Çelik Sektöründe 2018 - 10. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2018 - 10. Haftanın Öne Çıkanları
İskenderun’da Demir
Çelik Zirvesi Düzenlendi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Hatay'da
"Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı" kapsamında düzenlenen
"Türkiye Çelik Sanayi Zirvesi'nde" yaptığı konuşmada, aynı program
çerçevesinde 15 Şubat'ta İzmir'de Makine Sektör Zirvesi'ni yaptıklarını
söyledi. Bu programın en önemli başlıklarında "Sanayide yüksek teknolojiye
geçiş, ülkemizin geleceği açısından elzemdir, zorunludur çünkü tüm sektörler,
yüksek teknolojinin yörüngesinde hayat bulmaktadır. Üretimin, sanayinin ve
pazarlamanın şekil değiştirdiği bir dünyada bütün sektörlerimizle birlikte
hızlı, esnek ve uyumlu çalışmak zorundayız. Tüm diğer sektörlerimize öncülük
edecek, onlara ilham verecek sektörümüz, hiç şüphesiz çelik sanayimizdir. Çelik
sektörü, diğer tüm sektörlere girdi sunan stratejik bir sektördür. Bütün sanayi
devrimlerinin, bütün sanayi hamlelerinin ve bugünkü Avrupa Birliği'nin
temelinde demir ve çelik sektörü vardır. Sanayileşmenin temel göstergeleri
arasında yer alan çelik sektörü ürünlerinin kişi başı tüketimi, ülkelerin gelişmişlik
düzeylerini belirleyen göstergeler arasında bulunur."
Çelik sanayisinin ülkenin sektörel politika hedeflerinin
gerçekleştirilmesi açısından hayati önem taşıdığına dikkati çeken Bakan Özlü,
birçok alanda olduğu gibi çelik sektöründe de artık katma değeri yüksek,
teknolojik gelişmeleri kullanan, çevreye saygılı, dünyada gerçek manada söz
sahibi bir ülke olmaları gerektiğini vurguladı. Özlü, ülkenin 2017 yılı
verilerine göre, çelik üretiminde Avrupa'da ikinci, dünyada da sekizinci sırada
yer aldığını kaydetti.
"Temel hedefimiz, yakın bir gelecekte Avrupa'nın en
büyük çelik üreticisi olmaktır"
Ortadoğu'nun en büyük çelik üreticisi konumunda olduklarını
anlatan Özlü, şu bilgileri paylaştı: "Temel hedefimiz, yakın bir gelecekte
Avrupa'nın en büyük çelik üreticisi olmaktır. Bu hedefe ulaşmak için çok yönlü
tedbirler almak durumundayız. Demirçelik sektörümüz, 2017 yılında 45 bin kişiye
doğrudan istihdam üretirken 18,3 milyon ton çelik ürünleri ihracatı yaparak,
ülkemize 13,4 milyar dolar gelir sağlamıştır. Bu rakam toplam ihracatımızın
yüzde 9'una tekabül etmektedir. Sektör, 2017 yılı itibarıyla net ihracatçı
konumundadır. Sektör tarafından 2017 yılında 37,5 milyon ton sıvı çelik
üretilerek, yüzde 73 seviyesinde kapasite kullanım oranına ulaşıldı. Bu üretimin
gerçekleşmesi için yaklaşık 11 milyon ton demir cevheri ve 20 milyon ton hurda
ithalatı yaptık." Sektörün üretim altyapısına bakıldığında ağırlıklı
hurdaya dayalı olduğunu gördüklerine dikkati çeken Özlü, "2017 yılı
itibarıyla 51,5 milyon tonluk ham çelik kapasitesinin 39 milyon tonu hurdadan,
12,5 milyon tonu ise demir cevherinden üretim yapan tesislere ait bulunuyor.
Buradaki göstergelerin daha dengeli bir yapıya kavuşturulması, sektördeki
istikrarın sağlanması açısından büyük önem taşıyor." değerlendirmesinde
bulundu. Özlü, sektörde 22 Ar-Ge ve 3 tasarım merkezi bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin geçen yıl 16 milyon ton çelik ürünleri ithalatı
için 12,5 milyar dolar döviz ödediğini belirten Özlü, şu ifadeleri kullandı:
"İthalat miktarının bu kadar yüksek olmasında dahilde işleme rejimi
kapsamında gerçekleştirilen ithalat, düşük kaliteli ürün ithalatında piyasa
gözetim ve denetim faaliyetlerinin yeterli olmaması, dampingli ve devlet
destekli ürün ithalatı, hızla büyüyen iç talep, serbest ticaret anlaşmaları,
bazı ürünlerde yeterli düzeyde üretim gerçekleştirilememesi etkili
olmuştur." Demir-çelik ürünleri ithalatında yassı ürünler yanında
özellikle paslanmaz çelik ve nitelikli çeliklerin öne çıktığını gördüklerine
işaret eden Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nitelikli çelikler, nihai
ürünler içinde katma değeri en yüksek olanlardır. Nitelikli çeliklerin yurt
içinde üretilmesinin önemi, demir çelik sanayi ürünlerinin birim değerleri
itibarıyla ön plana çıkmaktadır. Ülkemizde üretilen nervürlü demir, yuvarlak
demir, profil, sac, boru ve bağlantı elemanlarının birim fiyatları 550 ve 800
dolar ton arasında değişirken ülkemizde üretimi bulunmayan paslanmaz çelik ve
nitelikli çeliklerin birim fiyatları ise 2 bin 500 dolar ton seviyesinden 5 bin
dolar ton seviyesine kadar çıkabilmektedir. Bu yönüyle demir çelik sanayimizde
yüksek teknolojiye geçiş sürecinde yüksek katma değer elde edeceğimiz paslanmaz
ve nitelikli çelik ürünlerinin üretimine yönelik yatırımlar büyük önem
taşımaktadır." Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü,
"Uluslararası projemiz olan Akkuyu Nükleer Santral tesislerinin kurulması
aşamasında ihtiyaç duyulan yaklaşık 1 milyon 100 bin ton çeliğin yerli
üreticilerimizden temin edilmesi hususunda, Enerji Bakanlığımız ile birlikte
Rus Santral yetkilileriyle prensipte mutabık kalmış bulunuyoruz." dedi.
Özlü, "Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı"
kapsamında düzenlenen "Türkiye Çelik Sanayi Zirvesi"nde yaptığı
konuşmada, ülkenin, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile imzaladığı Serbest Ticaret
Anlaşması'nın sınırlayıcı hükümleri nedeniyle demir çelik sektörüne doğrudan
destek veremediğini hatırlattı. Bu kapsamda, demir çelik üreticilerine
Bakanlıkça yönetmeliği yayımlanmış bulunan Endüstri Bölgeleri'ni kurarak, bu
bölgelerdeki avantajlardan yararlanmalarını tavsiye eden Bakan Özlü, diğer
taraftan girdi maliyetlerini azaltmaya yönelik çok yönlü çalışmalarının
sürdüğünün altını çizdi.
"Yerli tedariğe öncelik vereceğiz"
Kalitesiz demir çelik ürünleri ithalatının engellenmesi için
piyasa gözetiminin yoğunlaştırılmasına önem verdiklerini belirten Özlü, şöyle
devam etti: "Bu konuda Bakanlığımıza bağlı TSE özel bir çaba sarf edecek.
Diğer taraftan Serbest Ticaret Anlaşmaları, gümrük tarifelerinin düzenlenmesi
ve yurt içi yatırımlarda çelik üreticilerimizin tercih edilmesinin sağlanması,
enstrümanlarımız olacak. Bu kapsamda, uluslararası projemiz olan Akkuyu Nükleer
Santral tesislerinin kurulması aşamasında ihtiyaç duyulan yaklaşık 1 milyon 100
bin ton çeliğin yerli üreticilerimizden temin edilmesi hususunda, Enerji
Bakanlığımız ile birlikte Rus Santral yetkilileriyle prensipte mutabık kalmış
bulunuyoruz. Diğer santraller için de yerli tedariğe öncelik vereceğiz.
Tedarikçi olmamız sayesinde sadece yurt içindeki santrallerde değil, yurt
dışındaki santrallerde de yüksek katma değerli çelik ürünleri ihraç edebilir
duruma gelmeyi hedefliyoruz."
Bu hususun çelik ile sınırlı kalmayacağına dikkati çeken
Özlü, şunları söyledi: "İnşa aşamasında ilgili diğer tüm girdilerde de
yurt içi imkanlarımızın azami kullanımı için aynı yaklaşımı benimsiyoruz. Çelik
üreticilerimizin ihtiyacı olan ve 1 milyar dolara yakın bedel ödeyerek ithal
ettiğimiz grafit elektrot için yurt içi üretime geçilmesi hususunda ortak bir
çalışma yürütüldüğünü, ferro alyaj üretiminin de çelik sektörü için önem
taşıdığını ifade etmek isterim. Bu konuyu, ihtiyaç duyarsak Yerlileştirme
Yürütme Kurulu gündemine de getireceğiz. Bakanlık olarak bu konuya gerekli
desteği vereceğiz." "Sanayimize çok yönlü destek vermeye devam
edeceğiz" Faruk Özlü, savunma sanayii, gemi sanayi ve diğer birçok alanda
ihtiyaç duyulan nitelikli çeliğin yurt içinde üretimi için Ekonomi Bakanlığı
ile birlikte çalıştıklarına işaret ederek, "Ülkemizde yapılacak söz konusu
yatırımlar ile stratejik öneme sahip bu ürünlerde yurt dışı bağımlılığımızı
büyük ölçüde gidermeyi hedefliyoruz. Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarımız ile
sanayimize çok yönlü destek vermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar ülke ekonomisine değer katan büyük başarılara hep birlikte imza
attıklarını vurgulayan Özlü, önlerinde çok daha büyük hedefler olduğunu
anlattı. Bunun için büyük düşünmeye ve çok çalışmaya mecbur olduklarını aktaran
Bakan Özlü, şunları kaydetti: "2023 hedeflerimize ulaşmak için tüm
sektörlerimizle birlikte yatırımlarımızı ve üretimimizi daha da arttıracağız.
Ülkemiz ve coğrafyamız üzerinde sahnelenmek istenen oyunlara, ekonomik
araçlarla oluşturulan manipülasyonlara karşı en iyi cevabı, daha çok yatırım
yaparak, daha çok üreterek ve daha çok büyüyerek vereceğiz. Ne terör ne de
bölgesel sorunlar ekonomik hedeflerimize ulaşmamızı engelleyecek. 'Bilim
merkezi, teknoloji üssü, ileri sanayi ülkesi Türkiye' hedefine hep birlikte
yürüyeceğiz." (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı/AA, 02 Mart 2018 )
CSN’in
ArcelorMittal-Votorantim Birleşmesinin İptaline İlişkin Talebi Reddedildi
Brezilya tekel karşıtı kurumu Cade, yerel çelik üreticisi
Companhia Siderurgica Nacional’in (CSN) ArcelorMittal’in ve Votorantim
Siderurgia’nın uzun ürün birimlerinin birleşmesinin iptaline ilişkin talebini
reddetti. İki şirket arasındaki birleşme şubat ayı başında onaylanmış ve uzun
ürün piyasasındaki olası etkilerini bertaraf etmek için de bazı varlıkların
satılması şart koşulmuştu. CSN, birleşmenin yeniden incelenmesi ve iptali için
başvuruda bulundu ancak Cade çelik üreticisinin bu isteğinin karardan duyduğu
memnuniyetsizliği yansıttığını söyledi. Onaylanan birleşme anlaşması kapsamında
şirketler yerel çelik piyasasında yığılmayı önlemek adına bazı varlıklarını
satmayı Kabul etti. Birleşme anlaşması sadece şirketlerin Brezilya’daki uzun
ürün birimlerini kapsıyor. Votorantim’in Arjantin ve Kolombiya’daki tesisleri
anlaşmaya dahil değil. ArcelorMittal Espirito Santa’daki uzun çelik tesisini
satmayı Kabul ederken, Minas Gerais’deki Itauna tesisinin kiralama kontratını da
başka bir şirkete devredecek. Ayrıca iki filmaşin tesisini de satacak.
Brezilyalı Cipalam, birleşme sırasında, ArcelorMittal’in bazı varlıklarıyla
ilgilendiğini belirtmişti. Birleşme şartları uyarınca Votorantim Siderurgia,
ArcelorMittal Brazil’in bağlı kuruluşu haline gelecek. Votorantim
Siderurgia’nın sahibi Votorantim SA ise ArcelorMittal Brazil’de azınlık
hissesine sahip olacak. (SteelOrbis, 06 Mart 2018 )
2018 Yılında Global
Çelik Fiyatlarının Seyrinde ABD ve Çin’deki Gelişmeler Etkili Olacak
SteelOrbis tarafından 2011 yılından beri düzenlenen Piyasa
Sohbetleri’nin bu yılki ikinci ayağı MMK Metalürji ana sponsorluğunda 7 Mart
Çarşamba günü İzmir, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda (EBSO) gerçekleşti. Türkiye
demir çelik sektöründen 200’e yakın piyasa temsilcisinin bir araya geldiği
toplantıda, hammadde fiyatlarında gözlenen son artışlar, Çin’deki üretim
kesintilerinin yansımaları ve ABD Başkanı Donald Trump’ın halen resmi kararını
açıklamadığı 232. Madde soruşturması ele alındı. Toplantıya sponsor olan diğer
firmalar ise Gazi Metal ve Artımet oldu.
Ayşen Üstünay: “Copy paste sanayileşme sürdürülebilir
değildir”
Toplantının açılışında MMK Metalürji Pazarlama Müdürü Ayşen
Üstünay, dünyada çok büyük bir dönüşüm olduğunu ve bu dönüşüme adapte olmak
gerektiğini belirtti. “Copy paste” sanayileşmenin sürdürülebilir olmadığının
altını çizen Üstünay, üreticilerin yatırım yaparken halihazır beklediklerini
ifade etti. Otomotiv sektörüne girmek için çalışmalarının da devam ettiğini
belirten Üstünay, “Yeni ve üst kalitelerde ürün geliştirmeye çalışıyoruz ve
asıl önemli olan bu süreçte şirketin bakış açısı olarak gelişmesi. 2016
yılından bu yana geçen ciddi bir gelişme kaydettik” dedi.
Murat Sağman: “2017 yılı Türkiye ve dünya ekonomisi için iyi
bir yıldı”
Toplantıda Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ekonomist
Murat Sağman, katılımcılarla 2017 yılı değerlendirmesini paylaşarak,
“Geçtiğimiz yıl hem bizim için hem de dünya için ekonomik açıdan çok iyi bir
yıldı. Amerika ve Avrupa borsaları rekor kırdı. Şu sıralar da Türkiye ekonomisi
iyi bir dönem geçiriyor” dedi. Türkiye Avrupa ilişkilerine de değinen Sağman,
Türkiye’nin ticari anlamda Avrupa’dan vazgeçmesinin mümkün olmadığını ve kapalı
kapılar ardında ilişkilerin düzeltilmesi yönünde adımların atıldığını belirtti.
2018 yılı beklentilerini aktaran Sağman, bu kapsamda avro-dolar kurunun
1,19-1,20 seviyelerinde, dolar-TL kurunun ise 3,90-4,00 seviyesinde olmasını
beklediğini ifade etti. Sağman’ın 2018 yılı enflasyon tahmini ise %10-11
seviyesinde yer aldı.
Burçak Odabaşı Alpman: “Türk çelik üreticileri yoğun baskı
altında”
Toplantının panel bölümünde söz alan SteelOrbis Hammadde
Direktörü Burçak Odabaşı Alpman, Türk çelik üreticilerinin 232. Madde
soruşturması, hammadde maliyetlerindeki artışlar ve satışlarının istenen seviyelerde
olmaması sebebiyle ciddi bir baskı altında olduklarını belirtti. Üreticilerin
inşaat demiri fiyat teklifleri yükselse de bu tekliflerin kabul görmediğini ve
bağlantıların teklif seviyelerinin altından gerçekleştiğini söyleyen Alpman,
öte yandan satış tonajlarının da istenen miktarda olmadığını vurguladı. Alpman,
232. Madde soruşturmasından çıkacak resmi kararın hurda fiyatlarının seyrini
nasıl etkileyeceğini de yorumlayarak, “Türk çelik üreticilerinin hurda alımları
şu an iyi seviyelerde. Fakat bu alımların karşılığını mamul satışlarından
bulmaları zor olacak gibi görünüyor. Bu yüzden mart ayında hurda alımlarını
biraz yavaşlatacaklarını ve hurda fiyatlarını baskılayacaklarını düşünüyorum.
Fakat, 232. Madde kararlarının uygulamaya geçirilmesi ve ABD’de çelik
tesislerinin üretimlerini yükseltmeleriyle hurda taleplerinin artması halinde,
global hurda arzı daralacak ve bu durum hurda fiyatlarındaki artışı
destekleyecektir” dedi.
Muammer Bilgiç: “Çelik üreticilerini kaderleriyle baş başa
bıraktılar”
Panelde Bilecik Demir Çelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç,
çelik üreticilerinin girdi maliyetlerindeki artışı yorumladı. Hammadde
fiyatlarındaki dalgalanmaların mamulün piyasa fiyatını çok fazla etkilemediğini
belirten Bilgiç, “Eskiden mamul ve hurda fiyatı arasında 200 dolarlık bir
dönüşüm maliyetini referans alırdık. Bugünlerde söz konusu fark yine 200 dolar
civarında ama farkın kompozisyonu değişti. Elektriğe zam geldi ve aralık ile
ocak ayı arasında faturamıza yansıyan fark %19,5 oldu. Ortaya koydukları farklı
mekanizmayla elektrikçilere artık zarar elde etmeyeceksiniz dediler ama
çelikçiler kendi kaderleriyle baş başa bıraktılar. Dönüşüm maliyetinin yaklaşık
%20’sini elektrik olarak düşündüğümüzde, bu üretim maliyeti olarak ton başına
en az 10 dolar artış demektir. Öte yandan, geçen yıl elektrot fiyatlarına 20
dolar, refrakter ve ferroalyaja fiyatlarına %70-80 zam geldi. Bu piyasa
koşullarında hammadde ve mamul fiyatları arasındaki 200 dolarlık farka iyi
demek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Hüseyin Ocakçı: “2018 yılında Çin çelik ihracat pazarlarında
etkili olabilir”
Hangzhou CIEC Group Co. Ltd Ülke Müdürü Hüseyin Ocakçı,
panelde yaptığı konuşmada 2018 yılında Çin’in ihracat pazarlarına etkili
olabileceğini belirterek, “2018 yılında Çin’de özellikle beyaz eşya, gemi inşa
ve konteyner sektöründe ciddi anlamda bir değişim olacağını, gayrimenkul ve
altyapı yatırımlarının da artacağını düşünüyoruz. Bu gelişmelerin ve devreye
girecek yeni elektrik ark ocaklı tesislerin desteğiyle, Çin’de hurda
tüketiminin artmasını, çelik üretiminin ise 2017’ye kıyasla %1,3 veya 9-10
milyon ton yükselmesini bekliyoruz. Fakat hükümet baskısından dolayı kar
marjları düşme tehdidi altında olan üreticilerin bu düşüşü dengelemek için
ihracata yönelebileceklerini ve hedef pazarlarda tekrar aktif bir rol
oynayabileceklerini öngörüyoruz” dedi. ( SteelOrbis, 09 Mart 2018 )
Yorumlar
Yorum Gönder