Çelik Sektöründe 2017 - 26.Haftanın Öne Çıkanları
Kanada Başbakanı
Justin Trudeau: Çelik İhracatı ABD’ye Güvenlik Tehdidi Oluşturmuyor
Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun, Kanada’nın çelik
ihracatının ABD’ye ulusal güvenlik tehdidi oluşturmadığını belirterek,
Kanada’nın olası ticari önlemlerden muaf tutulacağından emin olduğunu dile
getirdiği duyuruluyor. Başbakan Trudeau’nun, Toronto’da düzenlenen bir
etkinlikte Kanada’nın çelik ihracatının, iki ülkenin askeri ve güvenlik
güçlerinin yakın işbirliği içinde olmaları bakımından Amerika için tehdit
oluşturmasını oldukça saçma bulduğunu ifade ettiği aktarılıyor. Trudeau’nun,
Kanada’nın olası ulusal güvenlik tehdidi içeren ülkeler listesinde bulunmaması
gerektiğini ABD Başkanı Donald Trump’a da doğrudan ilettiğini ve bu hususta
doğru yönde ilerlendiğinden emin olduğunu dile getirdiği kaydediliyor. (
SteelGuru, 26 Haziran 2017 )
Çelik Kurultayı ABD
Yönetimini Donanma Gemilerinde ABD Menşeli Çelik Kullanımını Desteklemeye
Çağırdı
ABD Çelik Kurultayı Başkanı Tim Murphy ile Başkan Yardımcısı
Peter J. Visclosky ve kurultay üyeleri ABD Başkanı’ndan, ABD Ulusal Donanması
genişletileceği zaman, gemi yapımında ABD menşeli çelik kullanılmasını
desteklemesini istedi. Bu talep, ABD'nin donanma filosunun genişletilmesi için
yapılan bir dizi teklifin ardından geldi. Mart ayında yapılan yıllık Çelik
Kurultayı Toplantısı’nda konuşulan, yerel gemi inşa sanayisi tarafından
üretilen uçak gemileri ve diğer donanma gemilerinin ulusal güvenlik açısından
çok önemli unsurlar ve stratejik varlıklar olduğu görüşü başkanlığa iletilen
talepte tekrar edildi. Çelik Kurultayı, ayrıca, çelik sektörü de dahil olmak
üzere, yerel gemi inşaat sektörü yoluyla ulusal ekonomiye milyarlarca dolar
enjekte edildiğini vurguladı. ( SteelOrbis, 28 Haziran 2017)
Çinli Shandong Iron
& Steel Group Rizhao Levha Tesisini Kıyı Kesimine Taşıyacak
Çinli üretici Shandong Iron & Steel Group Rizhao’nun,
tesislerinden birini Jinan’dan, kıyı kesiminde Rizhao’da yerleşik tesisine
taşıyacağı, söz konusu hamle ile tesisin, hammadde taşıma maliyetinin yanı sıra
nihai çelik ürün ihracatına yönelik maliyetlerini de azaltacağı bildiriliyor.
Shandong Iron & Steel Group Rizhao’nun, Birleşik Krallık’ta faaliyet
gösteren Primetals Technologies ile yılda 4,3 milyon ton kapasiteli levha
ünitesinin Rizhao tesisine taşınması ve yenilenmesi için anlaşma sağladığı, söz
konusu ünitenin taşınmasının, 2018 yılında tamamlanmasının öngörüldüğü
belirtiliyor. Üretim ekipmanlarını taşıma faaliyetlerinin Çin’de ilk kez
gerçekleşmediği, tesisin kıyı kesime taşınmasının hava kirliliğinin ve üretim
tesislerinin iç kesimlerdeki yoğunluğunun azaltılmasına olanak sağladığı,
ayrıca limanlara yakınlığın da ihracat faaliyetlerini artıracağı aktarılıyor. (
Metal Expert, 28 Haziran 2017 )
Çelik İhracatını,
Demir Ağlarla Artırmak Mümkün
Tüm dünya ülkeleri ihracat pazarlarını büyütmek ve küresel
ticaretten aldıkları payı artırmak için alternatif yollar deniyor. Özellikle
Avrupa ülkeleri son dönemde taşımacılıkta avantaj sağlayan demiryolu ağını
genişletiyor. Türkiye’nin de dünyanın birçok yerine ürünlerini gönderebilmesi
için güvenlik, süre, maliyet gibi pek çok avantajı bir araya toplayan
demiryollarına ağırlık vermesi gerekiyor. Son dönemde Uzak Doğu ülkelerine olan
ihracatını giderek artıran çelik sektörü temsilcileri, bu alanda yapılacak
yatırımları destekliyor.
Demiryolu taşımacılığı sanayicilere özellikle güvenli
olması, ağır yük taşımacılığına uygunluğu, sabit transit süresi, uygun maliyeti
ve hava koşullarından etkilenmemesi nedenleriyle cazip geliyor. Ancak ülkemizde
her bölgeye demiryolu ağı ile ulaşım sağlanamıyor ve bu yol ile taşımacılık tek
başına mümkün olmuyor. Karayolu ile ara aktarmalar gerekiyor. Hızla ilerleyen ulaşım
sektörünün kara, hava ve denizyolu kadar demiryolları ağını da genişletmesine
ihtiyaç duyuluyor. Özellikle son dönemde Uzak Doğu ülkelerine olan ihracatıyla
dikkat geçen Türk çelik sektörü temsilcileri demiryolunu kullanmak ve sunduğu
avantajlardan yararlanmak istiyor. Sektör bu alandaki yatırımların artırılması
ve ağın genişletilmesini bekliyor. Böylece büyük firmalar dışında, küçük ve
orta boy işletmeler tarafından yapılacak olan ihracatta da önemli artışlar
yaşanacağının altını çiziyor. Böyle bir imkânın oluşmasının çelik sektörü
dışında diğer tüm sektörlere de büyük fayda sağlayacağını gösteriyor.
Türkiye’nin ihracatta rekabet gücünün artırabilmesi için
yeni hedeflerle hareket etmesi gerektiğini söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği
Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Eyüboğlu, “Bugüne kadar ihracat yapılırken Afrika,
Avrupa, ABD hedef pazar olarak belirleniyordu. Bu coğrafyalar Türkiye için
vazgeçilmez pazarlar. Ancak dünyanın her köşesine ihracat yapabilmemiz için
farklı sistemler geliştirebilmeliyiz. Günümüzde İngiltere’den Çin’e ihraç
edilen İngiliz ürünleri, alışılagelmiş olan deniz yolu ve hava yolu kargoculuğu
varken, bugün 17 günlük bir “Yük Treni” taşımacılığı ile gidiyor. Artık ülkeler
alternatif yollarla ticari koşulları en uygun hale getirmeye çalışıyor.
Gelişmekte olan bir ülke olarak bizim de ciddi şekilde düşünüp değerlendirip,
klasik ihracat planlamaları dışına çıkmamız lazım. Sadece mal ve fiyat
etkenleri ile değil butik, spot ve dönemsel de olsa lojistik başta olmak üzere
tüm ihracat etkenlerini bir program dâhilinde ülke olarak takip etmemizin
zamanı çoktan geldi de geçiyor” dedi.
Türkiye’den Çin’e yapılan ihracatın hem bedel olarak
arttırılabilmesi hem de ürün çeşitliliğinin oluşturulabilmesi adına alternatif
lojistik imkânlar üzerinde çalışmanın ve lojistik çözümler geliştirmenin artık
bir zorunluluk olarak ortaya çıktığını açıklayan Mehmet Eyüboğlu, “Türk Hava
Yolları’nın dünyanın çeşitli ülkelerine başlattığı seferlerin ardından ilgili
ülkelere ihracatımız arttı. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD)
da ülkemizde önü açık büyük bir yük taşıma potansiyeli olduğunu görüyoruz.
Özellikle büyük bir coğrafyaya yayılmış olan Çin ve deniz taşımacılığına uzak
bölgeleri olan diğer ülkelerde ciddi bir piyasa payına sahip olabileceğine ve
Türk ihracatçısının önünü Çin ve diğer ülke pazarları için beklenenin üzerinde
açabileceğine şüphemiz yoktur. Mal tedariki için lojistik altyapıyı
kurabileceğinden emin olduğumuz TCDD’nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne
lojistik altyapı kurulumu tabi ki çok daha kolay halledilebilecektir. Böylece
ihracatın, büyük Türk ihracatçı firmaların dışında küçük ve orta boy işletmeler
tarafından da yoğun şekilde yapılması sağlanacaktır” diye konuştu. ( GümrükTV,
27 Haziran 2017 )
'100 TL’lik Ar-Ge’ye
230 TL Destek'
TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız,
Sınai Mülkiyet Hakları, Ar-Ge yasalarının ardından son olarak
kanunlaştırdıkları Üretim Reform Paketi ile Türkiye’nin üretim ekosisteminin
tamamen değiştiğini belirtti. Altunyaldız, Türkiye’nin üretimde oluşturduğu bu
ekosistemin üzerine canlı bir model olan Turquality üzerinden güçlü bir
markalaşmanın konulabileceği söyledi.
Türkiye ekonomisinin üretimde oluşturulan bu yeni üretim
ekosistemiyle katma değeri daha yüksek üretim ve marka ekonomisine hızla
evrileceğini kaydeden Altunyaldız, sağlanacak yapısal dönüşümle yüzde 16,7
seviyesinde olan imalat sanayiinin GSYH içerisindeki payını 2023 yılına kadar
yüzde 25’ler seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi. Oluşturulan üretim
ekosistemi ve beraberinde Endüstri 4.0 devrimi çerçevesinde atılacak adımlarla
sanayinin orta yoğunluklu teknolojiden orta yüksek ve yüksek yoğunluklu
teknolojiye doğru dönüşeceğini kaydeden Altunyaldız, katma değeri yüksek
markalarla Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerini yakalayacağını belirtti. Bunun
için finansman ve pazar dâhil gerekli her türlü ortamın olduğunu ifade eden
Altunyaldız, 2008 krizinin ardından artık küresel bir iyileşme dönemine
girildiğine işaret etti.
Yabancı sermaye girişi hızlanacak
Altunyaldız, önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri şöyle
dile getirdi: “Küresel ekonomi de iyileşmenin başladığı tam bu çıkış aşamasında
Türkiye kendi hazırlıklarını yapmış bir ülke olarak bu çıkıştan en fazla istifa
edecek ülke olacak. İhracatı, istihdamı ve refahı önceleyen üretim yapısı ile
birlikte yabancı sermaye girişi de yeniden hızlanacak. Dünyada önemli bir nakit
akışı var, bu para sonuçta kazanacağı ve üreteceği alanlara akacak. Bununla
birlikte yükselen iç tasarruf dışarıdan gelecek yabancı sermaye ile birleşerek
yetenekli müteşebbis ve iş gücü ile sanayiyi önceleyen politikaların
oluşturduğu ekosistemle Türkiye üretime dayalı çıkışı en hızlı sağlayan ülke
olacak. Bunu sağlamak için Ar-Ge, Sınai Mülkiyet Yasası’nı çıkardık. Sınai
Mülkiyet Yasası ile hem içerideki değerleri hem de dışarıdan gelecek yabancı
sermayeyi koruyoruz. Ar-Ge Yasası’nı çıkardık. Üretim Reform Paketi ile üretim
ve sanayinin bizim için önemli olduğunu teyit ettik. Sanayicinin üzerindeki
yükleri önemli oranda alarak hızla yol almasını, küresel rekabette öne
geçmesini sağlayacağız. Sanayinin bugüne kadar şikayet ettiği alanlara
dokunarak, bunları ayıkladık hatta onların taleplerinin de önüne geçtik.”
“İmalat sanayiine yeni bir model ve anlayış getirdik”
Nitelikli üretim yapısına dönüşümünü sağlayacak, markalı ve
yüksek katma değerli ürün ekonomisinin gerçekleştirilmesi için Ar-Ge, tasarım
ve marka bileşenlerini tespit ettiklerini kaydeden Altunyaldız, Ar-Ge
Reformuyla Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinin ekonomik değere dönüşüp
ticarileştirilmesi döngüsünü güçlendirdiklerini belirtti. Altunyaldız, sanayici
ve üreticiye yaptığı 100 TL Ar-Ge ve tasarım harcaması karşılığında farklı
programlar ve düzenlemeler kapsamında 230 TL destek sağlayacak bir mekanizmayı
hayata geçirdiklerini belirtti. Son dönemde Türkiye’nin imalat sanayiine yeni
bir model ve anlayış getirerek gerek geleneksel üretim alanlarında gerekse
yüksek teknoloji alanlarında yüksek kâr marjlarını yakalamayı amaçladıklarını
belirterek, ihracatta yüzde 3,4- 3,7 düzeyindeki ileri teknoloji payını OECD
seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
Her OSB’de bir teknik kolej olacak,
Yıllardır konuşulan sanayi üniversite işbirliği, nitelikli
ara eleman ihtiyacını da Üretim Reform Paketi’yle çözdüklerini anlatan
Altunyaldız, kurulacak teknoloji transfer ofisleri ile üniversitelerde üretilen
bilginin teknolojiye üretime ve değere dönüşeceğini söyledi. Ara eleman
eksiğinin OSB’lerde kurulacak teknik kolejlerle giderileceğini kaydeden
Altunyaldız, “Şu anda 302 tane OSB var bu sayı daha da artacak. Yeni anlayışla
artık her OSB’de bir teknik kolej olacak. Milli Eğitim Bakanlığı ile Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı oturup hangi alanlarda neye ihtiyaç var bunu
belirleyecekler. OSB’lerin ihtiyacı olan ara eleman buralarda yetiştirilip
üretime entegre edilecek. Bu genç işsizliğin önlenmesi bakımından da önemli.
Bir tarafta işveren işçi arıyor, diğer tarafta iş arayan gençler, demek ki
örtüşmeyen bir durum var bu boşluğu doldurmuş olacağız” dedi.
Üretim Reform Paketi'nin getirdikleri,
TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız’ın, Üretim
Reform Paketi’nin getirdiklerine ilişkin değerlendirmeleri satır başlarıyla
şöyle:
■ OSB’deki sanayicilere enerji desteği:
Organize sanayi bölgelerinde yer alan
yatırımcıların en büyük girdisi olan elektrik enerjisi ile üretim süreçlerinde
kullanılan doğalgaz faturalarının hangi sektörün hangi şartlarda ve hangi
oranda destekleneceğine Bakanlar Kurulu karar verecek.
■
Bedelsiz parsel tahsisi uygulaması sürekli hale getiriliyor: 12 Nisan 2017’de
süresi biten bedelsiz, kısmen bedelsiz tahsis uygulaması yeniden yürürlüğe
konularak, kalıcı hale getirildi. Uygulama yerlerini ve uygulama süresini
belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verildi.
■ OSB’lerde parsel fiyatı düşürülüyor:
Uygulamada maliyetine bakılmaksızın OSB’ler maliyetin üzerine istedikleri kadar kar payı koyup
parsel fiyatını belirliyorlardı, bu durum fahiş fiyatların ortaya çıkarıyordu.
OSB’ler temin edilen sanayi parselinin maliyetine maksimum yüzde 25 kâr payı
koyup satabilecekler. Yani parsel maliyeti dekar başına 100 TL ise OSB bu
parselin dekarını maksimum 125 TL’ye satabilecek.
■ OSB’lerin tüm projeleri için kredi ve kredi faiz desteği
verilecek: Mevcut uygulamada OSB’lerin altyapı yatırımları, hizmet binası ve
arıtma tesislerinin tamamına bulunduğu bölgeye göre yüzde 1 ila 3 arasında
değişen faiz oranlarıyla ilk 2 yıl ödemesiz 12 ila 15 yıllık kredi
kullandırılıyor. Bugüne kadar bu kapsamda 173 OSB’ye toplam 4,2 milyar TL kredi
kullandırıldı. Getirilen düzenlemeyle altyapı ve hizmet binası yatırımlarına
ilave olarak artık arsa bedeli, OSB tüzelkişiliği ile ilgili ortak alan
niteliğindeki üstyapı projelerinin tamamına uygun şartlarda kredi ve bu
kapsamda Bakanlıktan veya dışarıdan kullanılan kredilerin tamamına kredi faiz
desteği verilecek.
■
Sanayi alanlarının
lojistik bağlantısının yapılması kolaylaştırılacak: Limanlar, fabrikalar, rafineriler, endüstriyel
tesisler, planlı sanayi alanları, maden ocakları, lojistik köy/merkez veya üsler,
sanayi kuruluşları ve benzeri tesislerin demiryolları ile bağlantısını sağlamak
üzere iltisak hatlarının yapılması, karayolu bağlantılarının tesis edilmesi ve
ettirilmesine yasal dayanak oluşturuluyor. Bu alanda ulaştırma altyapılarının
inşaatı ve işletmesinin karşılanmasına yönelik kamu-özel sektör işbirliği
modellerinin geliştirilmesinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
yetkilendiriliyor.
■ Mega
Endüstri Bölgeleri
ile Özel ve Tematik Endüstri
Bölgeleri geliyor: Organize sanayi bölgesi,
endüstri bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, serbest bölge ve sanayi sitesi
gibi planlı sanayi alanları için altyapısı hazır sanayi alanları belirleniyor.
Böylece yatırımların çok daha hızlı hayata geçirilmesi amaçlanıyor. Ayrıca
yurtdışında kurulacak OSB’ler aracılığıyla OSB birikiminin ihraç edilmesine
imkân sağlanacak.
( Dünya, 28 Haziran 2017 )
ABD’li Kanun
Yapıcılar Section 232 Çelik Vergisi Planına Karşı Koyuyor
ABD’de her iki partiden kanun yapıcıların, Trump yönetiminin
ulusal güvenlik gerekçesiyle çelik ithalatına vergi getirme hamlesine, diğer
ülkelerin de aynı argümanı öne sürerek ABD’nin çelik ihracatını
engellemelerinden endişe etmeleri nedeniyle karşı koydukları haber veriliyor.
Section 232 soruşturmasını eleştirenlerin, yüksek vergi
oranlarının iç piyasada çelik fiyatlarının yükselmesine yol açacağını ve söz konusu
durumun, otomobil üreticilerine ve diğer alaşımlı çelik tüketicilerine zarar
vermenin yanı sıra ticari ortaklardan misilleme gelmesine sebep verebileceğini
öne sürdükleri aktarılıyor. Ticari politikaları denetleyen Parlamento
Komitesi’ne başkanlık eden Cumhuriyetçi Teksas Temsilcisi Kevin Brady’nin, söz konusu
soruşturmanın, diğer ülkeleri ABD’nin, ilgili olmayan sektörlerde bile
ihracatını kısıtlamaya yönelteceğini ve bu durumda istihdamın zarar göreceğini,
ayrıca önlemlerin alelacele uygulanması halinde, maliyetlerin artacağı ve
ticari ortaklara ABD’nin güvenilmez olduğu mesajı verileceğini ifade ettiği
kaydediliyor.
Demokratlar da dâhil olmak üzere, kanun yapıcıların genel
olarak Trump yönetiminin, ticari ortaklara ticari önlemler uygulama hedefini
desteklemeleri bakımından Meclis’te söz konusu soruşturmaya yönelik direncin,
dikkate değer seviyede olduğu, diğer taraftan bazı kanun yapıcıların, ABD
yasasında nadiren kullanılan, ulusal güvenlik tehdidine yönelik hükümleri
uygulamaya almanın, başka ülkelerin, aynı sebeplerle ABD’nin ihracatını
kısıtlayıcı adımlar atmalarına kapı aralayacağından endişe ettikleri ifade
ediliyor. Meclis’in (Congress) Başkanlık seviyesinde uygulanan vergilere
yönelik oylama yapamadıkları, ancak Başkan’a böyle bir yetki veren yasayı
yürürlükten kaldırmak için harekete geçebileceği vurgulanıyor. ( SteelGuru, 29
Haziran 2017 )
AB: 232. Madde
Soruşturması Ticaret Savaşları Başlatabilir
Daha önce paylaşıldığı üzere, ABD, ülkenin çelik sektörünün
ulusal güvenlik açısından incelenmesini kapsayan 232. Madde soruşturmasını
yürütüyor. ABD şu an çelik sektörü ve ulusal güvenlik gerekçesiyle olası
korumacı önlemleri değerlendiriyor. ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un,
soruşturmanın sonuçlarını bu hafta ya da önümüzdeki hafta açıklaması
bekleniyor. Bazı kaynaklara göre, Trump yönetimi raporu 7 Temmuz'daki G20
zirvesinden önce açıklayabilir.
ABD Dış İlişkiler Konseyi Kıdemli Üyesi Edward Alden, söz
konusu soruşturma sonucunda alınacak kararın, uzun süredir alınan en önemli
ticari karar olabileceğini belirtti. Kanada, Meksika, Brezilya, Avrupa Birliği
ve Japonya, ABD’nin en büyük çelik ihracatçıları arasında yer alıyor. Trump’ın
ABD çelik sektörüne zarar vermekle suçladığı Çin, geçen yıl ABD’ye en çok
ihracat yapan ülkeler arasında 11. sırada yer aldı, ancak ticaret uzmanları,
küresel kapasite fazlası nedeniyle Çin’in hala olası bir hedef olduğunu
belirtti. Konuyla ilgili en önemli husus ise vergilerin tam olarak nasıl
uygulanacağı. Güney Kore ve Vietnam da söz konusu soruşturmanın kararından
etkilenebilir.
Avrupa Birliği (AB) ticaret temsilcisi Cecilia Malmström,
Trump yönetimini, çelik ithalatına genel bir vergi getirmemeye çağırdı ve genel
bir vergi getirilmesinin Avrupa için çok kötü olacağını belirtti. Getirilecek
önlemin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına uyup uymadığını görmeleri
gerektiğini belirten Malmström, önlemin kendilerine büyük bir zarar vermesi
durumunda, misilleme yapmaktan çekinmeyeceklerini açıkladı. Yapılacak
misilleme, ABD çelik ürünlerinin yanı sıra tarımsal ürünler ve diğer sektörleri
de hedef alacak. ABD tarım sektörü, üretiminin yaklaşık %25'ini ihraç ediyor.
ABD’den gelmesi beklenen kısıtlamalar şimdiden Kanada, Meksika ve Almanya gibi
ülkelerin protestolarına sebep oldu. Washington’ın önlem alması durumunda, en
çok Avrupa, Kanada ve Japonya'nın etkilenmesi bekleniyor. Malmström, ayrıca,
bir AB-Japonya serbest ticaret anlaşması sağlamak için Tokyo'da görüşmeler
yaptıklarını ve yakında prensipte anlaşmayı umduklarını açıkladı. Mevcut ABD
yönetiminin NAFTA ve diğer anlaşmalara yönelik tehditleri, Meksika ve AB dahil
birçok ülkeyi ikili ticaret anlaşmaları kurmaya teşvik etti. ( SteelOrbis, 29
Haziran 2017 )
Wilbur Ross: ABD,
Çelik Sektöründe Dampinge Yönelik Geniş Çaplı Önlemler Almayı Planlıyor
Ticari ortaklarının ortak bir çözüm bulunması için gerekeni
yapmamaları halinde ABD’nin, çelik sektöründe dampingle mücadele etmek amacıyla
geniş çaplı önlemlere başvurmaktan başka çaresi kalmayacağı ifade ediliyor. ABD
Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un, Berlin’de Almanya Başbakanı Angela Merkel’in
katıldığı ekonomik etkinlikte, dampinge doğrudan sebep olmayan ülkelerin bile,
bu şartlar altında zorluklarla karşı karşıya kalabileceğini belirttiği
kaydediliyor. Ross’un, Başkan Donald Trump’ın çelik sektöründe kapasite
fazlalığı sorununa yönelik ne tür önlemler alacağını dair bir açıklama
yapmadığı, ancak Başkan Trump’ın dampinge yönelik olası hamlesinin, ithalat
yapılan ülkelerin ortak bir çözüm bulmak için harekete geçmelerini sağlamak
amacı güdeceğini ifade ettiği bildiriliyor. (SteelGuru, 30 Haziran 2017 )
Nucor, ABD’nin
İthalatı Yarıya İndirmesini İstiyor
ABD’de yerleşik Nucor Corp’un, Trump yönetiminin metal
arzını korumak amacıyla çelik ithalatının piyasa payını % 10-15 seviyesinde
kısıtlamasını istediği, Nucor CEO’su John Ferriola’nın ABD Ticaret
Bakanlığı’nın, Section 232 soruşturmasında ithalatın ulusal güvenliğe tehdit
oluşturduğunu tespit edeceğini öngördüğü duyuruluyor. Ferriola’nın söz konusu
soruşturmanın nihai amacının ABD’de yerleşik tesislerin % 85-87 seviyesinde
kapasite kullanımıyla ile faaliyet göstermeleri olması gerektiğini, Amerika
Demir ve Çelik Enstitüsü’nün tahminlerine göre mevcut durumda kapasite kullanımının
% 74 seviyesinde bulunduğunu belirttiği kaydediliyor. Ferriola’nın, ithalata
yönelik bir kısıtlama getirilmesi halinde Nucor’un kalite ve miktar bakımından
ABD çelik sanayiinin ihtiyaçlarını karşılamaya hazır olduğunu, ayrıca ithalatın
engellenmesi nedeniyle tüketicilere yansıyacak olan ek maliyetlerin minimal
düzeyde olacağını ifade ettiği aktarılıyor. Son olarak Ferriola’nın, Başkan
Donald Trump’ın çelik sanayiine yönelik yaklaşımının yüreklendirici olduğunu ve
Ticaret Bakanlığı’nın Section 232 soruşturması ile ilgili kararını her an
açıklayabileceğini dile getirdiği belirtiliyor. ( SteelGuru, 30 Haziran 2017 )
Nucor-JFE Steel
Mexico Meksika’daki Yeni Otomobil Sacı Tesisinin İnşasına Başladı
Japon çelik üreticisi JFE Steel Corporation, ABD’li çelik
üreticisi Nucor Steel ile ortaklığı olan Nucor-JFE Steel Mexico'nun (NJSM)
Meksika’nın Guanajuato eyaletine bağlı Silao şehrindeki yeni otomobil sacı
tesisi için temel atma törenini gerçekleştirdiğini duyurdu. JFE Steel’in %50 ve
Nucor Steel’in %50 hisseye sahip olduğu NJSM, otomobil üretiminde kullanılmak
üzere galvanizli sac üretip satacak. Yıllık kapasitesi 400.000 mt olan yeni
galvanizleme hattının 2019 yılında üretime başlaması bekleniyor. Tesis için
yaklaşık 270 milyon $ yatırım yapılacak. ( SteelOrbis, 30 Haziran 2017 )
Yorumlar
Yorum Gönder