Çelik Sektöründe 2021 - 39. Haftanın Öne Çıkanları
Çelik Sektöründe 2021 - 39. Haftanın Öne Çıkanları
Baowu, 2025 Yılına Kadar 200 Mt Çelik Kapasitesi Hedefliyor
Çinli Baowu Group’un, 2025 yılında Çin'in 14. Beş Yıllık
Planı'nın sona ermesine kadar önümüzdeki beş yıl içinde çelik üretim
kapasitesini ikiye katlamayı ve demir cevheri üretim kapasitesini önemli ölçüde
artırmayı planladığı bildiriliyor. Baowu Hammadde Tedarik Müdürü Chen
Fangmei’nin, 28 Eylül'de Dalian'da düzenlenen 20. Çin Uluslararası Çelik ve
Hammadde Konferansı 2021'de, Baowu'nun bir sonraki hedefinin hükümetin çelik
sanayiinin yoğunluğunu ve demir cevherinde kendi kendine yeterlilik oranını
artırma çağrısına yanıt vermek olduğunu söylediği kaydediliyor. Bu iki amaca,
esas olarak kendi üretim kapasitesini artırarak ulaşacağı vurgulanıyor.
Baowu'nun, 2025 yılı sonuna kadar 200 milyon ton/yıl ham çelik üretim
kapasitesine ve 100 milyon ton/yıl demir cevheri üretim kapasitesine ulaşmayı
hedeflediği ifade ediliyor. ( Kallanish, 29 Eylül 2021 )
ArcelorMittal Belçika
ve Flanders Hükümetleriyle DRI Tesisi İnşa Etmek İçin Niyet Mektubu İmzaladı
Lüksemburg merkezli ArcelorMittal, Belçika ve Flanders
hükümetleriyle, Belçika’da bulunan Gent tesisinde inşa edilecek iki yeni
elektrik ark ocağının yanı sıra, 2,5 milyon mt kapasiteli doğrudan indirgenmiş
demir (DRI) tesisi için 1,1 milyar €’luk bir projeyi destekleyen bir niyet
mektubu imzaladığını açıkladı. Finansman desteği için Avrupa Komisyonu’nun
onayı da gerekiyor. Doğrudan indirgenmiş demir tesisi ve elektrik ark ocakları
inşa edildikten sonra, üretim kademeli olarak yüksek fırın A’dan DRI tesisine
ve elektrik ark ocaklarına geçecek, ardından yüksek fırın A faaliyet ömrünün
sonuna geldiğinde kapatılacak. Sonuç olarak, ArcelorMittal Belgium, 2030 yılına
kadar karbon salımını yılda 3,9 milyon mt azaltacak. DRI tesisi, 195 milyon
€’luk önemli bir yatırımın ardından 2021 yılının Mart ayında üretime yeniden
başlayan Gent’de bulunan yüksek fırın B ile birlikte çalışacak. (SteelOrbis, 29
Eylül 2021 )
ArcelorMittal,
Almanya'da Online Çelik Ticaretine Başladı
ArcelorMittal Almanya’nın, dijitalleşme stratejisinde
ilerleme kaydederek online satış işini genişlettiği rapor ediliyor. Üreticinin,
Almanya ve İsviçre'de faaliyet gösteren kolu ArcelorMittal Stahlhandel'in tüm
stok yelpazesinin artık şirketin e-çelik online mağazasında mevcut olduğu
bildiriliyor. Yeni hizmetin, müşterilerin ayrıntılı ürün bilgilerine
erişmelerini ve iş saatlerinden bağımsız olarak çeşitli kalite ve süreçlerde
profil, yassı çelik, çelik çubuk, paslanmaz çelik, alüminyum ve boruların
tamamını sipariş etmelerini sağlayacağı kaydediliyor. ArcelorMittal Almanya
yaptığı açıklamada, "Müşteriler siparişlerini günün her saatinde kolay, güvenli
ve esnek bir şekilde verebilir ve aynı zamanda sürdürülebilir bir projeyi
destekleyebilir," dediği aktarılıyor. ArcelorMittal’in, 2017 yılında ilk
e-ticaret çelik platformunu Fransa'da sunduğu ve ardından Belçika, Hollanda ve
İtalya'da piyasaya sürdüğü ifade ediliyor. ( Metal Expert, 29 Eylül 2021 )
Türk Demir-Çelik
Endüstrisi, 2025’e Kadar Yeşil Mutabakat Dönüşümünü Tamamlamalı
AB Yeşil Mutabakatı’nın ardından Ticaret Bakanlığı
tarafından yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile bir yol haritası ortaya
konurken, Türk demir çelik sektör temsilcileri, 2025 yılında başlayacak
uygulamadan önce firmalara yeşil dönüşüm ve yalın üretim çağrısında bulundu.
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Konseyi, sınırda karbon mekanizmasının
oluşturulmasına yönelik yönetmelikleri Yeşil mutabakat başlığıyla 14 Temmuz
2021 tarihinde yayınladı. AB Yeşil Mutabakatı ile karbon salınım oranları
yüksek olan başta Çimento Sanayi, Demir Çelik Sanayi, Gübre Sanayi, Alüminyum
Sanayi ve Enerji Üretim Sanayi sektörlerine yönelik birçok yeni uygulama
başlayacak. Sektör temsilcileri AB yeşil Mutabakatı’nı Kyoto Protokolü ve
devamında Paris Anlaşması ile ortaya konan karbon azaltım hedeflerine
ulaşabilmek için Avrupa’nın uzun zamandır kendi sınırları içerisindeki
üreticilere uyguladığı karbon vergilendirmesi ve düşük karbonlu üretim ve
teknolojilere teşvik yönteminin tüm tedarik zincirinde yer alan ülkelere de
yaygınlaştırma planı olarak kabul ediyor. AB Yeşil Mutabakatı’nın hemen
akabinde Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı
ise Türk sanayisinin süreçten etkilenmemesi adına gerekli altyapının kurulması
için bir yol haritası olarak kabul ediliyor. Çünkü AB Yeşil Mutabakatının
özellikle 2030’dan sonra farklı sektörlerle dozunu artırarak devam ettirmesi
öngörülüyor.
Uğur Dalbeler: İlk adım tedarik sürecinin karbon salınımı
yönünden raporlanması olmalı Türk Demir Çelik Sanayisi’nin AB Yeşil
Mutabakatı’ndan en çok etkilenecek sektörlerden biri olacağını belirten Çelik
İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, mutabakat
kapsamında açıklanan Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması ile AB’nin belirlediği
öncü sektörler için Avrupa sınırlarına sokulan ürünün içerisinde, üretiminde
oluşturduğu karbon miktarı üzerinden bir vergilendirme sistemi kuracağını
söyledi. Yurt içi üretimin yaklaşık yüzde 40’ı AB’ye ihraç edildiği
düşünüldüğünde, yeni vergilendirme sistemiyle ciddi maliyetlerin oluşacağını
ifade eden Uğur Dalbeler, bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli konunun
Karbon Emisyonu oluşumu bakımından mevcut durumun net bir şekilde ortaya
konması ve raporlanması olduğunu kaydetti.
Türk demir çelik endüstrisinin dünyadaki diğer firmalardan
farklı olarak ark ocaklı üretim sistemini kullanması ve yeni nesil makinelerle
üretim yapması nedeniyle yeşil dönüşüm sürecinde hem düşük karbon oluşumu hem
de hurda geri kazanımı yönü ile önemli avantajlara sahip olacağını belirten
Dalbeler “Bu süreci avantaja çevirmek için mevcut durumumuzu bilmemiz ve yatırımlarımızı
düşük karbon teknolojileri üzerine kurgulamamız gerekmektedir” dedi. “Proses
optimizasyonu, atık minimizasyonu yatırımlarına ağırlık verilmeli” Avrupa
pazarlarında oluşan yeni fırsatların kaçırılmaması için Türk firmaların bir an
önce düşük karbon içerikli alternatif hammaddeler, proses optimizasyonu, atık
minimizasyonu, enerji verimliliği ve yeşil enerji konularında yatırım
projelerine başlaması gerektiğini ifade eden Uğur Dalbeler, “Sektörümüzün temel
ihtiyacı hammadde ve enerjidir. Bu da karbon oluşumu açısından en önemli iki
kaynağa yönelik çalışmaların yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yeni
teknolojilerin geliştirilmesi ve düşük karbonlu üretim Ar-Ge çalışmaları devlet
tarafından desteklenmelidir. Sektörün dışa bağımlılıktan kurtulması adına tüm
girdilerine yönelik teşvik ve desteklerin ortaya konması önemlidir. Hammadde
konusunda yaşanan darboğazların ve alternatif düşük karbonlu hammadde
yatırımlarının önünün açılması gerekmektedir. Bu tip yatırımların destek
mekanizmaları ile kontrollü bir şekilde desteklenmesi hem millileşme hem de
karbon azaltımı hususunda ciddi fayda sağlayacaktır.
Denis Kvasov: Karbon vergileri 2025 yılından sonra ticari
hayata girecek
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Üyesi Denis Kvasov
ise AB Yeşil Mutabakatı’na ilişkin Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan
Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın Türk demir Çelik Endüstrisi açısından yerinde
bir çalışma olduğunu bildirdi. Türkiye’nin AB Yeşil Mutabakatı sürecinden
etkilenmemesi için Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile gerekli alt yapının
oluşturulmasının hedeflendiğini aktaran Denis Kvasov, “AB Yeşil Mutabakatı’nın
karbon kaçağı yönünden riskli olarak belirlediği sektörler, 2021 ile 2030
yılları arasında geçerli olacak. 2023-2025 yılları arasında geçiş döneminin
uygulanması ve bu dönem içerisinde ürünlerin üretilmesinden kaynaklanan sera
gazları için AB Komisyonunca belirlenen ücretsiz tahsisten yararlanılması söz
konusudur. Ücretsiz tahsisten kasıt AB ülkelerinde benzer ürün gruplarına
tanınan CO2 kotasıdır. Geçiş sürecinin tamamlanmasından itibaren ücretsiz
tahsis dağıtımı ortadan kaldırılıp üretilen emisyonun tamamına sınırda karbon
vergisi uygulanacaktır” dedi. “Hammadde, enerji ve transfer yöntemlerini kayıt altına
alacak sistemler geliştirilmeli” AB Yeşil Mutabakatı kapsamında ihracatı
yapılan ürün ve ürün grupları için ayrı ayrı karbon ayak izi hesaplarının yaşam
döngüsü perspektifinde raporlanması ve AB komisyonunun belirlediği bağımsız
doğrulayıcı kuruluşlara doğrulatılmasının sağlanması gerektiğini ifade eden
Deniz Kvasov, şöyle konuştu: “Zaman kaybetmeden üretilen her ürüne ait
hammadde, enerji ve transfer yöntemlerini kayıt altına alacak sistemler ve ölçü
aletleri üretim sürecine entegre edilmelidir. Kullanılan her ölçü aletinin
kalibrasyonlarının yapılması ve kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Her döküme
ait ürün karbon ayak izi hesaplanarak ücretsiz tahsis değeriyle
kıyaslanmalıdır. Ayrıca temiz enerji kullanımı üretim sürecine dahil
edilmelidir. Ayrıca karbon ayak izinin azaltılması için ülke ve sanayi olarak
yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırmalıyız. Hammadde transfer
emisyonlarının azaltılması için de kaliteden ödün vermeden yerli kaynakların
kullanılmasını, hidrojen üretim sistemlerinin sanayilerde kurulması ve yakma
sistemlerinin bu doğrultuda revizyona uğratılmasını sağlamak zorundayız. Enerji
verimliliğinin arttırılması, baca gazı emisyonlarının azaltılması için
filtreleme sistemlerinin iyileştirilmesi de karbon salınım oranlarının
düşürülmesine aktif etki yapacaktır.” (Dünya ADMİB Eki, 29 Eylül 2021 )
“Metal Sektörünü,
Yeşile ve Çevreye Daha Duyarlı Bir Yapıya Kavuşturacağız”
Demir-çelik sektörünün bir araya geldiği METAL EXPO Fuarında
düzenlenen Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) Çalıştayı’nda konuşan Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, demir-çelik sektörünün yakaladığı üretim ve
ihracat başarısını sürdürülebilir kılmak için Avrupa Yeşil Mutabakatı
kapsamında çalışmaların yoğun şekilde devam ettiğini söyledi. Çelik üretiminin
2021 yılı sonunda 40 milyon ton seviyesini aşabileceğini belirten Varank,
“Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 7. büyük çelik üreticisi olan ülkemizin
başarısını sürdürebilir kılmak asıl meselemiz. Çalışmalarımızla metal sektörünü
ve ekonomimizi yeşile ve çevreye daha duyarlı hale getireceğiz" dedi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın AB ile finansal, ticari ve siyasi ilişki içinde
olan tüm ülkeleri ilgilendirdiğini ifade eden Varank, Türkiye’nin de AB’deki
gelişmeleri çok yakından takip ettiğini söyledi.
AB’nin en büyük metal tedarikçisi olan sektörün rekabet
gücünün korunması için birçok çalışma yürüttüklerini belirten Varank, Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası ile ‘Türkiye’nin Sıfır Karbonlu Çelik Üretimi Yol
Haritası’ projesini başlattıklarını, bu yol haritasının çelik sektöründe 2030
ve 2050 yılı projeksiyonlarını ortaya koyacak en temel strateji belgesi
olacağını belirtti. Varank, “Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Bakanlığımızın görev
alanındaki sektörleri yakından ilgilendiren tarafı hiç şüphesiz Sınırda Karbon
Düzenlemesi mevzuatı. Hem AB ile entegrasyonun sürdürülebilmesi hem de
uluslararası rekabetçiliğimizin korunması bağlamında, ulusal politikalarımıza
yön vermemiz oldukça önemli. Bu süreçte kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla iş
birliği halinde Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı hazırladık” dedi. Paris İklim
Anlaşması’nın gelecek ay meclisin onayına sunulacağını hatırlatan Varank,
yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikalarında köklü değişikliklere yol
açacak bu sürecin 2053 vizyonunun ana unsurlarından biri olduğunu vurguladı. Varank,
“İklim değişikliğiyle ilgili atılması gereken adımları aslında peyderpey
uygulamaya başlamıştık. AB Yeşil Mutabakatı’na uyum için hazırladığımız eylem
planını yakın zamanda devreye aldık. Paris İklim Anlaşması ile bu
kararlılığımızı, 2053’e kadar uzanan orta ve uzun vadeli bir hedef haline
getirerek güçlendiriyoruz. Orta ve uzun vadeli tüm kalkınma hamlelerimizi bu
yapısal dönüşümün gerektirdiği şekilde hazırlayıp yöneteceğiz” şeklinde
konuştu. ( Dünya, 01 Ekim 2021 )
Yorumlar
Yorum Gönder