıl grafit elektrot ihracatının yerel tüketime oranının artması ve yerel tüketimin 2018 yılında 500.000-530.000 mt’a çıkması bekleniyor. 2018’de toplam tahmini 600.000-610.000 mt’luk grafit elektrot üretiminin, ihracat piyasasının yalnızca %12 ila %18’ini karşılaması bekleniyor. 2019 yılında, 650.000 mt’luk üretimin %12-15’inin ihraç edilmesi bekleniyor. 2020 yılına kadar, 720.000 mt’luk yerel elektrot üretiminin 150 milyon mt hurda eriteceği düşünülen Çin’deki ark ocaklarında kullanılması ve bu üretimin sadece %12-15’inin ihracat piyasalarına gönderilmesi bekleniyor. ( SteelOrbis, 25 Mayıs 2018 )

SAIL ArcelorMittal ile Ortak Girişimi İçin Arazi Arayışında

Hükümet yetkililerine göre, Hint çelik üreticisi Steel Authority of India Limited (SAIL), otomotiv çeliği üretmek amacıyla ArcelorMittal ile kurdukları ortak girişimin yer alacağı arazi için keşif yapmaya başladı. Yetkililer, SAIL’in Hindistan’ın doğu kesiminde yer alan Odisha eyaletinin yönetimiyle temasa geçerek tesisi bu bölgede kurmayı düşündüklerini ilettiklerini bildirdi. SAIL, projenin kurulacağı arazinin seçiminde malzeme, altyapı desteği ve mali teşviklerin ulaşılabilirliği gibi parametreleri göz önünde bulunduracak. Yetkililere göre, SAIL-ArcelorMittal ortak girişimi olan çelik tesisinin kurulacağı arazi seçeneklerinin içinde SAIL, Tata Steel ve JSW Limited’a ait birçok çelik tesisine ev sahipliği yapan Odisha’nın ağır basması bekleniyor. Projenin arazi seçiminde nihai karar verilirken, kurulacak otomotiv çeliği tesisi için SAIL’in Rourkela ve Odisha’daki tesislerinden malzeme tedarik edilebilecek olması da dikkate alınacak. SAIL, ArcelorMittal ile Hindistan’da otomotiv çeliği üretmek amacıyla 1,5 milyon mt kapasiteli tesis kurmak için 2015 yılında bir mutabakat anlaşması imzalamıştı. ( SteelOrbis, 25 Mayıs 2018 )

Köşe Yazısı:‘Çelik İthalatı ABD İçin Tehditse Türkiye İçin Daha Büyük Tehdit’

Bir grup ekonomi gazetecisi, Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ile sohbetteyiz… Masada Fuat Tosyalı olunca konu dönüp dolaşıp üretime ve yatırıma geliyor. Kısaca özetleyeyim: 3 kıtada, 20 tesiste üretim yapıyor. Geçen yıl 10 milyon ton çelik üretti. Cezayir’deki yatırımına bu yıl 2.2 milyon tonluk yeni bir kapasite daha ekledi. Yıl sonu itibariyle 12 milyon ton çelik üretim hedefi var. Osmaniye’de mevcut yatırımlarının yanında, şimdi de cevherden çelik üretimi yapacak dev bir yatırıma hazırlanıyor. Dile kolay, yatırım miktarı 2.5 milyar dolar! Bu entegre tesise yıl sonunda ilk kazmanın vurulması planlanıyor. Sohbette, Afrika’ya yeni yatırımlar dahil pek çok şey konuştuk.

Anlattıkları arasından bir gelişmenin altını özellikle çizmek istiyorum. Biliyorsunuz, ABD Başkanı Donald Trump, ithal ettiği çeliğe yüzde 25 gümrük vergisi getirilmesi kararını aldı. Sonra Güney Kore, Arjantin ve diğer bazı ülkeleri muaf tuttu. Türkiye ise muaf tutulmadı. Oysa Amerika, vergiyi getirirken bunun ‘cari açık verdiği alanlar ve ülkeleri hedeflediğini’ ilan etmişti. Türkiye, çok net biçimde her iki kritere de uymuyor. Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı yaklaşık 1 milyar dolar. Buna karşılık ithalatı 1,3 milyar dolar. Yani, ABD çelikte Türkiye’ye açık değil, aksine fazla veriyor. Öte yandan, Türkiye’nin 8 küsur milyar dolarlık ihracatına karşın, ABD’nin Türkiye’ye ihracatı yaklaşık 11 milyar dolar.

Hâsılı, ABD, Türkiye’ye karşı ne çelik sektörü bazında, ne de ülke bazında cari açık veriyor. Görüşüp anlaşma çabasından sonuç çıkmayınca geçen hafta, Türkiye’nin misillemesi geldi… Ceviz-bademden kozmetiğe ABD’den ithal ettiğimiz 22 ürüne vergi uygulanacağını Dünya Ticaret Örgütü’ne ilettik. ABD’ye çelikte getirdiği vergi yüküne denk gelecek şekilde 266,5 milyon dolarlık vergi yükü oluşturacak karşı tedbir uygulanacak… Gelişmeyi TRT’de Elif Saygılıer ile 7/24 Ekonomi programında değerlendirmiştik.

Fuat Tosyalı da izlemiş. “Az bile söylediniz” dedi ve devam etti: “Normal şartlarda Amerika’nın bu uygulamasında muhatap biz değiliz. Ticaret dengesi tarafından baktığımızda biz alacaklıyız. Kaldı ki oradan hurda getiriyoruz, atık ürün alıyoruz ve nitelikli ürün satıyoruz. Getirdiğimiz atık ürün ise sattığımız kaliteli üründen daha fazla…” Çelişkiye dikkat çekti: “Yani normalde bizim bas bas bağırmamız; ‘kardeşim senden 15- 16 milyon ton hurda alıyorum, karşılığında benden 15-16 milyon ton ürün al’ dememiz lazım. Fakat Amerika bizi de ticari dengesinin bozuk olduğu ülkelerle aynı teraziye koyuyor. Çok iyi anlatıp müzakere etmemiz lazım. Amerika’nın çelik ürünlerinde en ucuz tedarikçisi yine Türkiye. Aynı zamanda en güvenli tedarikçi konumunda... Olay biraz da siyasi… Eninde sonunda düzeleceğini düşünüyorum.”

Ukrayna ve Rusya Türk pazarına göz dikti

Fuat Tosyalı, ABD’nin Türk çeliğine vergi uygulamasının farklı bir boyutunu gündeme getirdi: “Demir-çelik ithalatı Amerika için gerçekten tehditse, Türkiye için çok daha büyük bir tehdit. Rus üreticiler Amerika’ya kesinlikle mal satamıyor. Yaptırımlar var. Avrupa Birliği de, Rus ürünlerine 100 euroya varan vergi marjları koydu. Rus ve Ukraynalı üreticiler, Avrupa’ya da satamadıkları ürünleri, aktarmak üzere korumasız olan Türk pazarına göz dikti.” Örnek verdi: “Mesela Ukrayna’ya bakıyorsunuz üretilen çeliğin yüzde 20’si içeride kullanılıyor. Gerisi ihracat... Ukrayna’daki bütün çelikçiler devlet destekli. Onun fiyatıyla nasıl mücadele edeceksiniz? Şimdi, Ukrayna bakıyor ki, Serbest Ticaret Anlaşması yapalım. İmkansız bir şey! Biz bunla uğraşırken şimdi Rus üreticiler de gözünü bize dikti. Yapılacak tek şey ithalata karşı koruma önlemi alınması…” Ekledi: “Ve bunlar testi kırıldıktan sonra değil, hemen yapılmalı…”

"İran’dan dünya kadar inşaat demiri giriyor”

Tartışma malum... İnşaatçılar, demir- çelik üreticilerinin fiyatları aşırı artırdığından, bunun da inşaat maliyetlerini yukarı çektiğinden şikayetçi. Demir- çelikçiler de kendi maliyetlerinin artışına dikkat çekiyor. Karşılıklı açıklamalar zaman zaman tansiyonu yükseltiyor. Değerlendirmesini sormaya hazırlanıyorduk ki, Tosyalı farklı bir açıdan konuya girdi: “Bir taraftan da İran’dan Türkiye’ye dünya kadar inşaat demiri giriyor şu anda. Neden? Gümrük vergisi sıfıra indirildi. Yani Türk çelik üreticisi bırakın teşviki, kesinlikle korumasız kaldı. Türkiye’nin de mutlaka koruma önlemleri alması lazım. Çelik ithalatı Amerika’nın ulusal güvenliğini tehditse, daha büyük tehdit Türkiye için…”

Ekonomi yönetimine ilettiniz mi?

“Anlatmaya çalışıyoruz tabii… Ama şurası da gerçek ki, siyaset zaman zaman piyasada oluşturulan inşaat demiri fiyatlarına ilişkin yapılan spekülasyonların etkisinde kalıyor. Eğer fiyatta spekülasyon varsa bunun denetim araçları bellidir. Bunu ithalat duvarını indirerek denetlemeye kalkarsanız farklı yere gider bu. O zaman durmadan gümrük oranlarını indirip kaldırmak lazım…”

Fuat Tosyalı, aynı zamanda Türkiye Çelik Üreticileri Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı… Sorduk: Nasıl demir-çelik üreticisinin genel olarak durumu?

“Her şeye rağmen çelik üreticisi kapasitesini kullanıyor ve Türkiye’deki üretimi destekliyor” dedi ve şöyle sürdürdü sözlerini: “20 yılı aşkın süredir hiçbir teşvik almadan destek almadan, hatta daha düne dek TRT payına kadar, şu an mesela enerjide kayıp kaçak oranına kadar, üzerindeki her türlü yüke rağmen çelik endüstrisi yatırımlarını yapıyor. Kapasitesini de artırıyor, dönüşüm yatırımını da yapıyor.“

Türkiye’nin yassı çelikteki gelişimine vurgu yaptı: “Yassı çelik üretimi gelişmişlik göstergesidir. Türkiye’de yassı çelik üretiminde bir tek devletin Erdemir fabrikası vardı. Özel sektörde ilk yası demiri biz ürettik. Şimdi bambaşka bir tablo var…”

Geçen yıl Türkiye’nin ham çelik üretimi 37,5 milyon ton ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Toplam üretimin yüzde 31’i slab, yani levha… Yüzde 69’u ise kütük, yani uzun ürünlerden oluşuyor. Uzun ürünlerin payı istikrarlı biçimde düşüyor, yassı ürünlerin ise artıyor. “Bu muazzam endüstriyi korumamız gerekiyor” diyor Fuat Tosyalı; “Hiç olmazsa bu dönemde etrafımızdaki siyasi ve ticari dalgalanmalardan asgari şekilde etkilenmemiz lazım…”

Avrupa ile Gümrük Birliği güncellenmesi ağır gidiyor

‘Etraf’ derken Avrupa Birliği’ni unuttuk. Avrupa ile durum nasıl? Gümrük Birliği anlaşması nasıl etkiliyor sektörü?

“Avrupa bize istediği kadar mal satabiliyor. Biraz da biz satalım deyince hemen damping soruşturması açıyorlar. Özetle durum bu” dedi Tosyalı. Sonra ayrıntı verdi: “Tamam gümrük yok ama damping vergisi var. Üretimi sınırladığı gibi ihracatımızı da kontrol ediyor. İhtiyacı varsa aldırıyor ama kendi piyasasını etkilediğini hissettiği an hemen soruşturma başlatıyor. Soruşturmada bir ceza yediğiniz zaman da bu domino gibi başka gelişmeleri de etkiliyor.”

Şu sırada Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gündemde, görüşmeler de var…

“Evet, var ama vakit geldi, geçiyor. Doğrusu, süreç biraz ağır işliyor. Güncellemeyi Türkiye talep ediyor. Avrupa Birliği’nin ise ‘aynen devam etsin’ gibi bir tavrı var. Arzu ettikleri yere de getirdiler Türkiye’yi. Sağımıza solumuza bir sürü dert getirdiler. Oralara bakmaktan önümüze bakamıyoruz ki…”

"Vadeleri açtık, normalin üstünde satış yapıyoruz"

Şu sıralar hemen her sohbette olduğu gibi kurlardaki yükseliş Fuat Tosyalı ile sohbetimize de konu oldu. Değerlendirmesini sorduk. İlk yorumu şöyleydi: “Kurdaki bu hızlı yükselişi kimse istemez tabii. Ama kendi içimizde bunu yönetmek zorundayız. Sürekli ekranlara bakıp, ağlayıp sızlamanın manası yok…”

Sizi etkilemiyor mu?

“Ticaretin aktif olarak içindeyiz. Büyük bir bayi-müşteri ağımız var. Etkiliyor tabii… Ama son günlerde gözlemlediğim şey şu; İş dünyasının bir bölümü, artık sürekli kur yükseldi mi, düştü mü diye bakmayı bir tarafa bıraktı. Nereden biliyoruz? Çünkü satışlarda çok ilginç bir artış var. Bugün mesela, rekor demeyeyim ama normalin üzerinde satışlar yaptık. Ciddi miktarda bir satış… Ben buna şoku atlatma diyorum. Piyasa artık ‘tamam arkadaş, bu işin seviyesi burası, biz işimize bakalım’ diyor. Geçen ay çok daha gergindi piyasa mesela…”

Siz özel bir önlem aldınız mı?

“Müşterinin borcu var, ödemesi var. Dövizle… Ertelemeye dönük talepler oluyordu, ‘çok çıktı, düşebilir, zarar etmeyeyim’ diye… Bir süre, ‘zaten işler kesat, kurlar fırladı’ deyip idare ediyorduk. Müşterilerimizi zorlamadık bu süreçte… Hatta rahatlasınlar diye vadeleri açtık. Bizim piyasada normalde 45 gün vadeli satardık. 60’a çıktık.”

Fuat Tosyalı’nın anlattıkları bugün demir-çelik sektöründen çok önemli bir kesit sunuyor. Ama verdiği mesajlar kesinlikle bununla sınırlı değil. Şöyle bir düşündüm de…Dünya sisteminin ‘serbest piyasa’ üzerinde yükseleceği varsayılıyordu. Oysa güçlenen korumacılık rüzgarları… Daha kuralsız bir yer haline geliyor dünya. Büyük güçler arasındaki hegemonya rekabeti de sertleşiyor. Güçler arasındaki ‘hegemonya rekabeti’ tarihte benzer sonuçlara yol açtı. Doğrusu, sistemin dinamikleri bakımından bugünkü manzara, 1900’lü yılların başında büyük güçlerin birbiriyle kapışmasına yol açan tabloyu anımsatıyor. Bu karmaşık sürecin tarihte bir adı da var: Tukidides Kapanı... Konu önemli. Devam edeceğiz… ( Hakan Güldağ/Dünya, 25 Mayıs 2018 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ülkemiz Demir Çelik Sektöründe Sonu Hazin Biten Bir Proje - Sivas Demir Çelik ( Sidemir )

ÜÇÜNCÜ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI 1973 - 1977 DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜ

DÖRDÜNCÜ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI 1979-1983 DEMİR ÇELİK SANAYİİ