KOMŞUMUZ İRAN’DAKİ GELİŞMELER ÜLKEMİZ ÇELİK SEKTÖRÜ İÇİN FIRSATLAR YARATIR MI? -1-
KOMŞUMUZ İRAN’DAKİ GELİŞMELER ÜLKEMİZ ÇELİK SEKTÖRÜ İÇİN FIRSATLAR
YARATIR MI?
-1-
Giriş
Yıllardır
uluslararası toplum tarafından uygulanan ambargoların kalkmasıyla, İran küresel
ekonomiye entegre olmaya hazırlanıyor. Yaptırımlar nedeniyle ağır bedel ödeyen
İran, şimdi yabancı yatırımcıların ilgi odağı. Uluslararası şirketler, birer
birer Tahran'ın kapısını çalıyor.
Sahip olduğu
hammadde ve enerji kaynakları ile demir çelik sektörü de büyük ilgi gösterilen
bir sektör. Ülkemiz ve İran ilişkilerinde çelik sektörünün de önemli bir yer
tutması gerekiyor. İran’ın projeleri ve yatırımları ülkemiz çelik sektörü için
tehdit oluşturma potansiyeli taşıyor, ancak bu ülkedeki yatırım ve işbirliği
potansiyeli ülkemiz yatırımcıları tarafından iyi değerlendirilebilirse bundan
da fırsatlar doğacaktır. Bu yazıda İran’a bu açıdan bakmaya çalışılmaktadır.
Anadolu - İran İlişkilerinin Tarihi
“Ön Asya’nın
iki önemli coğrafi bölgesi olan Anadolu ve İran; İlkçağlardan günümüze kadar
birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Kimi zaman bu uygarlıklardan bazıları
tek başına her iki bölgeye sahip olurken, kimi zaman da her iki bölgede farklı
uygarlıklar hüküm sürmüş ve bu uygarlıklar arasında dünya tarihi açısından
dönüm noktası sayılabilecek hakimiyet mücadeleleri meydana gelmiştir.
Lidya-Pers,
İyon-Pers, Roma-Sasani, Bizans-Sasani, Bizans-Selçuklu, Anadolu Selçukluları-İlhanlı,
Osmanlı-Timurlu, Osmanlı-Akkoyunlu ve son olarak da Osmanlı-Safevi
mücadeleleri, söz konusu coğrafyanın en önemli mücadelelerini oluşturmaktadır.
Orta Doğu
coğrafyasının iki önemli ve belirleyici ülkesi Türkiye ve İran’ın ikili ilişkileri;
tarihi, kültürel, jeopolitik ve stratejik çok sayıda faktör tarafından
belirlenen, çok boyutlu karmaşık bir yapıda oluşmaktadır. Türkiye-İran
ilişkilerinin tarihi altyapısı geniş bir tarihi süreci içerisine almaktadır.
Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya yönelmeleri sonucunda İran topraklarıyla
karşılaşmalarıyla başlayan bu süreç günümüze kadar uzanmaktadır. Bu süreç
içerisinde kurulan ilişkiler farklılık arz etmektedir. Öyle ki tarihsel süreç
içerisinde İran toprakları üzerinde kurulan birçok devleti Türk kökenli
idarecilerin yönetmesine rağmen, Türkiye-İran ilişkilerinde sık sık gerilimler
yaşanmış, hatta birçok kez bu iki uygarlık birbirine rakip olmuştur.
Özellikle bu
toplumların İslamlaşmasından ve hilafetin Osmanlı Devleti’ne geçmesinden sonra
iki toplum arasında rekabet önemli derecede artmıştır. İran topraklarında Şii
bir devletin tezahürüyle ve bu devletin Şii nüfus üzerinde oynadığı etkin bir
rol neticesinde İran, Sünni bir devlet olan Osmanlı’nın en önemli tehdit
unsurlarından birisi olmuştur. Osmanlı’nın yıkılması neticesinde Türkiye’de
Cumhuriyet dönemine geçişin yaşanması Türk-İran ilişkilerini önemli ölçüde
etkilemiş, bu dönemlerde ve daha sonraları İran’ın kendi içerisinde yaşadığı
iktidar mücadeleleri devrimler ikili ilişkileri kayda değer derecede
etkilemiştir.
Türkiye-İran
ilişkileri uzun bir tarihi süreci kapsamaktadır. Çoğunlukla rekabet ve mücadele
şeklinde geçen bu ilişkiler zaman zaman iyileşmeler göstermiştir. İki toplum
arasındaki ilişkileri toplumların siyasi durumlarından coğrafi ve toplumsal
yapılarına kadar birçok faktör etkilemiştir. Tarihsel süreç içerisinde olduğu
gibi günümüzde de İran ile ilişkiler önemli bir yer tutmakta, Orta Doğu’nun
akibeti açısından önem taşımaktadır. İki ülke arasındaki ilişkiler gerek siyasi
anlayışların değişmesiyle gerekse yönetimlerin değişmesiyle tarihsel süreç
içerisinde farklı boyutlara taşınmıştır.”
Bugünkü İran
Resmi adı : İran İslam Cumhuriyeti
Başkenti : Tahran
Yönetim
şekli : İslam
Cumhuriyeti
Nüfusu : 78 milyon
Kişi başı
GSYİH : 8.065
$ ( satınalma gücü paritesi )
Yüzölçümü : 1.648.195 km²
Resmi dil : Farsça
Etnik gruplar: %51 Acem (İranlı), %24
Azeri, %8 Gilaki ve Mazandarani, %7 Kürt, %3 Arap, %2 Türkmen, %1 Türk, %4
Diğer
Dinler: %89 Şii, %9 Sünni, %2 Zerdüşt,
Hristiyan, Musev, Bahai
Diller: %58 Farsça, %26 Türki (Azeri ve
diğer ), %9 Kürtçe, %7 Diğer
Okuma-Yazma oranı: %80
Para birimi
: Riyal (Halk
arasında Tümen ifadesi kullanılmaktadır.)
Doğal kaynaklar: Petrol, doğal gaz, kömür, krom,
bakır, demir cevheri, kurşun, manganez, çinko, kükürt
Tarım ürünleri: Buğday, pirinç, diğer hububat,
şeker pancarı, meyva, ceviz, pamuk, süt ürünleri, yün, havyar
Sanayiler: Petrol, petrokimya,
tekstil, çimento ve diğer yapı malzemeleri, gıda işleme (şeker, nebati yağ),
metal işleme, silah ve savunma
İran'da 35 yıllık
ambargonun sonu - İran Ekonomisi'nde Neler
Değişecek?
“İran yıllardır uygulanan ambargo nedeniyle büyük ekonomik
bedeller ödedi. 1979'daki "İslam Devrimi"nin ardından Tahran'da ABD
elçiliğine yönelik saldırıdan bu yana, ABD başta olmak üzere uluslararası
toplum İran'a aşamalı olarak yaptırımlar uyguladı. En geniş yaptırımlar ise,
İran'ın nükleer programı nedeniyle hayata geçirildi. İran'ın dünyada yaklaşık
100 milyar dolarlık varlığı donduruldu. İran Merkez Bankası varlıklarına el
konuldu. Yabancı şirketlerin, İran'a enerji yatırımı yapması yasaklandı.
İran'ın 2011'de günde 2,5 milyon varil olan petrol ihtiyacı yarı
yarıya düştü ve 1,2 milyon varile geriledi. Yaptırımlar nedeniyle uçak filosu
eskidi, ülkede sık sık uçak kazaları meydana geldi. Motorlu taşıt üretimi de
yüzde 50 azaldı. Üretim, yılda 1,6 milyon'dan 800 bine geriledi. Finansal
kısıtlamalar nedeniyle, sıradan İranlılar dahi yurtdışından para transferi
yapamaz hale geldi.
Yaptırımların kaldırılmasıyla, İran’ın uluslararası bankalarda
dondurulmuş olan 100 milyar dolarlık varlıkları serbest kalıyor. İran ile
ticaret yapan firmalar ve ülkeler üzerindeki yasak da kalkıyor. İran ilk etapta
petrol ihracatını günlük 500 bin varil artıracak. Önümüzdeki dönemde bu miktar
500 bin daha artacak ve yaptırımlardan önceki seviyeye ulaşacak.
Uluslararası enerji şirketleri, dünyanın dördüncü büyük petrol
rezervlerine sahip İran'da yeni yatırımlar yapmak için Tahran'ın kapısını
çalmaya başladı. İran'ın artan ihracatının, dünyada petrol fiyatlarındaki düşüş
baskısını daha da artırması bekleniyor. Finansal yaptırımların kalkmasıyla
İran'ın küresel bankacılık sistemine geri dönmesi öngörülüyor.
Uçak filosunu yenilemek için harekete geçen İran Airbus'tan 114
yolcu uçağı almaya hazırlanıyor. İran’ın önümüzdeki 10 yıl içinde 400’den fazla
yolcu uçağına ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor. “
( NTV Haber, 18
Ocak 2016 )
Yorumlar
Yorum Gönder