Çelik Sektöründe 2024 - 07. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2024 - 07. Haftanın Öne Çıkanları
Wood Mackenzie: Düşük Karbonlu Çelik Üretim Süreçlerinin
Geliştirilmesi Gerekebilir
İskoçya merkezli enerji araştırma ve danışmanlık şirketi
Wood Mackenzie son raporunda çelik üretim süreçlerinin daha sürdürülebilir hale
getirilmesinin küresel karbon emisyonunu azaltmak için önemli olduğunu ancak
mevcut uygulanabilir teknolojilerin geliştirilmesi gerekebileceğini belirtti.
Düşük karbonlu çelik üretimine yönelik potansiyel yollara bakıldığında, Wood
Mackenzie yeşil hidrojen ile doğrudan indirgenmiş demir (DRI) birleşiminin
düşük karbonlu çelik üretimi gerçekleştirmek üzere birçok üretici tarafından
tercih edildiğini ve doğal gaz veya kömür yerine yeşil hidrojen kullanılmasına
olanak sağlamasıyla karbon nötrlüğe en yakın yol olduğunu belirtti. Sonuç
olarak DRI’ın metalik karışımdaki payının 2050 yılına kadar iki kattan fazla
artacağı öngörülüyor. Raporda kömür/kok yerine elektrik kullanan ve çelik
üreticilerine daha fazla esneklik sunan elektrikli izabe fırını-bazik oksijen
fırını (ESF-BOF) sürecinin mevcut elektrik ark ocağı ile yüksek fırın-bazik
oksijen fırını teknolojileri arasındaki farkı kapatabilecek bir başka
potansiyel çözüm yolu olduğu ifade ediliyor. Şirket uzun vadede DRI-ESF-BOF
üretim sürecinin geleneksel doğrudan indirgenmiş demir-elektrik ark ocağı
üretim sürecine yakın maliyet seviyesine ulaşabileceğini belirtti. Hatta bazı
durumlarda bölgesel dinamiklere ve kullanılan yakıtın doğal gaz mı yoksa
hidrojen mi olduğuna bağlı olarak daha ucuza bile gelebileceği düşünülüyor. ( SteelOrbis,
12 Şubat 2024 )
Muammer Bilgiç: Döngüsel Ekonomi Kritik, “Yeşil Yıkama”
Kaldırılmalı
Bilecik Demir Çelik'in Genel Müdürü Muammer Bilgiç,
teknolojik ilerlemeler, karbon maliyetleri ve artan farkındalığın iyi ve güzel
şeyler olduğunu, ancak döngüsellik olmadan çelik üretiminde anlamlı bir
dekarbonizasyon gerçekleşmeyeceğini ifade ediyor. Bu arada “Yeşil
yıkama/aklama”nın (greenwashing) ortadan kaldırılması ve standartlara
bağlılığın yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor. Avrupalı fabrikaların
karbondan arındırma planlarının tercih ettiği doğrudan indirgenmiş
demir-elektrik ark ocağı rotasını beslemek için ihtiyaç duyulan yeşil hidrojeni
üretmek amacıyla gereken büyük miktarlardaki yenilenebilir enerji, hidrojeni
zor bir alternatif indirgeyici haline getiriyor. Bilgiç'e göre hidrojene geçiş,
şimdiye kadar yaygın olarak kullanılmayan bir prosesi içerdiğinden,
metalurjistler için de zorlu bir süreç olarak görülüyor. Bilgiç’in, geçen hafta
İstanbul'da düzenlenen Kallanish Steel Hurda 2024 konferasında
"küçülmeyi" sağlamak için çelik kullanan ürünlerin ömrünü uzatacak,
çelik tüketimini azaltacak ve çeliğin yanı sıra diğer malzemeleri de kullanacak
şekilde tasarlanması gerektiğini söylediği aktarılıyor. Daha verimli malzeme
kullanımıyla AB'nin çelik kullanımını 2020'ye kıyasla 2050'de %22 oranında
azaltması bekleniyor. Bilgiç, bunun "küresel olarak her yıl en az 100
milyar ton doğal kaynağın kullanıldığı ve bunun yalnızca yaklaşık %7'sinin geri
dönüştürüldüğü korkunç tüketim sistemini" dönüştüreceğini belirttiği
bildiriliyor. Çelik alıcılarının bu arada yeşil yıkamayı reddetmesi gerektiğini
belirten Bilgiç’in, "Süreçte ve tüketimde fiziksel olarak dekarbonizasyona
yol açmayan hiçbir uygulama kabul edilmemelidir. Yeşil yıkama bir aldatma
mekanizmasıdır," diye yorumda bulunduğu ifade ediliyor. Bilgiç’in, SBTi,
Responsible Steel ve GSCC gibi referans kuruluşlarından yaygın olarak
yararlanılması gerektiğini vurguladığı. Bilgiç'e göre yeşil yıkamanın,
"mevcut krizin temel sorumlusu olan doğrusal büyüme ve sorumsuz kaynak
kullanımı paradigmasını örneklediği ve döngüselliğin, karbondan arındırmanın
temel felsefesi olması," gerektiği aktarılıyor. ( Kallanish, 12 Şubat 2024
)
Avustralyalı Çelik Üreticileri Karbonsuzlaşma İçin İş
Birliği Yapıyor
Avustralyalı madenci BHP Billiton çelik üretimini karbondan
arınmaya yönelik çalışmaları hızlandırmak için Avustralya merkezli madenci Rio
Tinto ve Avustralyalı çelik üreticisi BlueScope Steel ile ortaklık kurduğunu
açıkladı. Şirketler ülkenin ilk elektrikli izabe fırınlı deneme tesisini
geliştirmek üzere araştırmalar gerçekleştirecek. Söz konusu iş birliği
Pilbara’dan çıkan demir cevherinden yenilenebilir enerji ve doğrudan
indirgenmiş demir teknolojisiyle eritilmiş demir üretiminin mümkün olduğunu göstermeyi
amaçlıyor. Deneme çalışmaları başarılı olursa Avustralya çıkışlı demir
cevheriyle faaliyet gösteren çelik üreticilerinin sıfıra yakın sera gazı
emisyonuna-yoğunluğuna sahip faaliyetler gerçekleştirmesinin önü açılabilir.
Taraflar söz konusu tesis için ülkedeki çeşitli bölgeleri değerlendirecek ve
destekleyici altyapı, mevcut iş gücü, hedef sektör ile tedarik zinciri
ortaklarına erişim ve operasyonel denemelere uygunluk gibi faktörleri
değerlendirecek. Yıl sonunda tamamlanması beklenen ön fizibilite çalışma
programı onaylanırsa tesis 2027 yılında devreye alınabilecek. ( SteelOrbis, 13
Şubat 2024 )
Genet: Çin'de Hurda Üretimi Artıyor, Çelik Üretiminin
Yatırıma İhtiyacı Var
Çin'in artan hurda üretiminin, ülkede çelik üretiminde
karbondan arındırmayı kolaylaştıracağı, ancak asıl zorluğun, entegre uzun çelik
üretim kapasitesini elektrik ark ocaklarıyla değiştirmek olacağı belirtiliyor.
Laplace Conseil'in kurucusu ve başkanı Marcel Genet'e göre, EAO'larda yüksek
kaliteli çelik üretme sorununun hurdaya değil, teknoloji yatırımına bağlı
olduğu bildiriliyor. Genet’in, geçen hafta İstanbul'da düzenlenen Kallanish
Steel Hurda 2024 konferansında "Hurda çeliğin geleceğidir"
açıklamasını yaptığı belirtiliyor. Bunun nedeninin ise, tüm çelik döngüsü
boyunca en düşük işletme maliyeti sürecine, en düşük sermaye maliyetine ve net
sıfıra hazır en düşük CO2 emisyona bağlandığı ifade ediliyor. Ancak hurda
toplayıcıları, tüccarlar ve çelik üreticilerinin giderek büyüyen sorunlarla
karşı karşıya kaldıkları anlaşılıyor. Hurdanın, yüksek fırında olduğu gibi aynı
kalitede çelik üretmek için kullanılamayacağı algısı, geri dönüşüm sürecinin
kirletici olması ve toplumdaki farkındalığın düşük olması nedeniyle
küçümsendiğini belirten Genet’in, ayrıca, entegre çelik üreticilerinin üretim
süreçlerinde karbondan arındırmayı önlemek için hurda kullandığını kaydettiği
aktarılıyor. Çin'in çelik üretiminin son derece hızlı geliştiği ve ülkenin
ömrünü tamamlamış hurda biriktirmeye çok az zamanı olduğu anlaşılıyor. Bununla
birlikte 2050 yılına gelindiğinde, Çin'in ham çelik üretiminin 800 milyon
ton/yılın altına düşmesi beklenirken, hurda mevcudiyetinin 600 mt'u aşarak cari
açığı önemli ölçüde daraltacağı öngörülüyor. Genet’in, ABD'li çelik üreticisi
Nucor'un "dev tesisleri yenmek için mini tesislerde ölçeklenebilir düşük
maliyetli teknolojileri sürekli olarak destekleyen" bir şirket olduğunu
vurguladığı kaydediliyor. Nucor, hurda geri dönüşüm şirketi yan kuruluşu David
J Joseph Company'nin çok yüksek kaliteli hurda tedarik etme yeteneklerini
verimli bir şekilde kullanmanın yanı sıra, küçük modüler reaktörlere de yatırım
yapıyor. Genet’in, "Nucor, enerji geçişinin nasıl yönetileceğine dair en
iyi örneği sağlıyor," dediği belirtiliyor. ( Kallanish, 13 Şubat 2024 )
Thyssenkrupp Duisburg’daki İlk Doğrudan İndirgenmiş Demir
Tesisinin İnşasına Erken Başlayacak
Almanya merkezli çelik üreticisi Thyssenkrupp Steel
Duisburg’da ilk doğrudan indirgenmiş demir tesisinin inşasına erken başlamak
için Düsseldorf hükümetinden onay aldığını açıkladı. Bu da inşaat
faaliyetlerinin 2024 yılının sonunda alınması bekleyen nihai onaydan önce
başlayabileceğini gösteriyor. Yıllık 2,5 milyon mt doğrudan indirgenmiş demir
üretim kapasitesine sahip olacak tesisin 2026 yılında üretime başlaması
planlanıyor. İnşaat faaliyetleri 2.000 kişiye kadar istihdam sağlayacak.
SteelOrbis’in daha önce bildirdiği üzere “tkH2steel projesi” kapsamındaki yeni
doğrudan indirgenmiş demir tesisi ilk etapta doğal gazla, 2027 yılının sonundan
itibaren ise artan miktarlarda hidrojenle faaliyet gösterecek. (SteelOrbis/Metal
Expert, 14 Şubat 2024 )
LKAB Gällivare’deki Doğrudan İndirgenmiş Demir Tesisinde
ENERGIRON ve HYBRIT Teknolojilerini Birleştirecek
Techint Group’un metal ve madencilik sektörlerine yönelik
yenilikçi çözümler alanında faaliyet gösteren şirketi İtalya merkezli Tenova
İsveçli demir cevheri üreticisi LKAB’nin Gällivare’de bulunan ve tamamen
hidrojen kullanan doğrudan indirgenmiş demir tesisine İtalyan tesis ekipmanı
tedarikçisi Danieli ile ortaklaşa geliştirdiği ENERGIRON® teknolojisini tedarik
edeceğini açıkladı. ENERGIRON® teknolojisi LKAB’nin tesisinin elektrikli gaz
ısıtıcısı kullanarak fosilsiz çelik üretmesine olanak tanıyacak. Yıllık 1,35
milyon mt fosilsiz doğrudan indirgenmiş demir kapasitesine sahip Gällivare
tesisinde HYBRIT ve ENERGIRON teknolojilerini birleştirilecek. (SteelOrbis, 14
Şubat 2024 )
Kırmızı Çamur Kullanarak 700 Milyon Ton Yeşil Çelik
Ürettiler
Alüminyum üretimi her yıl yaklaşık 180 milyon ton zehirli
kırmızı çamur üretiyor. Demir araştırmaları merkezi olan Max-Planck-Institut
für Eisenforschung'daki bilim insanları, yaptıkları çalışma sonucunda alüminyum
üretim atıklarından nispeten basit bir şekilde nasıl yeşil çelik
üretilebileceğini gösterdi. Onlarca yıldır çelik endüstrisinde kullanılanlara
benzer bir elektrik ark ocağında, kırmızı çamurun içerdiği demir oksidi
hidrojen plazması kullanarak demire dönüştürmeyi başaran bilim insanları, bu işlemle
bugüne kadar dünya çapında biriken dört milyar ton kırmızı çamurdan neredeyse
700 milyon ton karbondioksit içermeyen çelik üretti. Bu miktar, dünya çapındaki
yıllık çelik üretiminin üçte birine tekabül ediyor. Max Planck ekibinin
uyguladığı yeşil çelik üretiminin, çok daha ekonomik olacağı ifade ediliyor.
Her yıl yaklaşık 180 milyon ton kırmızı çamur üretiminin olduğu alüminyum
endüstrisinde, bu çamur çok ciddi miktarda alkali ve eser miktarda krom gibi
ağır metaller de içermektedir. Avustralya, Brezilya ve Çin'de bu atıklar en iyi
ihtimalle kurutulup devasa depolama sahalarında bertaraf edilse de, bu da
yüksek işleme maliyetlerine neden olmaktadır. Şiddetli yağışlar esnasında
çöplüklerde yıkanan kırmızı çamur, kuruduğunda ise rüzgâr aracılığıyla çevreye
toz olarak savrularak havanın kirlenmesine neden olurken ayrıca çöp depolama
alanlarının beton duvarlarını aşındırarak kırmızı çamur sızıntılarına neden
olmaktadır. Bu durum, 2012'de Çin'de ve 2010'da Macaristan'da hâlihazırda birçok
kez çevresel felaketleri de tetiklemiştir. “1,5 milyar ton emisyon tasarrufu
potansiyeli var” Nature dergisinde
yayınlanan yeşil çelik üretimi çalışmasına ilişkin açıklamada bulunan Matic
Jovičevid-Klug, "Sürecimiz aynı anda hem alüminyum üretimindeki atık
sorununu çözebilir hem de çelik endüstrisinin karbon ayak izini
iyileştirebilir" dedi. Araştırma Grubu'ndan Isnaldi Souza Filho ise,
"Eğer yeşil hidrojen bugüne kadar küresel alüminyum üretiminde üretilen
dört milyar ton kırmızı çamurdan demir üretmek için kullanılırsa, çelik
endüstrisi neredeyse 1,5 milyar ton karbondioksit tasarrufu sağlayabilir"
bilgisini verdi.
Kırmızı çamurdan yeşil çelik üretiminin düşük maliyetli
olması ve piyasada rekabet edebilmesi için demir oksit oranının en az yüzde 30
ila 40 olması gerektiğine dikkat çeken, Isnaldi Souza Filho, “Yeşil hidrojen ve
elektrikle, günümüzün maliyetleriyle (kırmızı çamurun depolama maliyeti de
dikkate alındığında) elde edilen demirin piyasada rekabet edebilmesi için yüzde
30 ila 40 oranında demir oksit gerekiyor. Bunlar temkinli tahminler çünkü
kırmızı çamurun imha maliyeti muhtemelen oldukça düşük hesaplanıyor" diye
ekledi. Yapılan analizlere göre çelik ve
alüminyuma olan talebin 2050 yılına kadar yüzde 60'a kadar artacağı tahmin
ediliyor. Küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 8’inin çelik
endüstrisinden geldiği düşünüldüğünde, talebin bu kadar artacak olması ve
talebi karşılamak amacıyla üretilen çelik ve alüminyum, önemli derecede çevreyi
de tehdit edecek. ( Dünya, 14 Şubat 2024 )
Çelik Üretiminde Karbondan Arındırmada CCUS'un
Uygulanabilirliği Azalıyor
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü’ne (IEEFA)
göre, karbon yakalama kullanımı ve depolamasının (CCUS), çeliğin
karbonsuzlaştırılmasında anlamlı bir rol oynamayacağı giderek daha açık hale
geliyor. Bu durumun, geçen hafta Rio Tinto, BHP ve BlueScope Steel'in Pilbara
demir cevherini doğrudan indirgenmiş demire (DRI) uygun hale getirmek için
birlikte çalıştıklarına dair duyurunun ardından netlik kazandığı anlaşılıyor.
Dünya çapında tercih edilen karbondan arındırma yolu olan DRI-EAO çelik üretimi,
Pilbara'daki üretimin büyük çoğunluğundan daha yüksek kalitede demir cevheri
gerektiriyor. IEEFA, kömür tüketen yüksek fırınlardan DRI'a geçişin bu nedenle
Avustralya'nın en büyük ihracat kalemi için uzun vadeli büyük bir zorluk
olduğuna dikkat çekiyor. IEEFA, açıklamasında DRI üretiminde düşük kaliteli
demir cevherinin kullanımını mümkün kılmanın umut verici bir yolunun elektrikli
izabe fırını (ESF) yoluyla olduğunu ve safsızlıkların giderilmesine olanak
sağlamak amacıyla bir DRI şaft fırınının bir ergitme adımıyla birleştirildiğini
ifade ediyor. Dört Büyük demir cevheri madencisinden üçü; Vale, Rio Tinto ve
Fortescue, doğrudan indirgenme sınıfı cevher tedarikine yatırım yapıyor.
İstisnanın, yüksek dereceli cevheri hedeflemeyen ve bunun yerine, metalurjik kömürün
sürekli kullanımına izin verecek, kanıtlanmamış karbon yakalama çözümlerine
daha fazla ağırlık veren BHP olduğu bildiriliyor. Ticari ölçekte düşük karbonlu
çelik üretim kapasitesi oluşturmayı planlayan neredeyse tüm çelik
şirketlerinin, CCUS'u değil, hidrojen bazlı veya hidrojene hazır DRI
tesislerini tercih ettikleri kaydediliyor. ( Kallanish, 16 Şubat 2024 )
IEEFA: DRI Teknolojisi Karbon Yakalama Teknolojisinin
Önüne Geçiyor
Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA),
Avustralya merkezli Rio Tinto, BHP ve BlueScope Steel’in Pilbara’dan çıkan
demir cevherini doğrudan indirgenmiş demir (DRI) süreçlerine uygun hale
getirmek üzere iş birliği yapmasının karbon yakalama kullanımı ve depolama
teknolojisinin çeliğin karbondan arındırılmasında anlamlı bir rol
oynamayacağını daha da netleştirdiğini belirtti. DRI teknolojisi doğal gazdan
yeşil hidrojene geçişe olanak tanıyarak sıfıra yakın emisyonlu çelik üretimi
hedeflerine katkıda bulunuyor. Ancak SteelOrbis’in daha önce bildirdiği üzere
doğrudan indirgenmiş demir-elektrik ark ocağı teknolojisi daha yüksek kaliteli
demir cevheri gerektirdiğinden, Brezilya merkezli Vale ile Avustralyalı Rio
Tinto ve Fortescue, yeşil hidrojen bazlı doğrudan indirgenmiş demir üretimine
yönelik yüksek kaliteli demir cevheri arzını artırmaya odaklanıyor. IEEFA’nın
açıklamasına göre bugüne kadar ticari ölçekte düşük karbonlu çelik üretim
kapasitesi kurmayı planlayan neredeyse tüm çelik şirketleri karbon yakalama
kullanımı ve depolama teknolojisi yerine hidrojen bazlı veya hidrojene hazır
DRI tesislerini tercih etti. Projelere bakıldığında, 2030 yılında DRI tesisleri
yıllık 94 milyon mt üretim kapasitesine, yüksek fırın bazlı faaliyetlerde
karbon yakalama kullanımı ve depolama teknolojisine dayalı üretim ise yalnızca
yıllık 1 milyon mt’a ulaşacak. IEEFA çelik teknolojisi geçişinin bu erken
aşamasında çelik üreticilerinin ve Avustralya merkezli BHP gibi demir cevheri madencilerinin
karbon yakalama kullanımı ve depolama teknolojisinin çelik sektörünün karbondan
arındırılmasında önemli bir rol oynayacağı fikrinden vazgeçme zamanının
geldiğini belirtti. (SteelOrbis, 16 Şubat 2024 )
Celsa Avrupa’daki Tesislerini Elden Çıkarmayı Düşünüyor
Yerel basında çıkan haberlere göre İspanya merkezli uzun
mamul üreticisi Celsa Group, şirketin mali yapısını korumaya ve alacaklılara
olan borcunu ödemeye yönelik yeni stratejisi kapsamında Polonya, Norveç ve
İngiltere’deki tesislerini satmayı düşünüyor. Söz konusu tesislerin toplam
piyasa değerinin yaklaşık 1,3 milyar € olduğu belirtiliyor. Potansiyel
yatırımcılardan en fazla talebi Celsa’nın Polonya’da yer alan çubuk ve profil
üretim tesisi Celsa Huta Ostrowiec’in görmesi ve bu sayede şirketin söz konusu tesisini
800 milyon €’ya satması bekleniyor. Kütük, inşaat çeliği ve filmaşin üretiminde
uzmanlaşmış Norveç merkezli Celsa Nordic’in değerinin yaklaşık 300 milyon € ve
filmaşin, ticari profil ve hafif profil üretim tesisi İngiltere merkezli Celsa
Steel UK’in değerinin de yaklaşık 200 milyon € olduğu tahmin ediliyor. Öte
yandan Celsa’nın potansiyel yabancı yatırımcıları değerlendirmek amacıyla
yatırım bankası Citi ile çalıştığı da öğrenildi. Geçtiğimiz yılın Eylül ayında
Celsa’nın 3 milyar €’luk borcunu yeniden yapılandırma anlaşması imzalamaması
sebebiyle Deutsche Bank, Attestor, Anchorage, GoldenTree ve SVP’nin de dahil
olduğu alacaklıları şirketi devralmıştı. Sonrasında borçlar yeniden
yapılandırılmış ve vadesi 5 yıl uzatılmıştı. ( SteelOrbis, 16 Şubat 2024 )
KARDEMİR'den 5 Yıl İçerisinde 1,5 Milyar Dolarlık Yeni
Yatırım Hedefi
KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Demir, gelecek 5 yıl
içerisinde 1,5 milyar doları bulacak yeni yatırım yapmayı hedeflediklerini
belirterek, "Çok kısa vadede hem çelik üretimimizi 3,5 milyon tona
çıkartmayı hedefliyoruz." dedi. Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları
(KARDEMİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Demir, Ekonomi Muhabirleri Derneği
(EMD) üyeleriyle bir otelde düzenlenen sohbet toplantısında bir araya gelerek,
sorularını yanıtladı. Sanayi üretimine, yerli ve milli üretime üst seviyede
katkı sağlamak, stratejik ve katma değeri yüksek ürünler üretmek gibi
vizyonları kapsamında stratejik planlarını hazırladıklarını bildiren Demir,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın KARDEMİR'e verdiği değerin, Türkiye'nin
sanayi ve ekonomik kalkınması açısından kritik role sahip olduğunu
aktardı. Demir, faaliyetlerine, demir
çelik sektöründe küresel güç olmak vizyonuyla devam edeceklerine işaret ederek,
"Şu anda ham çelik üretimimiz 2,5 milyon ton seviyesinde. Çok kısa vadede
bunu 3,5 milyon tona çıkartmayı hedefliyoruz. Katma değerli çelik üretimini
önümüzdeki 5 yıl içerisinde 2 katına çıkaracak planlamaları yapıyoruz."
diye konuştu. Demir yolu rayı ve tekeri gibi rekabetçi ürünleri piyasaya sunarken,
demir yolu taşımacılık sektöründe yeni girişimlerde yer almak niyetinde
olduklarını belirten Demir, yatırımlarında önceliklerinin doğaya saygılı teknik
ve teknolojiyi seçmek olduğunu söyledi. Demir, yeni teknolojiler doğrultusunda
ürün geliştirmeyi hedeflediklerini bildirerek, ilk aşamada yeni bir yüksek
fırın yatırımı hayata geçireceklerini ifade etti. Savunma sanayisine destek
Yeni pazarlara açılma hedefleri olduğunu belirten Demir, pazar paylarını da
yüzde 9'dan yüzde 12'ye çıkarmayı hedeflediklerini aktardı. Demir, savunma
sanayisinde nitelikli malzeme ve alaşım konusunda dışa bağımlılık olduğuna
işaret ederek, bu alanların kapatılmasında, Kardemir ve bağlı ortaklıklarının
önemli rol oynayacağını vurguladı. Stratejik planları doğrultusunda gelecek 5
yıl içerisinde 1,5 milyar doları bulacak yeni yatırım hedeflerinin olduğunu
belirten Demir, Kardemir'in sürdürülebilir rekabet gücünü artıracak finansal
sistemi oluşturacaklarını, katma değer ve karlılık konularının öncelikleri
olacağını bildirdi. Yükte hafif ama pahada ağır ürünlere yöneleceklerini ve
bunun Türkiye için de öncelikli konulardan birisi olduğunu vurgulayan Demir, bu
sayede karlılıklarının yeni ve yenilikçi yatırımları mümkün kılacağını, temettü
dağıtımıyla hissedarlarını da bu değere ortak etmeyi sürdürmek istediklerini
anlattı. Çevre yatırımlarına yaklaşık 40 milyon dolar bütçe Demir, AB'nin
sınırda karbon düzenlemesine uygun şekilde hareket edeceklerine işaret ederek,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Şirketimiz, sağlıklı çevre ve verimli üretim
ilkesinden hareketle üretim ve yatırım faaliyetlerinde çevreye duyarlı olmayı
temel prensip olarak kabul etmektedir. Şirketimiz bu noktada 2006'dan 2023 yılı
sonuna kadar yaklaşık 160 milyon dolar harcama yapmıştır. 2024 yılı için çevre
yatırımlarımıza yaklaşık 40 milyon dolar bütçe ayrıldı. Önümüzdeki yıllarda da
çevreci yatırımlarımız hızla artarak devam edecek." Yeşil çelik
konusundaki teknolojiyi, yerli ve milli firmalarla ortak paydada buluşarak
geliştirmeyi hedeflediklerine de dikkati çeken Demir, karbon emisyonlarını 2030
yılına kadar yüzde 15 azaltmayı ve 2053 yılına kadar karbon nötr bir tesis
olmayı amaçladıklarının altını çizdi. Güneş başta olmak üzere enerji
yatırımları yapılacak Demir, güneş enerjisi başta olmak üzere çeşitli enerji
yatırımlarının devam ettiğini belirterek, "İlk planda 2026 yılı sonuna
kadar 250 megavatlık yenilenebilir enerji üretimini hedeflemekteyiz."
dedi. Demir, güneş enerjisi yatırımlarına sıfırdan başlanacağını ve şirketin,
güneş, rüzgar ve jeotermal enerjide oyuncu olabileceğini söyledi. KARDEMİR'in
yaklaşık 10 milyon dolarlık bir bütçeyi AR-GE'ye yönlendirdiğine işaret eden
Demir, özel endüstri bölgesi olmakla ilgili girişimleri bulunduğunu da ifade
etti. Hem liman hem demir yolu işletmeciliği konularında sinerji oluşturacak
ortaklıkların öncelikleri olacağına işaret eden Demir, "Verimli üretim
teknikleri, alternatif enerji ve yeşil çelik üretimi konusunda devletimizin
özel destek projelerine başvurumuzu yaptık, çeşitli alanlarda da yapmaya devam
edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. ( AA, 16 Şubat 2024 )
Yorumlar
Yorum Gönder