Çelik Sektöründe 2018 - 41. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2018 - 41. Haftanın Öne Çıkanları
ADMİB Yönetim Kurulu
Başkanı Fuat TOSYALI:“Çelik Sektöründe Yerli Üretimi Koruyacak Tedbirler
Alınmalı”
Çelik sektörünün gelişimi adına yerli çelik kullanımının
önemini belirten Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği
(ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, savunma sanayii, demiryolları,
kıtalararası köprüler gibi mega projelerle nükleer santrallerin inşasında yerli
çelik kullanımının büyük önem taşıdığını söyledi. Yeni dönemde ihracatın
artırılması, yerli üretimin ge üretimin yüzde 70’inin hurdadan elde edildiğini
ve bu hurdanın ithal edildiğini kaydetti. Bunun da maliyetleri artırıp rekabet
gücünü olumsuz etkilediğini ifade eden Tosyalı. “Hem uygulanan antidamping
engeline hem de döviz kurundaki spekülatif artışa karşı almamız gereken en
önemli tedbir üretimi artırmak. Yerli üretimi korumaya yönelik tedbir almakta
tereddüt edilmemeli, bunun teşviki için gereken tüm düzenlemeler yapılmalı.
Bunu sağlamanın yöntemlerinden biri de gereğinden fazla ithalata kapı aralayan
Dahilde İşleme Rejimi’nin (DİR) yerli girdi kullanımını teşvik edecek bir
anlayışla gözden geçirilmesi ve başta yassı çelik ürünleri olmak üzere, yerli
ara mamul kullanımını teşvik edecek şekilde revize edilmesi. Otomotiv, beyaz
eşya, makine imalatı gibi sektörlerin yatırımlarını destekleme amaçlı
teşviklerin, yerli girdi kullanımına bağlanması büyük önem taşıyor” diye konuştu
.
.
Hurda çelik ithalatının yarısından fazlası AB ülkelerinden
sağlanıyor
Hurda çeliğin Türkiye’de temel hammadde olarak kullanılması
nedeniyle ihtiyacın çok yüksek olduğunu kaydeden Fuat Tosyalı, yeterli hurda
arzını nitelik ve miktar bakımından iç pazarda bulamayan ve ihtiyacını
ağırlıklı dış pazardan ithalatla karşılayan sektör temsilcilerinin globalde en
büyük hurda çelik ithalatçısı konumuna geldiğini belirtti. Türkiye'nin yıllar
itibarıyla hurda çelik ithalatının yarısından fazlasını AB ülkelerinden
gerçekleştirdiğini bildiren Tosyalı, ABD, Birleşik Krallık, Hollanda, Rusya ve
Belçika'nın önemli ithalat pazarları olduğunu iletti. Türkiye'nin, demir
cevheri rezervi bakımından zengin bir ülke olmamakla birlikte, ihtiyacının
yüzde 40’a yakınını yerli kaynaklardan karşıladığını kaydeden Fuat Tosyalı,
demir cevheri ihtiyacının da ağırlıklı kısmı ithalat yoluyla karşılanırken,
Brezilya, İsveç, Rusya ve Ukrayna sektörün önemli ithalat pazarları olarak yer
aldığını belirtti. Toplam ithalat miktarındaki dalgalanmalara karşın, küresel
piyasalarda çelik fiyatlarında görülen dalgalanmalar sonucu ithalat tutarının
yıllar itibarıyla benzer seviyede seyrettiğini açıklayan Tosyalı, “Yıllar
itibarıyla dış ticaret fazlası veren sektör, ihracatçı kimliğiyle ön plana çıkıyor.
Yurtiçinde ham çelik üretiminin gerilediği ve ağırlıkla yarı mamulden kaynaklı
ithalat artışının yaşandığı 2015 ve 2016 yıllarında dış ticaret açığı veren
sektörde, söz konusu yıllar dışında 2010- 2017 döneminde ihracatın ithalatı
karşılama oranı ortalaması yüzde 131 seviyesinde bulunuyor” ifadesini kullandı.
“Dünyanın en kaliteli çeliğini en rekabetçi fiyatlarla
satıyoruz”
ABD’nin demir-çelik üzerinden başlattığı ticaret savaşlarına
da değinen Fuat Tosyalı, 21 yıldır hiçbir devlet desteği almadan, sık sık
ABD’nin ve AB’nin her türlü antidamping soruşturmalarına maruz kalarak ve
bunların hepsinden de aklanarak çıkıp, globalde en kaliteli çeliği en rekabetçi
fiyatlarla sattıklarını aktardı. Sektörün yatırım desteği alamamasının
arkasında, 1 Ağustos 1996 tarihinde yürürlüğe giren AKÇT Anlaşması'nın yer
aldığını, demir-çelik sektörünün masaya yatırıldığı her platformda dile getiren
Tosyalı, AKÇT Anlaşması’nın kapsamlı olarak yeniden gözden geçirilmesi ve
sektörün yatırım desteklerinden faydalandırılmasının yerli üretimin artması
için kaçınılmaz olduğunu söyledi. Vergi savaşları nedeniyle Türkiye’nin yeni
dönemde ihracatta Uzakdoğu ve Güney Amerika ülkelerine ağırlık vermesi
gerektiğine dikkat çeken Fuat Tosyalı, bu nedenle yeni stratejiler ve eylem
planları geliştirilmesi, ikili anlaşmalarla, ticaret heyetleriyle Türk Ticaret
Merkezleri kurulumuyla aktif adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Serbest Ticaret Anlaşmaları yapılmadan önce sektör ve ürün
ile ilgili detaylı analizler yapılmasının önemine de değinen Tosyalı, şöyle
konuştu: “Örneğin 22 milyon ton olan üretiminin sadece yüzde 18’ini iç piyasada
tüketen ve devlet tarafından sübvanse edilen fiyatlarla rekabet kurallarını alt
üst ederek, saldırgan bir ihracat politikası izleyen Ukrayna ile STA müzakereleri
devam ediyor. Söz konusu STA bir geçiş dönemi öngörülse dahi, gümrük
vergilerinin sıfırlanmasıyla, büyük miktarda ithalat artışı yaşanacak. Navlun
fiyatlarının ucuz olacağı da dikkate alındığında, Türkiye çelik piyasası,
Ukrayna’dan yapılacak ithalat için cazip hale gelecek. Bu durum, çelik
sektöründe istihdam kaybı, üretimin azalması, düşen üretime bağlı olarak birim
maliyetlerin artması ve fiyatların daha da yükselmesi sonuçlarını doğuracak.”
Türkiye’deki tüketime yönelik değerlendirme yapan Fuat Tosyalı,
2017’de 36 milyon ton seviyesinde gerçekleşen tüketimin yaklaşık yarısının
uzun, yarısının ise yassı urun tüketiminden oluştuğunu bildirdi. Çelik
talebinin 2016 yılı dışında yıllar itibarıyla, artış eğiliminde olduğunu ifade
eden Tosyalı, tüketim kompozisyonunun da benzer oranda seyrettiğini duyurdu.
Teknoloji geliştikçe şekil değiştiren üretim teknolojisine paralel çelik
kullanımının da yon değiştirdiğini aktaran Tosyalı, otomotiv, beyaz eşya ve
makine gibi orta ileri teknoloji gerektiren ve katma değeri yüksek sektörlerin
üretimleriyle paralel seyreden yassı çelik tüketiminin yıllar içinde artış
eğilimi gösterdiğini açıkladı. 2017’de yüzde 7’lik artışla 17,7 milyon ton
seviyesinde gerçekleşen yassı urun talebinin Türkiye’nin mevcut üretiminin üzerinde
olması nedeniyle tüketimin önemli bir kısmının ithalattan karşılandığı
bilgisini veren Fuat Tosyalı, “2017’de ileri bağlantılı sektörlerden otomotiv
ve beyaz eşya üretimlerinde yıllar içinde en yüksek üretim miktarlarına ulaştı.
Bu rekor seviyedeki üretim miktarları yassı çelik talebini olumlu etkilemiş ve
yassı çelik tüketimi yıllar içinde yükselmiştir. Benzer şekilde, inşaat sektörü
üretiminde kaydedilen artış, özellikle uzun mamule olan talebi canlı tutmuş ve
2017’de çelik tüketimi tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır” dedi.
Yeni hedef pazarlar AB, Uzakdoğu ve Güney Asya bölgeleri
oluşturuyor
Sektörü dış ticaret özelinde de değerlendiren Fuat Tosyalı,
Türkiye’nin çelik ihracatının yıllar içinde dalgalı bir seyir izlemesine karşın
ortalama 18 milyon ton seviyesinde gerçekleştiğini açıkladı. Özellikle uzun
mamul üretiminin yurtiçi tüketimden fazla olması nedeniyle uzun mamul
ihracatının toplam ihracatın yarısından fazlasını oluşturduğunu aktaran
Tosyalı, yıllar içinde en fazla ihracatı yapılan ürünlerin sıralaması değişse
de son dönemlerde yassı ürünlerin de en fazla ihraç edilen ikinci urun grubunu
oluşturmaya başladığını ifade etti. İhraç pazarlarına bakıldığında ise 2017’ye
kadar altyapı ve inşaat projelerinin yoğunluğu nedeniyle Ortadoğu ve Körfez
Bölgesi’nin en önemli ihracat pazarı olduğunu dile getiren Tosyalı, son
dönemlerde bu bölgelere ihracatta gerileme yaşandığını aktardı. Söz konusu
gerilemede bölgedeki siyasi gelişmeler ile yatırımların yavaşlamasının büyük
rol oynadığına işaret eden Tosyalı, bu nedenle demir çelik üreticilerinin AB
ülkelerine, Uzakdoğu ve Güney Asya Bölgesi’ne odaklandığını söyledi. Tosyalı,
“İhracat verileri incelendiğinde, 2016-2017 yıllarında AB ülkelerine
gerçekleştirilen yassı urun ihracatında; ilgili dönemde AB’nin Cinli firmalara
karşı başlattığı antidamping soruşturmaları sonucu bölge ülkelerinin alımlarını
Türkiye’ye yönlendirmesinin etkili olduğu görülüyor. Yine ilgili dönemde
özellikle yassı urun üreticilerinin bölge ülkelerine ihracatı artış gösterdi”
açıklamasında bulundu. Öte yandan ADMİB olarak ihracatı artırmaya yönelik
çalışmalarını da anlatan Fuat Tosyalı, Kenya ve Tanzanya’ya yönelik sektörel
ticaret heyetleri planladıklarını, sektörel Ür-Ge projelerine başladıklarını,
e-ticareti destekleyecek faaliyetler sürdürdüklerini ve bölgedeki sektörel
gücün farkındalığını oluşturmak adına ‘Akdeniz Çelik Zirvesi’ düzenlemeyi
planladıklarını söyledi.
Girdi maliyetlerinin yüksek olması sektörü olumsuz etkiliyor
İhracatta en önemli sorun olarak girdi maliyetlerinin
yüksekliğini göstererek ihracatın artırılmasına yönelik çözüm önerilerini de
dile getiren Fuat Tosyalı, gerek hammadde fiyatları, gerek enerji maliyetleri,
gerek insan kaynağı maliyetleri tüm ihracatçılar gibi kendi sektörlerinin de en
önemli sorunları olduğunu kaydetti. Bir diğer maliyet kalemi de sektör üzerinde
yıllardır bir yük olan, hurda ithalatının cif bedeli üzerinden yüzde 0,5
oranında alınan ve tonda takriben 2 dolar ek maliyet getiren çevre katkı payı
ve elektrik enerjisi kullanım bedeli üzerinden alınan yüzde 1 oranında alınan
Belediye Tüketim Vergisi olduğunu söyleyen Tosyalı, şunları kaydetti; “Diğer
sektörlerden farklı olarak sektörümüzün yatırım maliyetleri çok yüksek. Bugün
bir üretim tesisinin kurulması ya da bir bölümünün yenilenmesi veya ilavesi çok
maliyetli. Yatırım desteği bu anlamda ihracatçıyı, istihdam ve döviz girdisi
gibi ortak çıkarlarımızın korunması adına çok önemli.”
TÜRKİYE GLOBALDE 8’İNCİ BÜYÜK ÇELİK ÜRETİCİSİ KONUMUNDA
Türkiye’nin globalde 8’inci büyük ham çelik üreticisi
olduğuna dikkat çeken Tosyalı, üretiminin ağırlıklı kısmını elektrik ark ocaklı
tesislerde gerçekleştirdiğini aktardı. 2011 yılında toplam sıvı çelik üretim
kapasitesinde kayda değer bir artış yaşandığını ve 2015 yılına kadar üretimin
ortalama 34,7 milyon ton olarak devam ettiğini kaydeden Tosyalı, “Sektörde,
globalde olumsuz geçen 2015 yılında üretim miktarı en büyük daralmayı yaşayarak
31,5 milyon ton seviyesine geriledi. Takip eden yıllarda piyasa fiyatlarının
üreticiler lehine hareket etmesi sonucu üretim miktarları yıllar içerisinde
kademeli bir artış sergilemiş ve 2017 yılında 37,5 milyon ton ile yıllar içinde
en yüksek seviyesine ulaştı” dedi. 2017’de çelik tüketimi en yüksek seviyeye
ulaştı Türkiye’deki tüketime yönelik değerlendirme yapan Fuat Tosyalı, 2017’de
36 milyon ton seviyesinde gerçekleşen tüketimin yaklaşık yarısının uzun,
yarısının ise yassı ürün tüketiminden oluştuğunu bildirdi. Çelik talebinin 2016
yılı dışında yıllar itibarıyla, artış eğiliminde olduğunu ifade eden Tosyalı,
tüketim kompozisyonunun da benzer oranda seyrettiğini duyurdu. Teknoloji
geliştikçe şekil değiştiren üretim teknolojisine paralel çelik kullanımının da
yön değiştirdiğini aktaran Tosyalı, otomotiv, beyaz eşya ve makine gibi orta
ileri teknoloji gerektiren ve katma değeri yüksek sektörlerin üretimleriyle
paralel seyreden yassı çelik tüketimi yıllar içinde artış eğilimi gösterdiğini
açıkladı. ( Dünya ADMİB Eki, 09 Ekim 2018 )
Demir-Çelik
Sektöründe Yatırım Desteği Sorunu
Demir-çelik sektörünü birebir ilgilendiren ve vergi
savaşlarının en sert düzeyde yaşandığı önümüzdeki zorlu sürecin en az zararla
atlatılmasını “Yatırımlarda Devlet Yardımları” sağlayacak. Hükümetin açıkladığı
Yatırımlarda Devlet Yardımları; kalkınma planları ve yıllık programlarda
öngörülen hedefler doğrultusunda tasarrufların katma değeri yüksek yatırımlara
yönlendiriliyor. Bunun yanında üretim, istihdam ve uluslararası rekabet gücünün
arttırılması, bölgesel ve büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik yatırımların
özendirilmesine yönelikte yardımlar hedefleniyor. Ayrıca uluslararası doğrudan
yatırımların artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması
hedefleri de yardımlar arasında yer alıyor. Tüm bu hedeflere ulaşmada en büyük
paya sahip olan demir-çelik sektörü ürünleri ‘Yatırımlarda Devlet Yardımları’
kapsamında yer almıyor. Demir-çelik sektörü sadece KDV istisnası, Gümrük
Vergisi Muafiyeti, altıncı bölgede bulunan GSTP desteği gibi genel teşvik
sisteminden yararlanıyor. Bu desteklerden yararlanabilmesi için bile çalışan
sayısının 250 kişiden az olması, yıllık net satış hasılatının 50 milyon euro
veya mali bilanço değerinin 43 milyon euro karşılığı Türk Lirasını aşmaması
gerekiyor.Başka bir işletmenin sermayesinin yüzde 25 veya daha fazlasına sahip
olmaması, ortaklık yapısındaki bir veya birden fazla tüzel kişinin veya kamu
kurum ve kuruluşunun hisseleri toplamının yüzde 25 veya daha fazla olmaması
gibi şartlar mevcut. Demir-çelik sektörünün kullanabildiği bir diğer destek de;
imalat sanayiinde kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat
teslimlerinde istisna ve iade uygulaması yer alıyor. Zayi olan veya istisna
kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin
yüklenilen KDV’de indirim uygulaması yer alıyor. Ar-Ge, yenilik ve tasarım
faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat teslimlerinde
istisna ve iade uygulaması ile istihdama yönelik standart yardımlardan
oluşuyor. Sektörün yatırım desteği alamamasının arkasında, 1 Ağustos 1996
tarihinde yürürlüğe giren AKÇT Anlaşmasının olduğu gösteriliyor. AKÇT
Anlaşmasının kapsamlı olarak yeniden gözden geçirilmesinin ve sektörün gerçek
anlamda yatırım desteği alabilmesinin bu aşamada önemli olduğu belirtiliyor. ( Dünya
ADMİB Eki, 09 Ekim 2018 )
IREPAS: Küresel Uzun
Çelik Piyasasında Bölgelere Göre Değişmekle Birlikte Arz Talep Dengesi Mevcut
Uluslararası İnşaat Demiri İhracatçıları ve Üreticileri
Birliği'nin (IREPAS) yayımladığı kısa vadeli görünüm raporunda, küresel uzun
çelik ürünleri piyasasının, arz talep bakımından dengeye kavuştuğunun
gözlendiği ifade edilirken, çelik ticaretinin daha bölgesel bir hale geldiği ve
arz talep durumunun bölgelere göre değiştiği belirtildi. Piyasa geneli
istikrarlı bir seyir izlerken, bazı bölgelerde ise dalgalanmalar gözlendi.
Türkiye’nin ihracatında keskin artış görülürken, iç piyasa satışları düştü
Türkiye’de çelik ihracat faaliyetlerinde keskin artış görülürken iç piyasa
satışlarında düşüş kaydedildi. ABD’nin Türkiye’den yapılan çelik ithalatına
uyguladığı vergileri iki katına çıkarmasıyla Türk ihracatçıların ABD’nin yokluğunun
yanı sıra iç piyasadaki satış kaybını telafi etmesinin zor olduğu ifade
ediliyor. Böylece Türk üreticilerin daha fazla kütük arzı yapması ve
Türkiye’nin yaptığı kütük ithalatının düşmesi bekleniyor.
Hurda ve inşaat demiri arasındaki fiyat farkı
2017 yazından beri en düşük seviyede Öte yandan, IREPAS
raporu, bahsedilen durumun bir diğer sonucu olarak hurda ve inşaat demiri
fiyatları arasındaki farkın 170$/mt ile 2017 yazından beri görülen en düşük
seviyede yer aldığına dikkat çekti. ABD’de alıcıların kış öncesi alım yapmak
istememesi nedeniyle fiyatlar yumuşadı ABD’de alıcıların kışın yaklaşmasıyla
birlikte fazla stok alım yapma konusunda pek hevesli olmadığı gözlendi. Yerel
üreticilerin kalan talebin çoğunu elde etmek için rekabet ettiği, bu yüzden de
iç piyasa fiyatlarının yumuşadığı ifade ediliyor. Üreticilerin marjlarının
gayet iyi olması istedikleri siparişi seçebilmelerine olanak sağlıyor.
Ayrıca teslim süreleri de kısalıyor.
AB’li üreticiler fiyat baskısı altında IREPAS raporuna göre,
AB’de, dolu sipariş defterlerine rağmen kesme bükme hizmeti veren firmaların
daha yüksek fiyatlardan satış yapma konusunda isteksiz olması, Avrupalı
üreticilere fiyat baskısı olarak geri dönecek. Ancak üreticiler, çoğu
müşterinin ihtiyaçlarını yerel tedarikçilerden karşılamak zorunda olduklarını
bildikleri için fiyatlarını düşürme konusunda isteksiz. AB’li üreticiler
ithalat karşısında avantajlı AB genelinde düşük su seviyesi için alınan ekstra
ücret ve mavna ücretlerinin artması ithalatı tehlikeli ve maliyetli hale
getiriyor. Bunun sonucunda ise, yerel çelik üreticileri ithalat karşısında
büyük avantaja sahip durumda. Küresel uzun çelik üretiminde kapasite kullanım
oranları güçlü seviyelerde Küresel büyüme ve çelik ürünleri talebinin
yükselmesiyle birlikte, küresel uzun çelik sektörünün performansının iyi olduğu
ve kapasite kullanım oranlarının da güçlendiği belirtiliyor. Yeni NAFTA
anlaşması küresel ticaret için olumlu bir işaret ABD, Meksika ve Kanada’nın
yeni NAFTA anlaşmasını (USMCA) imzalayabilmesi küresel ticaret açısından olumlu
bir işaret olarak görülüyor.
Çin’in yokluğu iyimserliği pekiştiriyor
Planlanan üretim kesintileri tahmin edilenden az olsa da,
Çin’in kış döneminde yine üretimini azaltması, bunun da önümüzdeki dönem için
ihracata ayrılan tonajları kısıtlaması bekleniyor. Böylece, IREPAS, küresel
piyasada fiyatların kontrol altında tutulabileceğini ve piyasada iyimserliğin
ve fırsatların pekişeceğini ifade ediyor.
Hurda talebi şu an için cansız
Hurda talebi şu an için, özellikle Türkiye’de cansız
seyrediyor. Bu durumun ürün fiyatlarını kontrol altında tuttuğu bildiriliyor.
Ticari önlemler nedeniyle tahminde bulunmak zorlaştı Dünya genelinde
korumacılık ve ticaret davaları tarihi ticaret akışına zarar verirken, birçok
tedarikçi yeni rotalar bulmak zorunda kalıyor. Bugün bir tweetle her şeyin
değişebildiği bir zamanda herhangi bir tahminde bulunmak oldukça güç. AB’de
devam eden korunma önlemi soruşturması gibi mevcut soruşturmalar nedeniyle
piyasa halen önünü görmekte zorlanıyor. Küresel uzun çelik piyasasında genel
resim olumlu Küresel uzun çelik piyasasında, büyüme oranları, talep ve petrol
fiyatlarının olumlu göstergeler arasında olduğu ve genel resmin olumlu olduğu
belirtildi. IREPAS’a göre, 2018’in geri kalanının çoğu piyasa için iyi geçmesi,
hurda talebinin de güçlü olması bekleniyor. Yılın son çeyreğine ilişkin görünüm
ise tatmin edici. ( SteelOrbis, 09 Ekim 2018 )
Hindistan 300 Milyon
Mt Üretim Hedefine Planlanandan Önce Ulaşacak
Hindistan’ın yıllık 300 milyon mt çelik üretimi hedefine
planlanan tarih olan 2030 yılından daha önce ulaşacağı bildiriliyor. Bu yüzden
de çelik üretimindeki büyümeyi sürdürebilmek için hükümetin mangan, krom ve
demir cevheri gibi madenlere yönelik bir politika üzerine yoğunlaşacağı ifade
ediliyor. Çelik Bakanı Binoy Kumar, “Üretim ve tüketimdeki mevcut trendlere
bakıldığında, yerel çelik üretiminde yıllık 300 milyon mt hedefine 2030’dan çok
daha önce ulaşacağımız görülüyor”, dedi. Kumar, çelik üretiminde büyümeye ayak
uydurmak için demir cevheri üretiminin de artırılması adına, NMDC Limited’in
başı çekmesi gerektiği, hükümetin iç piyasada krom ve mangan bulunabilirliği
gibi çelik üretimi için kritik girdilere yönelik kapsamlı bir politika
geliştirmesi gerektiğini belirtti. (SteelOrbis 11 Ekim 2018 )
Tosyalı Holding'in
Afrika'daki Yeni Durağı Senegal
Tosyalı Holding, Afrika kıtasında hayata geçireceği yeni
demir çelik yatırımı için Senegal hükümeti ile iyi niyet anlaşması imzaladı.
Konuya ilişkin mutabakat zaptı, İstanbul’da düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi
ve İş Forumu kapsamında Senegal Maden ve Jeoloji Bakanı Aissatou Sophie Gladima
Siby ile Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı arasında
imzalandı.
Türk demir çelik sektörünün yurt dışındaki en büyük
yatırımları arasında yer alması planlanan proje için ilk çalışmanın, bu yılın
sonuna kadar başlaması bekleniyor. Proje ile Senegal'e yapılacak yatırımın ilk
fazında, kütükten inşaat demiri ve filmaşin üretilecek. Projenin ilerleyen
fazlarında ise yine Senegal’den temin edilecek cevher ile ülkenin cevherden
üretim yapan ilk çelikhanesi devreye alınacak. Böylece söz konusu tesis,
cevheri son ürüne kadar işleyebilecek, tam entegre bir demir çelik kompleksi
haline gelecek. İlk aşamada Senegal'in bütün filmaşin ve inşaat demiri
ihtiyacını karşılayacak olan tesis, ilerleyen fazlarda devreye alınacak diğer
ünitelerle, bölge ülkelerinin de farklı ürün gruplarındaki çelik ihtiyacına
cevap verecek.
"Dünyada Türk bayrağını gururla dalgalandırmayı
sürdürüyoruz"
İmza töreni sonrasında anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerde
bulunan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, Türkiye
ekonomisini hak ettiği seviyeye ulaştırmak için var gücüyle çalışan bir grup
olarak, dünyada Türk bayrağını gururla dalgalandırmayı sürdürdüklerini söyledi.
Afrika'daki yeni yatırımlarını 15 milyonu aşkın nüfusu ve coğrafi konumuyla,
Batı Afrika'nın giriş kapısı olarak nitelendirilen Senegal'de
gerçekleştireceklerini aktaran Tosyalı, "Yer seçiminin ardından bu yılın
sonuna kadar ilk kazmayı vurmayı planladığımız yatırım, öncelikle Senegal'in,
ardından ise bölge ülkelerinin tüm çelik ihtiyacını karşılayacak." dedi.
Tosyalı, dünyanın üç kıtasında 20'nin üzerinde tesisle üretim yapan bir grup
olarak, demir çelik alanında bir dünya markası olmak hedefiyle çalıştıklarını
vurguladı ve şunları kaydetti: "Bu topraklarda doğmuş, büyümüş bir şirket
olarak en büyük önceliğimiz, ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmak, ülkemizle
kol kola hak ettiğimiz seviyeye ulaşmaktır. Yaptığımız tüm yatırımların,
attığımız tüm adımların arkasında bu vizyon var. Bu kapsamda, bir dünya markası
olma vizyonu ve sektörümüzde dünyanın sayılı üreticilerinden biri olma
hedefiyle yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Senegal hükümetiyle bir
süredir görüşmeleri sürdürüyorduk. Hatta bu proje, geçtiğimiz günlerde Sayın
Cumhurbaşkanımızın Senegal ziyaretinde de gündeme gelmişti. Şimdi Sayın
Cumhurbaşkanımızın da bizleri cesaretlendirmesiyle bu projeyle ilgili ilk
imzaları atmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. ( AA/Dünya/Hürriyet, 10
Ekim 2018 )
KARDEMİR, Tren Tekeri
Üretimine Başlıyor
Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) AŞ. Genel
Müdürü Ercüment Ünal, KARDEMİR’in ray üretiminde Türkiye’nin tek milli markası
olduğunu belirterek, yapımı tamamlanan tren tekeri tesisi ile yıllık 200 bin
adet yerli tren tekeri üreteceklerini söyledi. Karabük Üniversitesinde (KBÜ) bu
yıl 4.’sü düzenlenen ve 2 gün sürecek olan Uluslararası Raylı Sistemler
Mühendisliği sempozyumu başladı. Mühendislik Fakültesi Hamit Çepni Konferans
Salonunda 2 gün sürecek olan sempozyumda konuşan Ünal, Raylı sistemler
pazarının her yıl yüzde 2,6 büyüdüğünü, dünyada bu sektörde en büyük geliri 29
milyar avro ile Çin firmasının aldığını ifade ederek, 2003-2017 arasında raylı
sistemlerde Türkiye’nin kamu bütçesinin ise 71 milyar lira seviyesinde
gerçekleştiğini kaydetti. Türkiye’de mevcut demir yolu ağının 12 bin 532
kilometre olduğunu da açıklayan Ünal, "2023 planına baktığımızda demiryolu
ağımızın 25 bin kilometreye çıkarılması hedefleniyor. Raylı sistemlerde,
özellikle KARDEMİR rayının da kullanıldığı ağın iki misline çıkmasının hedeflendiği
yerde, demek ki bunun üstünde hareket eden araçlar ve burada kurulacak
sinyalizasyon sistemini dikkate alırsak bu Türkiye’yi bir kez daha inşa
ediyoruz demektir. 12 bin 532 kilometre olan kısmı 25 bine çıkarken kriz
içindeyiz ve gelecek sene Nisan ayı sonuna kadar ray siparişimiz var. Ray,
krizden etkilenmeyen bir sektör. 7 bin 589 kilometre dediğimiz kısım için ray
siparişlerini de Nisan ayında aldık. Nisan ayında bizim gelecek sene Nisan'a
kadar bir yıllık siparişimiz belliydi. Dolayısıyla sektörde, piyasalarda,
dövizde ne olursa olsun hiçbir şekilde etkilenmeyen bir sektör var. Çünkü
gelişmiş ülkelere baktığımız zaman artık kamyonla taşımacılığın azaldığı yerde
hükümetimiz de ilgili önlemlerini alarak Türkiye’yi yeniden inşa etmek kararını
zaten almış" dedi. Ünal, 450 bin ton kapasiteli ray profil haddehaneleri
bulunduğunu, 12 metreden tek parça 72 metre uzunluğa kadar Anadolu’nun her
tarafına sevk ettikleri ray üretimleri olduğunu belirtti.
"Kardemir 2023 Yılına Kadar Yılda 45-50 Bin Demiryolu
Tekeri Üretecek"
Yapımı tamamlanarak hizmete aldıkları ve yılda 200 bin adet
demiryolu tekeri üretimi yapacak tesise sahip olduklarını da sözlerine ekleyen
Genel Müdür Ünal, “Bizim ülkemizde şu andaki ihtiyacımız yıllık 25-30 bin
adetlerde ancak 2023 planında bu rakam 45-50 bine kadar çıkacak. Bu demek ki,
ihracat ağırlıklı bir demiryolu teker üretimi yapacağız. Bununla ilgili aks ve
işleme merkezleriyle ilgili iki tesis daha kurmayı planlıyoruz. Bunların
fizibilitelerini yönetim kuruluna sunacağız. Bu tesisimiz nedir? Tekeri
üretiyoruz, ardından o iki tekeri taşıyacak bir aks veya dingil üreteceğiz.
Önce işlemesi daha sonra onların birbirine montajıyla ilgili bir tesisimiz daha
olacak. KARDEMİR şuan 3,5 milyon ton çelik üretilmesini hedefleyen giden
yatırımlarını inşallah gelecek sene Nisan ayı gibi bitirdiğinde raylı sistemler
tarafında kalan yatırımlarıyla ilgili fizibilitelere başlayıp, hızlı bir
şekilde demiryolu tekerini akslı hale getirecek. Bu da 150 milyon doların
üzerinde bir yatırım” diye konuştu.
Karabük Üniversitesi Rektörü Refik Polat, Mühendislik
Fakültesinde gelenekselleşmiş 2 tane sempozyum olduğunu belirterek, bu
sempozyumların artık geleneksel bir hal aldığını kaydetti. Sempozyumda, Karabük
Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Refik Polat ve KARDEMİR AŞ. Genel Müdürü Ercüment
Ünal’ın yanı sıra Azerbaycanlı konuşmacı Prof. Dr. Rafig Mehdiyev ile İranlı
konuşmacı Prof. Dr. Mostafa Ranjbar’da sektörle ilgili konuşma yaptı. (
Hürriyet 11 Ekim 2018 )
Çanakkale'ye
"Uçak Gemisi" İçin Dev Havuz
Türkiye'nin ağır sanayi kuruluşlarından İÇDAŞ AŞ'nin
Çanakkale'nin Biga ilçesinde bulunan fabrika tesislerinde uçak gemisi üretmek
için 50 milyon dolarlık yatırımla başladığı 370 metre boyunda ve 70 metre
genişliğindeki kuru havuz inşaatının yüzde 40'ı tamamlandı. Türkiye'nin savunma
sanayisindeki atağı üzerine 50 milyon dolarlık yatırım planı ile başlanan proje
kapsamında dev kuru havuzun inşası geçen yıl başladı. İÇDAŞ'ın Çanakkale'de yer
alan Değirmencik çelik ve enerji üretim tesisleri ile tersanesinin bulunduğu
kampüste yapımına başlanan "Yerli ve Milli Uçak Gemisi Yapım Havuzu",
370 metrelik boyu ve 70 metrelik genişliğiyle tamamlandığında ülkenin en büyük
gemi inşa alanı unvanına sahip olacak. Yüzde 40 fiziki gerçekleşmenin
sağlandığı çalışmaların gelecek yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
İÇDAŞ Yatırım Direktörü İsmail Yaman, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Biga ilçesine bağlı Aksaz köyünün kıyısında bulunan tesislerde
başlatılan "Yerli ve Milli Uçak Gemisi Yapım Havuzu"nda yatırımın hız
kesmeden devam ettiğini söyledi. Türkiye'nin uçak gemisinin yapımı için
hazırlanan alanda devam eden inşa faaliyetlerinde 24 saat aralıksız yaklaşık
bin işçinin çalıştığını belirten Yaman, milli savunma sanayisine en büyük
destek olarak emsal teşkil edecek tesiste oluşturulan şantiyede en modern beton
ve demir teknolojisinden faydalanıldığını anlattı. Yaman, deniz içinde de
inşası devam eden kuru havuzun, İÇDAŞ'ın kendi öz kaynakları ve teknik
imkânları ile yapıldığını vurgulayarak, "Maliyeti 50 milyon dolar olan ve
önümüzdeki yıl tamamlanması planlanan tesiste, uçak gemisi inşası ile yeni
istihdam olanağı ortaya çıkarak yaklaşık bin kişi için iş imkânı
sağlanacak." dedi.
"Sıkıntıları çalışarak üreterek aşacağız"
Şantiyedeki çalışmaların 24 saat esasına göre devam ettiğini
anlatan Yaman, "Genel Müdürümüz Sayın Bülend Engin'in talimatlarıyla
başladığımız proje şu an bin çalışanla sürüyor. Sahada çağın en gelişmiş teknik
ekipmanları kullanılarak yüksek mühendislik uygulamaları gerçekleştiriliyor.
Ülkemizin ekonomik sıkıntılarla savaştığı bugünlerde, Bülend Bey bize
sıkıntıları çalışarak üreterek aşacağız, başka yolu yok, yatırımlara tam yol
devam edilecek talimatı verdi. Bizler de 7 gün 24 saat durmaksızın sahada
çalışmaktayız. Bu projede görev almaktan dolayı gururluyuz. Havuzun inşaat
çalışmaların tamamlandığı, uçak gemisi çalışmalarına başlandığı günü görmeyi
sabırsızlıkla bekliyoruz." diye konuştu. Yaman, mühendislerinden işçisine
bütün çalışanların ülkenin uçak gemisine ev sahipliği yapacak bu yatırımda
görev almaktan gurur duyduğunu dile getirerek, "Havuz inşaatı bittiğinde
ülkemizin denizcilik ve gemi yapım sektörü gücüne güç katmış olacağız. Uçak
gemisi ve muadili büyüklükteki bütün gemilerin yapımı için Türkiye bu sayede
bir cazibe merkezi olacak. Destanlar kenti Çanakkale, 103 yıl önce verdiği
kurtuluş mücadelesinin tesiriyle bizlere ilham kaynağı olmaya devam
edecektir." ifadelerini kullandı. İnşaat çalışmaları kapsamında sahada 4
vincin çalıştığını anlatan Yaman, sözlerini şöyle bitirdi: "Çalışmalarda 4
fore kazık, 3 diyafram ve 2 enjeksiyon makinesi ile 2 adet 20x70 tonluk jib
crane imalatı, 11 bin jet grout, 955 çekme, 640 fore kazık sistemi ve 2 bin 200
metre kılavuz duvar yapımımız sürüyor. Ayrıca uçak gemisi inşası için sahada
oluşturulan boyama, raspa, saç kesim ve özel talaşlı imalat atölyelerinde 25
otomatik CNC torna ve 15 adet freze, pres ve makine parçası üretim amaçlı
tezgah devreye alınmış durumda." (AA/Dünya, 11 Ekim 2018 )
Yorumlar
Yorum Gönder