Çelik Sektöründe 2017 - 48.Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2017 - 48.Haftanın Öne Çıkanları
CRU: Çin’de Kış
Sezonunda Uygulanan Üretim Kesintileri Çelik Fiyatlarını Artıracak
Özel araştırma şirketi CRU Group, yayımladığı bir raporda,
Çin’de kış sezonu boyunca uygulanacak olan demir ve çelik üretimi
kesintilerinden kaynaklanan arz daralmasının artması halinde marjların ve çelik
fiyatlarının artacağını belirtti. Bununla birlikte CRU, kesintilerin hızının ve
zamanlamasının yüksek oranda belirsiz olmasından dolayı hükümet tarafından şart
koşulan %50 oranındaki üretim kesintisinin gerçekleşemeyebileceğini de ifade
etti. CRU tarafından yapılan açıklamada, Çin’in çelik sektöründe son iki yıldır
gerçekleştirilen kapasite kapatma çalışmalarının sektörün yapısını değiştirdiği
bildirildi. Bu kış, kalabalık bölgelerde hava koşullarının iyileştirilmesi için
zorunlu hale getirilen demir ve çelik üretimi kesintilerinin piyasada arzın
daha da daralmasına yol açabileceği belirtildi. Üretim kesintileri özellikle,
Çin’in demir çelik üretiminin yaklaşık %50’sini oluşturan Hebei, Henan, Shanxi,
Shadong ve Tianjin bölgelerindeki sinter ve demir üretim tesislerinde
uygulanıyor. Bu bölgelerin, 2018 yılının mart ayının ortasına ya da sonuna
kadar sürecek olan kış sezonu boyunca üretimlerini %50 oranında azaltmaları
zorunlu hale getirildi. ( SteelOrbis, 27 Kasım 2017 )
Rio Tinto ve
Sinosteel Channar Ortaklığının Süresini Üçüncü Kez Uzatıyor
Avustralya merkezli madenci Rio Rinto, Çinli çelik üreticisi
Sinosteel Corporation ile Batı Avustralya’nın Pilbara bölgesindeki Channar
demir cevheri ortaklığının uzatılması için anlaşma imzaladıklarını duyurdu. Rio
Rinto’nun demir cevheri birimi başkanı Chris Salisbury, Channar ortaklığının
Avustralya’nın en önemli ticari ortaklıklarından olduğunu ve şirketin bugün Çin
ile kurduğu güçlü ilişkinin yolunu açmasına yardımcı olduğunu söyleyerek,
ortaklığın uzatılmasının aynı zamanda Pilbara'dan Çin'e 250 milyon mt'dan fazla
demir cevheri tedarik eden iki şirketin 30 yıllık ortaklığında bir başka
kilometre taşını temsil ettiğini belirtti. Ortaklığın uzatılması kapsamında
Sinosteel, Rio Tinto’ya 15 milyon $ ön ödeme yapacağı ve Batı Avustralya,
Avustralya ve Çin hükümetlerinden de konu ile ilgili onay beklendiği
bildirildi. Channar ortaklığı 200 milyon mt cevher üretmek amacıyla, Avustralya
ve Çin hükümetlerinden alınan destek ile 1987 yılında imzalanan bir sözleşmeyle
kuruldu. Ortaklığın üçüncü kez uzatılmasıyla birlikte toplam üretimin 290
milyon mt’a ulaşacağı belirtildi. ( SteelOrbis, 27 Kasım 2017 )
Thyssenkrupp İtalyan
Paslanmaz Çelik Birimi AST'yi Satmayı Planlıyor
Reuters'e göre, Thyssenkrupp CEO'su Heinrich Hiesinger, 2001
yılından bu yana Almanya merkezli çelik grubunun bir parçası olan İtalyan
paslanmaz çelik tesisi Acciai Speciali Terni’yi (AST) satmayı planladıklarını
doğruladı. AST, şu an çelik grubunun satışa çıkardığı tek varlık. Hiesinger,
resmi bir satış sürecinin başlatılıp başlatılmadığını belirtmedi. ( SteelOrbis,
28 Kasım 2017 )
G20, Çelikte Kapasite
Fazlalığı ve ABD ile Ticareti Ele Alacak
G20 üyelerinin Perşembe günü bir araya gelerek çelikte
kapasite fazlalığı sorununu ve AB-ABD ticari ilişkilerini ele alacakları
belirtiliyor. Berlin’de gerçekleşecek olan G20 Zirvesi’nde ele alınacak en
önemli noktaların çelikte kapasite fazlalığının yanı sıra çelik ithalatına
yönelik olası kısıtlamalar nedeniyle AB ve ABD arasında büyüyen gerginlik
olduğu ifade ediliyor. Çelik Kapasite Fazlalığı Küresel Forumu’nun, aşırı üretime
ve küresel çelik piyasasında düşen fiyatlara yönelik çözüm bulmaya çalışacağı
bildiriliyor. Çoğu ülkenin fazla üretimini Avrupa’ya ihraç etmesi nedeniyle AB
çelik sektörünün, kapasite fazlalığından olumsuz yönde etkilendiğine vurgu
yapılıyor. Bir piyasa kaynağının, Section 232 soruşturmasının, serbest ve adil
ticarete tehdit oluşturarak diğer ülkeler için bir emsal teşkil ettiğini
belirttiği kaydediliyor. Bir diğer önemli sorunun ise, AB ve ABD arasındaki
olası çelik ticaret savaşı olduğu, Donald Trump’ın, birçok kez ABD piyasasını
korumak amacıyla AB’den yapılan çelik ithalatına vergi getirmekle tehdit
ettiği, dolayısıyla AB liderlerinin ve çelik firmalarının, çelik sektörü ve AB
ekonomisi için önem teşkil eden ABD piyasasının kapanması olasılığından endişe
duydukları aktarılıyor. Alman Ekonomik İşler ve Enerji Bakanı Brigitte
Zypries’in, Amerika’nın böyle bir vergi getirmesi halinde, karşı önlemler
almaya hazır olduklarını ve bu önlemleri almaya mecbur kalacaklarını dile
getirdiği vurgulanıyor. EUROFER’in istatistiklerine göre, AB ülkelerinin 2016
yılında ABD’ye 3 milyon ton çelik ihraç ettiği, ABD’nin aynı dönemdeki toplam
çelik ithalatının ise 30 milyon ton civarında gerçekleştiği bildiriliyor. ( Metal
Expert, 29 Kasım 2017 )
Avrupa Komisyonu’nun
Ilva’nın Satışı ile İlgili Kararı Belirtilen Tarihten Daha Önce Açıklanabilir
Avrupa Komisyonu’nun, ArcelorMittal-Ilva anlaşmasına yönelik
tekel karşıtı incelemenin nihai kararını açıklamak için gereken zamanı
kısaltabileceği haber veriliyor. Avrupa Rekabet Komisyon Üyesi Margrethe
Vestager’in, en son düzenlenen basın toplantısında çelik sektörünün bu durumdan
endişe duyması nedeniyle Komisyon’un AM Investco Italy konsorsiyumunun Ilva’yı
satın almasına yönelik incelemenin hızlandırılmasını istediğini belirttiği
ifade ediliyor. Vestager’in, detaylı bir inceleme başlatıldığını, ancak resmi
olarak belirlenen son tarihten önce incelemeyi tamamlamak istediklerini ifade
ettiği kaydediliyor. Komisyon üyesinin, incelemenin ardında yatan temel
sebebin, bölgede rekabetin azalması ve dolayısıyla özellikle otomotiv
sektöründeki nihai kullanıcıları olumsuz yönde etkilenmesi yönündeki endişe
olduğunu dile getirdiği, incelemenin çabuk tamamlanması gerektiği ve rekabet
ile ilgili bir husus bulunursa alıcının bunu çözmesi gerekeceğini eklediği
aktarılıyor. İncelemenin nihai kararının, 23 Mart 2018 tarihine kadar
açıklanmasının beklendiği belirtiliyor. (Metal Expert, 29 Kasım 2017 )
Çin, Yurtdışındaki
Kapasitelerinin İç Piyasada Kapatılan Kapasitelerin Yerine Geçmesini Hedefliyor
Baowu Iron & Steel Group Genel Müdürü Chen Derong’un,
Çin iç piyasasında toplam çelik kapasitesinin önümüzdeki yıllarda azalacağını,
ancak diğer ülkelere de yayılması ile birlikte Çin’e ait toplam kapasitenin,
büyümeye devam edeceğini ifade ettiği duyuruluyor. Yurtdışında varlık alımları
ve şirket birleşmelerinin bir sonraki endüstriyel planlamalar için önemli bir
adımı teşkil ettiğini belirten Chen’in, Çinli çelik üreticilerinin yurtdışında
kapasite geliştirmeye yönelen iki en yeni örneğin, Çinli çelik üreticileri
Hebei Iron & Steel ve Tsingshan Group olduğunu dile getirdiği kaydediliyor.
Eylül ayında Chen’in, Çin’in çelik kapasitesinin, önümüzdeki 20 yıl içerisinde
yıllık 500 milyon ton seviyesine gerileyebileceğini ve Baowu’nun yatırım
fonunun Çin çelik sanayiinin zamanla % 20’sini kontrol edebileceğini tahmin
ettiği aktarılıyor. Baowu’nun, ABD’li özel sermaye şirketi W.L. Ross & Co,
China Merchants Finance Holding Co ve AB-Çin Yeşil Fonu ile 6.06-12.12 milyar
dolarlık bir çelik sanayii yeniden yapılandırma fonu kurduğu hatırlatılıyor.
Chen’in, Baowu’nun çelik sanayii yeniden yapılandırma fonunun, birkaç olası
satın alma hedefleri ile görüşme halinde olduğunu vurguladığı bildiriliyor.
2016 yılında Çin’in çelik kapasitesinin hâlâ 1 milyar ton seviyesinin üstünde
olduğu ve 20 yıl içerisinde söz konusu kapasitenin yarıya inmesi ve Çin’e ait
olan toplam kapasitenin seviyesini koruması ya da büyümesinin, önümüzdeki 20
yıl içinde büyük miktarda kapasitenin Çin’den başka bir yere transfer edileceği
anlamına geldiği vurgulanıyor. Söz konusu durumun, önümüzdeki yıllarda
yurtdışına büyük çaplı yatırımlar yapılacağına işaret ettiğine dikkat
çekiliyor. Tsingshan Group, Endonezya’da nikel ergitme ve paslanmaz çelik
kapasitesini başarılı bir şekilde geliştirirken, Hegang’ın da Avrupa’da çelik
üretim kapasitesi satın aldığı, ancak üreticinin Güney Afrika’daki çelik üretim
projesinde fazla ilerleme sağlayamadığı bildiriliyor. (Kallanish, 29 Kasım
2017 )
Baowu, 2021 Yılının
Sonuna Kadar Yılda 100 Milyon Ton Çelik Kapasitesine Ulaşmayı Hedefliyor
Çin’de yerleşik en büyük çelik üreticisi Baowu Iron &
Steel’in, 2017-2025 dönemine ilişkin kapasite kalkınma planını duyurduğu, üç
ana stratejinin, kapasiteyi büyütmek, tesisleri yenilemek ve hem iç hem de dış
piyasalarda piyasa nüfuzunu artırmak olduğu bildiriliyor. 27 Kasım 2017
tarihinde Baowu’nun, firmanın 2021 yılının sonuna kadar yılda 100 milyon ton
yüksek kalite çelik ürün imalatçısı ve tedarikçisi olmayı hedeflediğini
belirttiği kaydediliyor. Baowu’nun, 2017-2018 döneminde çelik kapasitesini
70-80 milyon ton seviyesinde tutarak, Çin’in merkezi Yangtze nehri piyasasına
ve kapasite geliştirmeye odaklanacağı, buna ek olarak firmanın, yerli piyasada
yüksek kalite çelik ürün piyasasının % 60’ına nüfuz etmeyi ve özellikle Çin’in “kuşak
& yol” ülkelerindeki rolünü artırmayı hedeflediği ifade ediliyor. 2021
yılına kadar Baowu’nun, toplam kapasitesi yıllık 80-100 milyon ton seviyesinde
olan uluslararası çapta rekabetçi bir çelik üreticisi ve sanayi yatırımcısı
olmayı hedeflediği belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl Baowu’nun 63,8 milyon ton ham
çelik üretimi gerçekleştirdiği ve 1,06 milyar $ kâr elde ettiği vurgulanıyor. (
Kallanish, 29 Kasım 2017 )
Çin’in Shanxi
Eyaletindeki Yeni Grafit Elektrot Tesisi Faaliyete Başladı
Yerel medya kaynağı Datong Daily tarafından yayımlanan bir
habere göre, Shanxi eyaleti merkezli Çinli şirket Datong Tengyang Technology
Co., yıllık 20.000 mt kapasiteli yeni ultra yüksek güçlü grafit elektrot
tesisini devreye aldı. Toplam 400 milyon RMB (60,6 milyon $) yatırımla kurulan
tesisin yıllık üretim değerinin 1,5 milyar RMB’ye (230 milyon $) ulaşması
bekleniyor. Grafit elektrot piyasasında talep güçlü seyrederken, arz kıtlığı
ise fiyatların yükselmesine neden oldu. ( SteelOrbis, 29 Kasım 2017 )
Çelik Üretiminde
Rekor Beklentisi
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Başkanı Fuat Tosyalı,
hurdadan üretim gerçekleştiren tesisler için önemli bir ürün olan elektrot
fiyatlarındaki hızlı yükselişin sektör açısından önemli bir sorun teşkil
ettiğini söyledi. Tosyalı, "Elektrotu yerli imkanlarla üretim konusunda
ortaklık arayışları sürüyor. Türkiye'nin elektrot ihtiyacını karşılayabilmek
konusunda yoğun görüşmeler var." diye konuştu. Elektrot konusunda asıl
sorunun ham maddeye erişim olduğuna işaret eden Tosyalı, "Bu bir kok türü.
Yatırım konusunda bir sorun yok ancak ham maddeyi garantiye almamız gerekiyor.
Bu, dünyada belli firmalar tarafından üretiliyor." ifadesini kullandı.
Tosyalı, söz konusu ürünün elektrikli otomobillerin yaygınlaşması sonucu
kullanım alanının arttığını, bunun da arz sıkıntısını beraberinde getirdiğini
bildirdi. Elektrotun yanı sıra çelik üretiminde kullanılan refrakter
fiyatlarının da ciddi şekilde arttığına dikkati çeken Tosyalı, maliyet
artışının ton başına 40-50 dolara ulaştığını anlattı. "Bu maliyet satış fiyatlarına
tam yansıtılmış değil. Sektör bunu kendi içinde absorbe etmeye çalışıyor. Çok
önceden yapmış olduğumuz anlaşmalar bile iptal edildi. Elektrot ve refrakter
temin eden firmalar bizden fark istediler. Biz de bunları karşılamak zorunda
kaldık. Aksi takdirde üretimin durması riskiyle karşı karşıya kalacaktık."
"İnşaat Çeliği Fiyatlarından Şikâyet Etmek
Haksızlık"
Tosyalı, müteahhitlerin inşaat çeliği fiyatlarındaki
artışlara yönelik tepkisine de değinerek, inşaat işinde çeliğin payının yüzde
2-3'ü geçmediğini vurguladı. Tosyalı, "Sanıyorum onların sıkıntıları
hükümetten fiyat farkı talep etmek. Onu bahane ederek inşaat çeliğinin fiyatını
gündeme getiriyorlar." dedi. Sanayiciler olarak maliyet artışlarından şikayet
yerine piyasada devamlılığı sağladıklarının altını çizen Tosyalı, şunları
kaydetti: "Bu devamlılığı sağlamak adına her türlü fedakarlığı yapıyoruz.
Birtakım meslek örgütleri zaman zaman bu tip çıkışlar yapıyorlar. Bunlar
yakışık almıyor. Biz, 'Elektrot fiyatları arttı, şöyle yapın, böyle
yapın." diyebiliyor muyuz? Sanayiciyseniz her zaman türbülanslarla karşı
karşıya kalacaksınız, bunu da absorbe edeceksiniz. İnşaat kesiminin de iyi
zamanları olabilir, sıkıntılı zamanları, az karlı, çok karlı dönemleri olabilir.
Bir sektörün karlılığını sorgulamak, başka bir sektöre düşmez. 'Çelik
ithalatına şunu, ihracatına bunu koyalım.' gibi devleti yönetenlere akıl vermek
olarak anlaşılabilecek, haddini aşan beyanatlar oluyor. Bunlara cevap vermeyi
doğru bulmuyoruz. Amacımız ülkemizin çelik ihtiyacını sorunsuz bir şekilde
karşılamak. Bunu da başardığımıza inanıyorum." İnşaat çeliği arzında bugün
itibarıyla sorun bulunmadığını belirten Tosyalı, "Yıl içinde dünyada
kömür, cevher, elektrot ve refrakter fiyatlarının yanı sıra döviz kurunda ciddi
dalgalanmalar oldu. Bütün bunlara rağmen dünyada en ucuz demirin satıldığı
ülkeyiz. Bu nedenle fiyatlardan şikâyet etmek haksızlık."
değerlendirmesinde bulundu.
"2018 daha hareketli geçecek"
Tosyalı, çelik sektörünün üretim performansına ilişkin de,
"Bu yıl sonunda 36 milyon tonu aşarak rekor bekliyoruz." ifadesini
kullandı. Çin ekonomisindeki hareketliliğin yanı sıra yurt içindeki altyapı
yatırımlarının yoğunluğunun üretim artışında rol oynadığına dikkati çeken
Tosyalı, "Devlet, hala ülkemizdeki en büyük işveren konumunda. Çok ciddi
altyapı yatırımları var. Bunların çelik ihtiyacını karşılamak yine bize
düşüyor." dedi. Tosyalı, istihdam, büyüme ve ihracata katkı için
yatırımlara 2018'de de devam edeceklerini vurgulayarak, "Bütün bunları üst
üste koyduğumuzda 2018 yılını bu yıla göre daha hareketli geçireceğimize
inanıyoruz." diye konuştu. ( AA/Uzmanpara/Fortune Turkey, 29 Kasım 2017 )
EUROFER: Global
Forum, Küresel Kapasite Fazlalığı Sorunu ile Mücadele İçin Somut Bir Anlaşmaya
Varmalı
Bugün düzenlenecek olan bakanlık düzeyinde çelik kapasite
fazlalığı üzerine Global Forum’un öncesinde Avrupa Çelik Derneği (EUROFER)
tarafından dün yapılan açıklamada EUROFER Genel Direktörü Axel Eggert, çelik
kapasite fazlalığı üzerine Global Forum’un, Eylül 2016’da G20 liderlerinin
çağrısı üzerine kurulduğunu ve G20’nin tamamı ve bazı OECD üyelerinden oluşan
30’dan fazla ekonomiyi bir araya getirdiğini belirtti. OECD’nin tahminlerine
göre 2016 yılında 700 milyon tonun üzerinde olan çelik üretiminde küresel kapasite
fazlalığının bir hastalık belirtisi olduğunu ifade eden Eggert, bazı çelik
üreten bölgelerin doğrudan ve dolaylı teşvikler, hükümet destekleri ve piyasayı
tahrip eden mali anlaşmalar gibi çeşitli politikalarının piyasa işleyişini
olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi. Bu nedenle EUROFER, Global Forum
üyelerinin tümüne, çelik kapasitesi ve üretimi ile ilgili piyasa tahribatlarına
yol açan teşvikler ve diğer hükümet desteklerinden kaçınılması yönünde çağrıda
bulundu. Açıklamada üye hükümetlerin gerçek, küresel çapta eşit şartlar
oluşturmaları ve her bir çelik üretici bölgede ayarlamaları kolaylaştırmaları,
dolayısıyla küresel kapasite fazlalığını azaltmaları gerektiği ifade edildi.
Son olarak bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirten Eggert, Global
Forum’un küresel kapasite fazlalığı hastalığı ile mücadele edecek somut bir
anlaşmaya varması gerektiğini vurguladı. ( TÇÜD, 30 Kasım 2017 )
Moody's: Talep ve
Koruyucu Önlemler Hindistan’da Yerleşik Çelik Üreticilerini Destekliyor
Kredi Derecelendirme Kuruluşu Moody’s’in, Asya’da yerleşik
çelik üreticilerinin faaliyet koşullarının, güçlü talep ve koruyucu önlemler
sayesinde ve artan hammadde fiyatlarının yanı sıra yeni eklenen kapasiteye
rağmen en çok Hindistan’da destekleyici olacağını ifade ettiği duyuruluyor.
Buna göre, Tata Steel’in gelirinin yeni eklenen üretim kapasitesi nedeniyle
artacağı, JSW Steel’in ise istikrarını koruyacağının öngörüldüğü belirtiliyor.
Moody’s Kıdemli Başkan Yardımcısı Kai Hu’nun, kuruluş tarafından
derecelendirilen Asyalı çelik üreticilerinin istikrarlı kârlılığının, Çin’de
fazla çelik üretim kapasitesinin devre dışı bırakılması ve Asya’da genel olarak
istikrarlı talep ile destekleneceğini belirttiği kaydediliyor. Moody’s’in, 2016
yılından bu yana gerçekleşen güçlü kontratlı satışların yeni inşaat projelerini
ve çelik talebini önümüzdeki birkaç çeyrek boyunca desteklemesinin beklenmesi
nedeniyle, Çin’in konut sektöründe kontratlı satışlarındaki öngörülen
yavaşlamanın, önümüzdeki 12 aylık dönemde genel talep ve sanayi dinamikleri
üzerinde sınırlı etkisi olacağını tahmin ettiği belirtiliyor. Hindistan
Birleşik Tesisler Komitesi’ne (JPC) göre Hindistan’ın görünür nihai çelik
tüketiminin, Nisan-Ekim döneminde % 4,5 artışla 50,34 milyon tona yükseldiği,
ancak ithalatının da % 19 oranında artışla 4,92 milyon tona çıktığı, diğer
taraftan ihracatının % 57,7 gibi büyük bir artışla 5,63 milyona, üretiminin ise
% 5,1 artışla 61,38 milyon tona ulaştığı vurgulanıyor. ( Kallanish, 30 Kasım
2017 )
MIIT: Çin’de Hurda
Sektörünün Geliştirilmesi Gerekiyor
Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri (MIIT) Bakanlığı yetkilisi
Li Li, Hunan eyaletinin başkenti Changsha’da düzenlenen bir toplantıda hurda
konusuna değinerek, Çin’in hurda kullanım oranının düşük seviyelerde yer
aldığını ve bu sebeple Çin’de hurda sektörünün geliştirilmesi gerektiğini ifade
etti. MIIT yetkilisi, sanayi yönetimi, önde gelen işletmelerin yetiştirilmesi,
sanayi kuruluşları gruplarının oluşturulması yoluyla büyük işletmelerin teşvik
edilmesi ve genel olarak hurda sektörü için olumlu bir ortam yaratılması gibi
faktörlerin Çin'in hurda sektörünün geliştirilmesi kapsamında odaklanacağı
önemli alanlar arasında yer alacağını belirtti. ( SteelOrbis, 29 Kasım 2017 )
G20, Çelik Kapasite
Fazlalığı Konusunda Anlaştı, AB-ABD Ticareti Hâlâ Masada
G20 liderlerinin, çelik kapasite fazlalığı ile mücadele
etmek için ana prensiplerde anlaştıkları, öte yandan AB-ABD ticareti ile ilgili
hususun hâlâ çözülemediği haber veriliyor. Berlin’de düzenlenen çelik kapasite
fazlalığı üzerine Global Forum’un, kapasite fazlalığı sorunun çözümü ile ilgili
yöntemlerde anlaştığı, G20 üyelerinin, piyasayı tahrip eden teşvikler ve diğer
hükümet desteklerinin önüne geçilmesi, eşit şartlar oluşturulmasının sağlanması
ve kapasite azaltımında şeffaflık için çelik sektörünün yeniden
yapılandırılması gerektiğini kabul ettikleri kaydediliyor. Tarafların,
hükümetleri kapasite fazlalığına yönelik somut çözüm politikalarına yöneltmek
amacıyla 6 prensipte anlaşmaya vardıkları belirtiliyor. Bu prensiplerin;
küresel çapta kapasite fazlalığı sorununa ortak politika çözümleri, piyasayı
tahrip eden teşvik ve hükümet desteklerinden kaçınmak, çelik sanayiinde eşit şartlar
oluşturmak, çelik sektöründe gelişmelerin piyasaya dayalı olmasını sağlamak, ayarlamaların
desteklenerek kapasite fazlalığını azaltmak, şeffaflığın artmasının
sağlanmasının yanı sıra Global Forum’un çözüm uygulamasının gözden geçirilmesi,
müzakere edilmesi ve değerlendirilmesi olduğu bildiriliyor. Aynı zamanda AB-ABD
Ticareti ile ilgili hususun hâlâ masada olduğu, ABD Başkanı Donald Trump’un,
ABD piyasasını korumak amacıyla AB’den yapılan çelik ithalatına vergi
getirmekle defalarca tehdit ettiği, AB liderlerinin ve çelik firmalarının ABD
piyasasının kapanması olasılığından büyük endişe duydukları belirtiliyor. ( Metal
Expert, 01 Aralık 2017 )
AISI Küresel Çelik
Kapasite Fazlası Hakkındaki G20 Raporunu Yorumladı
Amerikan Demir ve Çelik Enstitüsü (AISI) başkanı ve CEO'su
Thomas J. Gibson, Global Forum’un çelik kapasite fazlasıyla ilgili yayımladığı
raporu yorumladı. ABD hükümetinin, küresel çelik kapasite fazlası ve piyasaya
zarar veren hükümet politikaları ve uygulamalarını ele almada liderlik
yapmasından duydukları memnuniyeti dile getiren Gibson, ABD'ye yapılan adil
olmayan ithalatın tarihi seviyelere yükselmesine neden olan diğer ülkelerdeki
çelik kapasitesindeki büyük artışın, çelik sektörünün karşı karşıya olduğu en
kritik mesele olduğunun altını çizdi. Gibson’a göre, Global Forum’un
yayımladığı rapor, hükümetlerin piyasaya zarar veren teşvikleri ve fazla
kapasiteye katkı sağlayan diğer önlemleri azaltması ve özel sektör şirketleri
ile devlet tarafından yönetilen şirketler arasında adil bir rekabet ortamı
sağlaması gibi gerekliliklere odaklanıyor. Ancak Gibson, Global Forum
tarafından sunulan politika önerilerinin yalnızca hükümetler tarafından
uygulanması halinde başarılı olacağına vurgu yaptı. Gibson’a göre, vaatler tek
başına küresel çelik sektörünün karşılaştığı sorunları çözmeyecek, hükümetlerin
kısa sürede somut adımlar atması gerekiyor. Gibson’a göre, 232. Madde
soruşturması ve antidamping vergileri ile telafi edici vergiler dahil ABD
ticaret kanunlarının agresif bir şekilde uygulanmaya devam etmesi, ABD çelik
sektörünün adil olmayan ticaretten daha fazla zarar görmemesini sağlamak
açısından kritik önem taşıyor. ( SteelOrbis, 01 Aralık 2017 )
Makale: Afrika’nın
Kalbine Çelik Gibi Yatırım
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı’nın
davetlisi olarak Cezayir’e geldim. Tosyalı kardeşler Topçuoğlu ailesiyle
birlikte ülkenin en büyük sanayi tesislerinden birini kurmuşlar. Oran’daki
tesise 2010’dan bu yana 2,3 milyar dolarlık yatırım yapmışlar. Yeni fazlarla
birlikte birkaç yıl içinde 5 milyara ulaşacak. Sadece Cezayir’in değil, diğer
Afrika ülkelerinin de ihtiyaçlarını karşılayacak. Bu yıl 1,2 milyar doların
üzerinde olan ciro 2018’te 2 milyarı bulacak. Şu anda 3.300 olan çalışan sayısı
ise 6.000’i bulacak. Bunlar önemli rakamlar.
Demir çelik sektörünün önemli oyuncularından olan Tosyalı
bir yandan Türkiye’deki yatırımlarına devam ederken, diğer yandan Afrika’da
yeni pazarlar ve üretim merkezleri yaratmaya çalışıyor. Birçok sanayi kuruluşu
için örnek bir model. Türkiye’de üretmek yerine dışarıda üretip, ürettiğini
getirip Türkiye’de satmak değil, Afrika’da üretip o pazarlara satmak; doğru
model budur. Trump’ın Amerikan firmalarına zorla yaptırmaya çalıştığı,
Çinlilerin yıllardır uyguladığı model.
Cezayir zor Pazar,
Cezayir yüzlerce yıl İspanyol, Osmanlı ve Fransız
hegemonyası altında yaşadıktan sonra destansı bir mücadeleyle 1962’de
bağımsızlığına kavuşabilmiş. Nüfusu 37 milyon. Afrika’nın en geniş ülkelerinden
biri. Ancak bu geniş toprakların yüzde 80’i çöl ya da yarı çöl. Bu coğrafya
aynı zamanda Cezayir’i petrol ve gaz zengini bir ülke yapmış. Zengin
hidrokarbon rezervlerinin de etkisiyle Güney Afrika, Nijerya ve Mısır’ın
ardından kıtanın en büyük 4’üncü ekonomisi. Toplam 235 milyar dolar civarında
olan ekonomi yılda yüzde 3,5-4 dolayında büyüyor. Bunlar tablonun parlak
tarafı, bir de sorunlu tarafı var. İşsizlik çok yüksek, gençlerin üçte biri
işsiz. Kayıt dışı kesim çok geniş. Ülke ekonomisi neredeyse tamamen petrol ve
gaza bağımlı. İhracatının yüzde 97’si, milli gelirinin ise yarısı petrol ve
gazdan oluşuyor. Hükümetin gelirinin ise üçte ikisi bu kaynaklardan geliyor.
Anlayacağınız, petrol fiyatları yükseldiğinde mutlular, düştüğünde ise sorunlular.
Petrolün varlığı diğer sanayilerin gelişmesinin önünü tıkamış.
Ancak Cezayir bunu aşmak, ulusal sanayiini oluşturmak
istiyor. Bunun için de yabancı ortaklıklara yönelmiş. Bu yönüyle Cezayir Türk
yatırımcılar için hedef pazarlardan biri olabilir. Türk müteahhitler Libya
pazarı kapandıktan sonra buraya yönelmişler. Zaten Ekonomi Bakanlığı’nın
öncelikli ülkeler listesindeki 33 ülke arasında yer alıyor. Dış ticaret fazlası
verdiğimiz sayılı ülkelerden biri. Geçen yıl Cezayir’den 464 milyon dolarlık
ithalat yapmışız; buna karşın 1,7 milyar dolarlık mal satmışız. Kısacası,
Cezayir’de yapacak çok iş var. Korumacı yapısı, sıkı kambiyo rejimi, oluşan
karaborsalar, yüzde 51 yerli ortak şartı ve yerel işçi çalıştırma zorunluluğu
gibi caydırıcı unsurlar yok değil ama bu devirde kolay girilecek pazar kaldı
mı? Kolay olsaydı Batılılar bu pazarı bize bırakırlar mıydı? ( Servet Yıldırım /
Milliyet, 30 Kasım 2017 )
Yorumlar
Yorum Gönder